Denizde sanal korsanlık

Günümüzde çok sık karşılaştığımız sanal dolandırıcılık, denizcilik sektöründe de çok sık rastlanmaya başladı. Sanal korsanların dolandırıcılık için buldukları yollar ise adeta ‘dolandırıcılığın suyu çıktı’ dedirtiyor


  • Oluşturulma Tarihi : 05.08.2018 10:19
  • Güncelleme Tarihi : 05.08.2018 10:19
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Denizde sanal korsanlık

KENAN YEŞİL - ÖZEL HABER
İnsanlık tarihi boyunca denizcilik çok önemli bir ekonomik kaynak olurken, korsanlık da denizciliğin en büyük tehlikesi olmuştu. Dijital bir dönem yaşadığımız günümüzde ise denizlerden korsanlar temizlenirken artık sanal dünyada korsanlık faaliyetleri başladı. Denizcilerin büyük korkusu olan sanal korsanlar, internet ortamında şirketlerin hesaplarına ulaşarak muhasebe hesaplarını hackleyebiliyor. Farklı isim ve adreslerle fake hesaplar oluşturarak sanal ortamda dolandırıcılık yapan korsanlar, denizcilik sektörünü tehdit ediyor. İzmirli denizciler de sanal korsanların dolandırıcılık hareketlerinin hem sektörlerine hem de ülke ekonomisine zarar verdiğini söyledi.
BROKER DOLANDIRICILIĞI
Denizcilik sektöründe bir veya birkaç brokerın (komisyoncu) piyasada ciddi derece dolandırıcılık yaptığını belirten DTO İzmir Şubesi eski Meclis Üyesi Tufan Süslüer, “Uzun yıllardır dile getirilen ve herkes tarafından bilinen bir sıkıntı var. Bir veya birkaç broker piyasada ciddi derecede dolandırıcılık yapıyor. Bizim çevremizde bunlar biliniyor. Fakat bu konu ile ilgili tedbir olarak sadece ‘Bu önlensin’ diye bir hareket var. Fakat maalesef önlenemiyor. Çok enteresandır bazı e-mailleri hackleyerek bunu yapabiliyorlar. Ya da inanılmaz derece profesyonelce hareket edip 20 yıllık brokerları bile kandırabilecek derecede çok büyük kurgu yaparak dolandırıcılık yapıyorlar” dedi.

