Dokuz Eylül’ün Gönüllü kahramanları

Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencilerinin oluşturduğu DEGT, düzenledikleri ‘Kanka’, ‘CineDEGT’, ‘Kıvılcım’ gibi önemli sosyal etkinliklerle dikkat çekiyor. Topluluk başkanı Şeyda Şahin, “Amacımız dezavantajlı gruplara destek vermek” dedi

  • Oluşturulma Tarihi : 25.10.2018 10:05
  • Güncelleme Tarihi : 25.10.2018 10:05
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Dokuz Eylül’ün Gönüllü kahramanları haberinin görseli

YUSUF ÇAĞIRTEKİN-ÖZEL HABER
Türkiye’nin en önemli üniversitelerinden bir tanesi olan Dokuz Eylül Üniversitesi’nde öğrenciler tarafından oluşturulan DEGT (Dokuz Eylül Gönüllüler Topluluğu) düzenlediği önemli sosyal sorumluluk projeleri ile dikkat çekiyor. 2011 yılında resmi olarak kurulan topluluk şimdiye kadar, görme engelli bireylere kitap okumak için oluşturulmuş ‘Kıvılcım’, Down Sendromlu bireylerin daha iyi vakit geçirmesi için oluşturduğu ‘Kanka’, köy okullarında okuyup hayatları boyunca sinemaya gitmeyen çocuklar için hazırladıkları ‘CineDEGT’ ve birçok önemli projeye imza attı. Düzenledikleri etkinlikleri gazetemize anlatan topluluğun başkanı sınıf öğretmenliği bölümü öğrencisi Şeyda Şahin ve topluluğun genel sekreteri Gastronomi bölümü öğrencisi Sertaç Karanlık amaçlarının farkındalık oluşturup, toplumda dezavantajlı halde bulunan gruplara destek vermek olduğunu ifade etti.



İLK KIVILCIM 2008’DE
Topluluklarının kuruluş hikayesini anlatan DEGT Yönetim Kurulu Başkanı Şeyda Şahin, bugüne kadar birçok önemli projeye imza attıklarını söyledi. Şahin, “Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki ben topluluğun başkanı olmaktan ziyade bir gönüllüsüyüm. Bizim aramızda hiyerarşi asla olamaz. Topluluğumuz 2008 yılında ilk olarak kuruldu. Basmane’de Görme Engelliler Derneği vardı ve orada bizden bir arkadaş vardı. Otururken bir çocuk yanına gelip ‘bana kitap okur musun’ diye sormuş. O da görme engelli çocuğa kitabı okumuş. Daha sonra o arkadaşımız oturup düşünmüş ve arkadaşlarına söylemeye karar vermiş. Dernekteki görme engelli çocuklara yardımcı olmak, özgüven eksikliği bulunan çocuklara bir şeyler katmak için bu projeye başlamışlar ve 3 yıl devam etmişler. Sonrasında bizim okuldaki öğrencilerin sürekli oraya gitmesi Kanal D Haber Merkezi’nin de dikkatini çekmiş. Gidip bakmışlar. Bizim arkadaşlarımız derme çatma bir binada, görme engellilere yardımcı olabilmek için montlarıyla ders işlemeye çalışıyorlarmış. Daha sonra bir röportaj gerçekleştirdiler ve Kanal D habere konuşan arkadaşımız ‘biz bu kıvılcımı başlattık, devamı gelsin isteriz’ dedi. ‘Kıvılcım’ projesi buradan geliyor. Bu şekilde haberlerde yer alınca Rektörlükten topluluk olmamız yönünde talep geldi. Diğer topluluklar kendi kendilerinin çabalarıyla oluşurken, biz Rektörlükten gelen taleple topluluk olmanın gururunu yaşamışlar. Arkadaşlarımız herkesi çağırıp bu kıvılcımı büyüttüler. 2011 yılında da resmi olarak karşılıklı protokoller oluşturulup topluluğumuz oluştu” dedi.



