Sayfa Yükleniyor...
Dün 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramıydı. Çoğu insan meydanlara çıkıp bayramını kutlarken, kimi de işverenden hakkını talep etti. Onlar ‘emek mücadelesi’ verdikleri ‘dün’ü bugün geride bırakırken, 2019 yılının ilk üç ayında 388 işçinin çalışırken yaşamını yitirdiği unutulmadı
SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin raporlarına göre Türkiye’de 2014 yılından itibaren işçi ölümleri azalmadı; 2014 yılında toplam en az 1886 işçinin, 2015 yılında 1730, 2016 yılında 1970, 2017 yılında en az 2006, 2018 yılında da en az 1923 işçinin çalışırken geçirdiği kazalar nedeniyle öldüğü açıklandı. 2019 yılının ilk 3 ayında ise en az 388 işçinin, iş cinayeti kurbanı olduğu aktarıldı. Yayımlanan raporlarda iş güvenliğinin sağlanmamasının ölümlerin başlıca nedeni olduğu belirtilirken, görüşlerine yer verdiğimiz A Artı Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri Genel Müdür Yardımcısı Ayça Yamandağ, işçilerin ‘bana bir şey olmaz’ mantığıyla düşünüp kendilerine değer vermediklerini vurguladı. En tehlikeli meslek sınıfının inşaat, maden ve elektrik olduğunu söyleyen Yamandağ, gerçekleştirdikleri tüm özenli çalışmalara rağmen işveren ve işçi ile yaşadıkları ‘iletişimsizlikten’ dolayı mevzuatları uygulayamadıklarını belirtti. İşçinin çoğu kez ‘dalgınlığı’ nedeniyle iş cinayetlerine kurban gittiğinin altını çizen Yamandağ, “Sağlıklı bir ruh hali ve psikoloji ile mesaiye başlamamız lazım. Çünkü çoğu zaman iş kazalarının büyük bir oranı da dalgınlıkla başımıza geliyor” dedi.
YÜZDE 85’İ ÖNLENEBİLİR
A Artı Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri Genel Müdür Yardımcısı ve aynı zamanda Birimin İzmir Sanayici ve İş İnsanları Derneği (İZSİAD) ile birlikte 5 senedir İzmir’de yapmış oldukları İzmir İSG Zirvesinin de İletişim Direktörü Ayça Yamandağ, iş kazalarının yüzde 85’inin önlenebileceğini belirtti. İş sağlığı güvenliğinin bir kültür meselesi olduğunu vurgulayan Yamandağ, “İş sağlığı güvenliği profesyonellerine, takım arkadaşlarıma, aile fertlerime her zaman söylediğim şudur. İş güvenliği bir vicdan meselesidir her şeyden önce. Bir profesyonel olacaksanız eğer yastığa her akşam başınızı rahatça koymanız gerekir. Çünkü saha size emanettir. Her anlamda size emanettir” dedi.
SAYILARI GÜN BE GÜN ARTIYOR!
‘Ne için iş kazalarının sayısı gün be gün artıyor?’ sorusunu yanıtlayan Yamandağ, şöyle devam etti: “Türk toplumu olarak biz birazcık ‘bana bir şey olmaz’ mantığıyla hareket ediyoruz. Özellikle bir işte yıllarımızı tecrübelendirdiysek, uzun yıllar bir mesleği icra ettiysek o işe tam vakıf olduğumuzu düşünüyoruz. Türk insanı biraz Arap, biraz Batı kültürüdür. Biraz sentezdir. Çünkü bu coğrafya çok güzel bir coğrafyadır. Köprü bir coğrafyadır. Dolayısıyla ‘bana bir şey olmaz’ mantığıyla kendimize önem vermiyoruz. Aslında bir çalışan olarak önce kendi değerimizi, kendi sağlığımızı ön plana alarak çalışmamız gerekiyor. Biz kendimize önem vermeyince ve iş kazalarını, başımıza gelebilecek kazaları minimize etme yönündeki kaidelere, kurallara uymayınca ve tümü üst üste binince sayıları da artıyor doğal olarak. Bu noktada iş sağlığı güvenliği profesyonellerine çok büyük iş düşüyor. Sizi sizden daha çok düşünmek durumundalar. Uzman hekim ve hemşire fark etmiyor. İş güvenliği uzmanı da, iş yeri hekimi de, iş yeri hemşiresi de gerek yasal mevzuatı hem şifahen hem yazılı olarak uygulamak ( 6331 sayılı kanunun gerektirdiklerini) gerekse de sizin sahada güvenli bir şekilde çalışmanızı sağlamakla mükellefler. Yani bizler istiyoruz ki evden sağlıklı bir şekilde nasıl çıkıyorsanız eve, ailenize, çocuklarınıza, eşinize çıktığınız sağlıkla geri dönün.”
EN TEHLİKELİ SINIF
İş sağlığı güvenliği profesyonelinin üç ayrı başlıkta yer aldığını kaydeden Yamandağ, “İş sağlığı güvenliği uzmanı, iş yeri hekimi ve iş yeri hemşiresi. Ülkemizde her yasal mevzuat gereği her bir ticari oluşumun bir SGK sicil numarası vardır. Nasıl ki hepimizin bir T.C. kimlik numarası varsa. O SGK sicil numarasına bağlıda çalışanlar var. Dolayısıyla devletimiz her sicil numarasını ayrı ayrı kategorilemiştir. Yani az tehlikeli sınıf, tehlikeli sınıf, çok tehlikeli sınıf. Ve devlet diyor ki bizlere bir işveren olarak, bir ticari şirket olarak hangi kategoriye giriyorsanız o kategoriye uygun süreler boyunca uzman hekim ve hemşireler hizmeti almak zorundasınız. Dolayısıyla eğer az tehlikeli sınıftaysanız çalışan başına ayda 5 dakika iş güvenliği uzmanı hizmeti almak zorundasınız. 10 dakika doktor, yine 10 dakika zorunlu değil ama hemşire. Devletin yayınladığı resmi listede sizin siciliniz tehlikeli sınıfa denk geliyorsa her bir çalışanınız için sizin 20 dakika iş güvenliği uzmanı hizmeti, 10 dakika iş yeri hekimi hizmeti almanız lazım. Çok tehlikeli sınıftaysanız eğer 40 dakika. Yani yasal mevzuat gereği siz bu hizmeti almalısınız” cümlelerine yer verdi.