50 BİN EURO DOLANDIRILDI
Temsil ettiği armatörün başına böyle bir durumun geldiğini aktaran Süslüer, armatörün yaklaşık 50 bin Euro parasının dolandırıcıların eline geçtiğini söyledi. Dolandırıcıların nasıl bir yol izlediklerini olayın üzerine gitmeleriyle çözdüklerini anlatan Tufan Süslüer, şöyle konuştu: “Firmanın Antalya’da olduğunu tespit ettim. Bankada kayıtları var, araştırdığımda tarım ürünleri diye çıktı. Banka hesaplarını el koydurduk. Şu anda Antalya adresinde dosya açılmış durumda. Fakat çok enteresan bir şey var. Savcı bir şekilde konuya ikna olmuyor. Çünkü diyor ki ‘Dolandırıcılık nerede başladı?’ Olayın başlangıcı şu. Gemiyi Oran Limanı’ndan yüklenmek üzere bağlantı yapıyorlar. İskenderun’da Toros gübrede boşaltılacak. Toros gübre adı kullanılarak bu işi gerçekleştiriyorlar. Sonrasında gemi oraya gidiyor ve 15 gün orada kalıyor. Bir şekilde liman masraflarını armatörlerden alıyorlar. Para hesaba girer girmez çekiliyor. 50 bin Euro gibi büyük bir rakam. Biz bu işle uğraşırken aynı durum benim firmamın başlına geldi.”
ÜLKEYE ZARAR VERİYOR
Öte yandan dolandırıcının telefonu arandığında telefonlara cevap verdiğini söyleyen Süslüer, “Hiçbir korkusu yok. Bu işi yapmaya devam ediyor. ‘Senin peşindeyiz’ dedim ‘Olabilir’ diyor. Aynı kişi, şirket aynı dekont var ve bu işi devam ediyor. Bununla ilgili müsteşar yardımcısıyla görüştüm. Yapabilecek herhangi bir şey yok dedi. Bunun bu kadar basit olmaması gerektiğini düşünüyorum. Ticaret odası olarak savcılıkta olan kısmı Antalya Savcılığını daha fazla bilgilendirip konunun üzerine gidilmesini sağlayabiliriz. Bu insan telefonlara cevap veriyor. Adresi fake başka bir şirket işlerini yapıyor. Değişik hesaplarla iş yapıyor. Özellikle yabancı armatörler olmak üzere kimilerini yakalıyor, kimisini de biz engellemeye çalışıyoruz. Bu konuda bir ilgisizlik olduğunu görüyorum. Nasılsa ben işimi biliyorum diyor. Ama ben peşini bırakmadım. Antalya’da dava açtım ama Antalya Savcılığı konudan uzak olduğu için üzerine gitmiyor. Bu konuda önlem alınması gerekiyor. Çünkü bu durum ülkeye de zarar veriyor” diye konuştu.
ŞAHISLAR ÜZERİNDEN ŞİRKET
3 yıl önce İzmir’de de bu tür faaliyetler olması sebebiyle harekete geçtiklerini belirten DTO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mihri Çelik, “Herhangi bir tüzel kişiliği olmadan veya sürekli aynı şahısların tüzel kişiliklerini, adreslerini değiştirerek kullanıyorlar. Piyasada liman masraflarını veya navlunları, zamanla gemileri kiralayıp ve gemilerin bilgilerini alıp kayboluyorlar. Sürekli başka bir yerden çıkan insanlar var. Bunları biliyoruz ve hatta bunları tespit etmek için istihbarat yapmak üzere şirketleri bilgi gönderiyoruz. Randevu vermiyorlar, sanal ofis kullanıyorlar ticaret kayıtlarına göre bir şeyler var gözüküyor. Ama işler aynı olsa bile çok kısa sürede şirketleri devrediyorlar. Çeşitli şahıslar üzerine şirketleri bir daha kuruyorlar. Bunların bir kaçını bulduk, İstanbul’a yazdık. İstanbul da bunu Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına yazdı. Sonuç alamadı. Rekabet kurumuna yazdı sonuç alamadı. En son İzmir defterdarlığına şikayet ettik. Defterdarlık vergi incelemesinde bulundu ama öyle bir organize olmuşlar ki teknik olarak bir şey yapamadılar sadece uyarıda bulundular. Bu konu askıda kaldı” şeklinde konuştu.
ÜYELERDEN ŞİKAYET GELMİYOR!