“GÜZEL VAKİT GEÇİRİYORUZ”
Down Sendromlu bireyler ile birlikte daha güzel vakit geçirmek için oluşturdukları ve son dönemde sosyal medyada oldukça yankı uyandıran ‘Kanka’ projesini anlatan Şeyda Şahin, bu proje ile çok sayıda Down’lı bireyi mutlu etmeyi başardıklarını belirtti. Şahin, “Ben Dokuz Eylül Gönüllüler Topluluğuna ‘Kıvılcım Projesi’ ile katıldım. 5 yıldır bu işin içerisindeyim. Kanka Projesi, Down Sendromlu çocuklarla nasıl güzel vakit geçirebiliriz diye düşünüp başladığımız bir etkinlikti. Projeye başlamadan önce bir araştırma yapıldı. Çocuklara nasıl ulaşabileceğimiz belirlendi. Down Sendromlular Derneği ile görüşüldü. Ekip arkadaşlarımızdan birinin bu dernekle yakın bir ilişkisi vardı. Normal şartlar altında dernek bu tür konularda dışarıdan gelen topluluklara pek güvenmediği için rektörlükle bir bağlantımız olup olmadığını öğrenmek istedi. Biz zaten rektörlüğün bilgisi dahilinde oluşturulmuş bir topluluğuz. Resmi işlemleri başlatıp, rektörlükten izin aldık. Down Sendromlular Derneği de bizden emin olduktan sonra bu etkinliği ortaya çıkardık” şeklinde konuştu.
“ONLARLA ‘KANKA’ OLDUK”
‘Kanka’ projesiyle Down’lı bireylerle kanka olduklarına dikkat çeken Şeyda Şahin, “Etkinlikteki amacımız Down Sendromlu çocuklarla eğlenceli vakit geçirebilmekti. Dörtlü gruplar halinde ayrı masalarda oturuyoruz. Her masaya bir downsendromlu kardeşimiz oturuyor, bir takım etkinliklerle gün boyu eğlenceli vakit geçirmeye çalışıyoruz. Sonra enerjileri kalırsa küçük çaplı bir doğa yürüyüşü yapıyoruz. En sonda ise müzikli eğlence yapıyoruz. Üniversitemizin müzik kulübü ile anlaşarak etkinlikler çıkarıyoruz. Amacımız çocuklarla eğlenceli vakit geçirebilmek. Unutamadığımız birçok anı yaşadık. Mesela benim grubumda Berfin diye bir çocuk vardı. İlk geldiği zaman çekingen tavırlar sergiliyordu. Birden masadaki tabağımı ve çatalımı silmeye başladı ve bana dönerek, ‘biliyor musun, Bornova’da bizim için kafe açıldı. Gel sana nasıl yapılacağını göstereyim’ dedi. Daha sonra masadaki herkesin tabaklarını, bardaklarını ve çatallarını sildi. Sonra gün boyu yanımda kaldı. Çok güzel vakit geçirdik ve gün sonunda bana sarılıp seni çok seviyorum demesini hiç unutamıyorum” ifadelerini kullandı.
“KİTAP-ÇİM, CİNEDEGT, KANKA…”
Dokuz Eylül Gönüllüler Topluluğu ile tanışma hikayesini anlatan Şeyda Şahin, topluluk olarak yürüttükleri diğer faaliyetleri de anlattı. Şahin, “Ben sınıf öğretmenliği bölümünü okumak için geldiğim fakültede karşıma çıkan ilk topluluğa katılmaya karar vermiştim. İçeri girdiğimde DEGT ile tanıştım. Çok sıcakkanlı insanlardı. Projelerini anlattılar. 5 farklı proje vardı ve epey etkinlikleri olduğunu gördüm. Çok hoşuma gitti. Başladığım ilk günden beridir de bırakmıyorum. Ben topluluk üyesi olduktan bir yıl sonra ‘Kanka’ Projesi başladı. Birçok hedefimiz var. Her yıl bir okula kütüphane kurma isteğimiz var. Onun dışında geleneksel olarak sürdürdüğümüz projelerimiz var. ‘Kitap-Çim’ etkinliğimiz var. Hasanağa Bahçesinde hep beraber toplanıp kitap okuyoruz. Onun dışında ‘CineDEGT’ adında bir projemiz daha var. Bu etkinliğimizde de daha önce sinemaya gitme imkanı bulamayan köy okulundaki çocuklara sinemayı ayaklarına götürmek için, projeksiyon cihazımızı, mısırlarımızı ve eğlenceli parkur oyunlarımızla gidip, hep beraber film izliyoruz. Amacımız şehir merkezinde olmayan, köyde yaşayan çocukların bir nebze olsun sinema havasını solumasını sağlamak. Bunu da geleneksel hale getirmeye çalışıyoruz. Şimdiye kadar iki defa gerçekleştirdik” şeklinde konuştu.