“RİSK ANALİZİ YAPILMALI”
İş güvenliği uzmanının öncelikle çalıştığı işletmeye girdiğinde o işletmenin saha gözlemini yapması gerektiğini vurgulayan ve sırasıyla görevlerinden bahseden Yamandağ, “O işletmedeki tehlike ve risk faktörlerini belirlemeli. Bir odaya girdiğinizde o odadaki lamba çalışıyor mu, klima tam yerine oturtulmuş mu, masa uçları size zarar verecek şekilde sivri mi, sandalyeler acaba doğru konumlandırılmış mı, bir şantiyeye girdiğinde o şantiyede kazılar var mı, şantiye de yüksek yapılar var mı, şantiyede yüksekte çalışma var mı? Bunlara bakmalı. Bir risk analizi hazırlamalı. Risk analizinde sahadaki tehlike faktörleri belirlenip onu işverenin takibine sunmalı. Bir danışmanlık hizmeti vermeli yani. Risk analizi yaşayan bir süreçtir. Risk analizini yaptıktan sonra tehlike sınıfına göre kurul toplanmalı. Çalışana zarar verebilme olasılığı olan tehlike faktörleri orada konuşulmalı. Bunlar dile getirilerek iyileştirme önerileri sunulmalı. Bu önerilerin uygulanmasının takipçisi olmalı” dedi.
ÇABUK YETİŞTİRME TELAŞI
“Bu kadar muazzam bir çalışma söz konusu iken halen daha maalesef iş kazaları ülkemizde yaşanıyor” diyen Yamandağ, şunları aktardı: “Çünkü çok farklı münasebetlerden dolayı bazen uygulanıyor bazen de uygulanamıyor. İş sağlığı güvenliği biraz da iletişim, ikna yönetimidir. Biz sahada hem mavi yaka çalışan ile hem de tepe yönetici ile ortak bir iletişim dili yakalamalıyız. Mavi yaka çalışan ya da şantiyede çalışan bir işçi yükseğe çıkacaksa paraşüt tipi emniyet kemerini mutlaka giyerek yükseğe çıkmalı. Baretini, iş ayakkabısını takarak sahaya gelmeli. Keza bir işveren veya beyaz yaka çalışan o sahaya girecekse sahanın kurallarına uyarak sahaya girmeli. Bunun için de kontrollü hareket etmemiz gerekir. Birbirimizi uyarır hale gelmemiz gerekir. Bazen o kontrolü kaçırdığımız, ama iş akışından, ama işin çabuk yetişme, yetiştirilme telaşından, ama üretim bandının aksamamasından göz ardı edebiliyoruz bazı şeyleri. O yüzden iş sağlığı güvenliği 7/24 ayakta ve teyakkuzda olmalı.”
DALGINLIK VE İŞ KAZALARI
İnşaat, elektrik ve maden sektörünün çok tehlikeli meslek grubunda yer aldığını kaydeden Ayça Yamandağ, yüksekten düşmelerin yüzde 83’ünün ölümle sonuçlandığını vurguladı. Yamandağ, 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı’na değinerek sözlerini şöyle tamamladı: “En önemlisi kişinin kendine önem vermesi. Her bir çalışan, her bir birey hem özel hayatında hem profesyonel iş hayatında önce kendine değer vermeli. Haklarını bilmeli. Hangi haklarla çalışması gerektiğini bilmeli. Gerek yasalarla gerek profesyonellerle kendisine uygulaması salık verilen kural ve kaideleri mutlaka ve mutlaka uygulamalı. Her eğitimimde her çalışana aynı şeyi söylüyorum. İş sağlığı güvenliği profesyonelinden önce siz kendinize değer vereceksiniz. Nasıl ki arabaya biner binmez emniyet kemerini takıyoruz, o kişisel koruyucu donanımları da kullanmalıyız. Sağlıklı bir ruh hali ve psikoloji ile mesaiye başlamamız lazım. Çünkü çoğu zaman iş kazalarının büyük bir oranı da dalgınlıkla başımıza geliyor. O an evin taksidini düşünüyoruz, çocuğun okulunu düşünüyoruz, eşimizle, işimizle olan problemi düşünüyoruz. Aklımız orada değil.”
DÜNYADA İŞ CİNAYETLERİ
Uluslararası Çalışma Örgütü'ne (ILO) göre, dünya genelinde her yıl yaklaşık 1 milyon işçi iş başında hayatını kaybediyor. Örgüt, bu ölümlerden 600 bininin mevcut imkanlar kullanılarak güvenli çalışma ortamı yaratılması halinde önlenebileceğini söylüyor. Yılda 250 milyon iş kazası meydana geliyor. Her gün 3 bin, dakikada bir 2 işçi çalışırken hayatını kaybediyor. Her yıl yaklaşık 12 bin çocuk işçi ölümü yaşanıyor.
Foto Altı: Yamandağ: “Bizler istiyoruz ki evden sağlıklı bir şekilde nasıl çıkıyorsanız eve, ailenize, çocuklarınıza, eşinize çıktığınız sağlıkla geri dönün.”