Sonuç alınamamasına rağmen konu üzerinde çok ısrarcı olduklarını vurgulayan Çelik, “Hatta birkaç tanesini oda üyesi olması için zorladık ki kayıt altına girsin istedik. Birkaç tanesi odamız üyesi olarak sadece gemi kiralama ve acentecilik operasyonunda değil denizciliği diğer dallarında da olmalarını istedik. Dışarıda sadece tabelası olup da faaliyet gösteren şirketler var. Sonra bunlar geldiler tüm evraklarını tamamlayıp odaya üye de oldular. Şimdi beklemedeyiz. Ancak mevzuat gereği şunu yapabiliyoruz. Bu üyelerden herhangi birisinden bir şikayet olup da bize gelirse onu disiplin kuruluna sevk edebiliyoruz. Disiplin kurulu olayı ilerletip hukuki boyuta bunu sokabiliyor. Şu da var üyelerden bize şikayet de gelmiyor. Bize durumu anlatmadan polis veya savcılığa gidiyor ama arkası beslenmediği için de savcılara, emniyete veya maliyeye buna anlatmak zor oluyor. Bu büyük bir dert. Ama somut bir şey görmedik. Sonuçta ülke ekonomisi de zarar görüyor” dedi.
“BİRE BİR TAKLİT EDİYORLAR”
Kısa bir süre önce kendi başına gelen durumu anlatan DTO İzmir Şubesi Meclis Üyesi Alper Kırkpınar ise, “Dolandırıcılık konusunda 15 gün önce benim de başıma geldi. 25 bin Euro dolandırıcılara kaybettim. Yurt dışından devamlı ürün alıyorum, serbest bölgeye getirtiyorum. 10 yıldır çalıştığım bir firmanın bire bir internet adresini alıp takip ediyorlar. Biz internet sağlayıcımıza sorduk herhangi bir dışarıdan giriş olmadığını söylüyorlar. Bizim tüm maillerimizi, yazışmalarımızı üzerine koyup sanki karşı taraf o kişiymiş gibi bizle konuşmaya devam ediyor. Başka bir bankaya geçtiklerini ve adreslerini değiştirdiklerini söylüyorlar. Bu durumlardan iş işten geçtikten sonra haberim oldu. Muhasebedeki arkadaşlarla görüşüyorlar. Burada bizde de hata var. Her şey aynı sadece banka Almanya olması gerekirken İspanya İBAN numarası veriyorlar” ifadelerini kullandı.
“SONUÇ BEKLİYORUZ”
Dolandırıcıdan parayı kurtarmak için çalıştıklarını söyleyen Kırkpınar, “Maalesef İspanya’da şöyle bir durum var. İBAN numarası ile firmanın ismi karşılaştırmıyorlar. Bildiğim kadarıyla Londra’da da çok fazla bu karşılaştırma yapılmıyor. AB ülkelerinin bazılarında İBAN numarası ile şirket firmaları aynı mı diye karşılaştırıyorlarmış. Ama İspanya’da böyle bir şey yok. Arıyoruz adres doğru, böyle bir İBAN numarası var. Biz savcılığa başvurduk, mahkemeye gittik, polise ifade verdik. Sonuç bekliyoruz. Banka yazıları gönderin diyor muhatap dahi almıyor. Para hesapta duruyor. Parayı çekmediklerini tahmin ediyoruz. Çünkü parayı geri almak için bankanızla iletişime geçin diyorlar” şeklinde konuştu.
İSTANBUL’DA BAŞLADI
Dolandırıcılık olaylarının İstanbul’da başladı dikkat çeken DTO İzmir Şubesi Meclis Üyesi Hakan Erşen de, “Bunlar İstanbul’da büyük bir otele yerleştiler. Bu otelde odalar ve bir de grup çalışma yerleri var. Yurt dışında gelen özellikle para avcıları burayı yerleşip ofis gibi kullanırlar. Bu dolandırıcı da ilk oraya yerleşti. Verdiği irtibat numarası, faks numarası yerleştiği otelin çıktı. Buna müdahale edilmedi ve hiç kimse bir şey yapmadı. Orada kazandıklara parayla İzmir’e geldiler. Şimdi Antalya’ya geçmişler” diye konuştu. Korsanlık konusunun denizciliği bir kaderi olduğunu belirten Erşen, “Bu denizciliğin kaderi. Denizcilik mesleğinin doğduğu günden bu yana korsanlar var. Mesleğin bir parçası korsanlık olduğu için şimdi de var bundan sonra da olacak. Buna karşılık yapılaması gerekenleri biz kendimiz yapacağız. İrtibatlarımızı kurup ağlarımızı geliştireceğiz. Rakiplerimize de bu bilgileri vereceğiz. Ama bizim koruyan bir merci yok. Ticaret erbabı olarak korunmakta sorunumuz var. Bizim mesleğimizi iyi bilen devlet veya kişilerle sorun yaşamıyoruz. Bizim kendi mesleğimize olan saygınlığımız artırmamız gerekiyor. Bugün hala daha bir takım armatörler gemilerini internetten tanıdıkları insanlarla bağlayabilecekleriniz zannediyorlarsa o zaman biz çantamızı alıp gidelim. Bize niye ihtiyaç var ki? Bundan 30 yıl önce biz gemileri neden bir telefonla bağladık. 30 yıl önce ağzımızla gemi bağlayabiliyorken neden bu hale geldik. Kendi mesleğimiz daha iyi öğrenmemiz gerekiyor. mesleğimiz ne kadar fazla iyi bilirsek insanlarda bize o kadar fazla saygı gösterir” dedi.

Haber Merkezi