“MUAZZAM BİR DUYGU”
Bugüne kadar yapmış oldukları faaliyetlerin herkes tarafından çok beğenildiğini de söyleyen Şeyda Şahin, “Çok olumlu tepkiler alıyoruz. Duyan gelip topluluğumuza üye olmak istiyor. Etkinlikler oldukça topluluğa olan bağlılığı artıyor çünkü çocukları mutlu etmek muazzam bir duygu. Bu işten hiçbir çıkarımız yok. Tamamen gönüllülük esasıyla yapıyoruz. Mesela Şanlıurfa’da avukatlık yapan bir arkadaşımız var. Bu topluluğa 5-6 yılını vermiş. Her ay mutlaka çıkıp gelir ve elinden geldiğince etkinliklere destek olmaya çalışır. Rektörlüğün de en sevdiği topluluklardan bir tanesiyiz çünkü resmi ilerlemesi gereken işlerde titiz davranmaya özen gösteriyoruz. Etkinliklerimiz de oldukça orijinal şeyler oluyor. Bayağı bir araştırıyoruz. Bu şekilde organize olup, en iyisini yapmaya kanalize oluyoruz” değerlendirmelerinde bulundu.
HER YIL BİR KÜTÜPHANE
Dokuz Eylül Gönüllüler Topluluğu olarak en büyük hedeflerinden bir tanesinin her yıl ihtiyacı olan bir okula kütüphane yapmak olduğunu dile getiren Genel Sekreteri Sertaç Karanlık ise, “Dokuz Eylül Üniversitesi Gastronomi bölümü 1. Sınıf öğrencisiyim.  Bu yıl DEGT’te Genel Sekreterlik görevini üstlendim. Toplulukla geçen sene karşılaştım. Çocukları çok seven bir insanımdır. Bir arkadaşımın vasıtasıyla tanıştım. Çocuklarla çok oynayan bir insan olduğum için dikkat çektim. Yönetime girmek istedim. Yönetimde yer alırsam bu insanlar için daha çok yararlı çalışmalar yapacağımı düşündüm. Geçen sene Tire’de bir okula kütüphane kurma projesiyle başladık. Okula kütüphane kurduk. Boya badana işinden tutunda kütüphanenin kitaplarını götürmeye kadar bütün işlerde vardık. O okuldaki çocuklar çok başarılıydı, 20 tane de TÜBİTAK’a proje yazmışlardı ve kitap okumayı seviyorlardı fakat imkanları kısıtlıydı. Öğretmenleri kendi imkanları ile bir kitap dolabı kurabilmişti. Bizde bu okula kütüphane kurduk. Kitap toplama işini de bir salon etkinliği düzenleyerek topladık. Bu etkinliğe giriş ücreti yerine herkesten kitap topladık. Açılışa 3 yüz kişi katılmıştı. Kahraman Tazeoğlu’nu da getirmiştik. Açılış törenine muhtarlar, Tire Belediye Başkanı katılmıştı. Oradaki muhtarlar bize destek olmuştu” ifadelerini kullandı.
“İSTEDİK Mİ YAPIYORUZ”
Bugüne kadar yaptıkları hiçbir etkinlikte fazla zorlanmadıklarını da ifade eden Sertaç Karanlık, “Yapamayacağımızı düşündüğümüz etkinliklerde bile bir şekilde bütün sorunları aşabildiğimizi fark ettik. Mesela geçen sene İZBAN’da (İzmir Banliyö) kitap okuma etkinliği düzenlemiştik. Uzun mesafe giderken boş boş durmak, telefona bakarak zaman geçirmek yerine zamanımızı daha anlamlı kılmak için yararlı bir proje olarak gördük. İZBAN buna karşı çıkmıştı. Bizde İzmir Büyükşehir Belediyesi, Buca Belediyesi ile konuştuk. Avukat bir arkadaşımızın da desteğiyle en sonunda amacımızı gerçekleştirip, İZBAN’da kitap okuma projemizi hayata geçirmiştik” şeklinde konuştu.