Sayfa Yükleniyor...
Belgrad Ormanı’nda 4 gün sonra bulunan Ece Gürel’in açlık ve soğuk havaya rağmen hayatta olması hakkında değerlendirmelerde bulunan İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Müslüm Süngü, “3-4 gün hayatta tutunmak için yeterli bir süre olabilir. Ortam sıcaklığı, kişinin yaşı, ek hastalıkları ve olaydan önceki açlık ya da susuzluk durumu gibi faktörlere bağlı olarak yaşam süresinin değişebilir. Tabii bu kişinin nerede olduğuna bağlı.” diye konuştu.
Belgrad Ormanı’nda yürüyüşe çıkan ve ardından kendisinden haber alınamayan peyzaj mimarı Ece Gürel, arama kurtarma ekiplerince donmak üzereyken bulundu. Açlık ve soğuk havaya karşı hayatta kalmayı başaran Gürel’in nasıl hayatta kaldığı merak edildi. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Müslüm Süngü, konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.
Ortam sıcaklığı, kişinin yaşı, ek hastalıkları ve olaydan önceki açlık ya da susuzluk durumu gibi faktörlere bağlı olarak yaşam süresinin değişebileceğini belirten Uzm. Dr. Süngü, “Üç gün boyunca hayatta kalınabilir ancak bu süreçte halsizlik, bilinç bulanıklığı, vücutta çeşitli değişiklikler, organ fonksiyonlarında bozulmalar ve vücuttaki iyon ve minerallerde sağlığı bozacak olumsuz değişiklikler meydana gelebilir. Süre uzadıkça bu riskler daha da artar” dedi.
Bulunulan ortamın da hayatta kalma sürecinde büyük bir rol oynadığını aktaran Uzm. Dr. Süngü, “Ece Gürel, İstanbul’daki bir ormanda bulundu. Orada belki ufak yağmur birikintilerinden faydalanmış, belki de bazı bitkileri tüketerek hayatta kalmış olabilir. Ancak geçmişte Kahramanmaraş ve Adıyaman depremlerinde insanların 6-8 gün boyunca aç ve susuz kaldığını gördük. Süre uzadıkça bazı kişiler, ortamda bulabildikleri sıvıları tüketerek hayatta kalmayı başardı. Ancak 8-10 günden sonra kurtarılan birçok kişi, çoklu organ yetmezliği ve böbrek yetmezliği nedeniyle yoğun bakıma alınmak zorunda kaldı” şeklinde konuştu.
Soğuk havanın vücut üzerindeki etkilerinden de söz eden Uzm. Dr. Süngü, hipoterminin ciddi bir risk taşıdığını ifade ederek “Vücudumuzun normal ısısı 37 derecedir. Eğer bu sıcaklık 35 derecenin altına düşerse hipotermi başlar. 32 derecenin altına düştüğünde ise ölüm riski ciddi oranda artar. Ece Gürel, kış aylarında ormanlık bir bölgede bulundu. Üzerinde koruyucu bir mont olmaması ve uzun süre hareketsiz kalması nedeniyle vücut ısısı giderek düşmüş olabilir. Eğer birkaç gün daha bulunamasaydı, daha kötü bir tablo ile karşılaşabilirdik” diye konuştu.
Açlık ve susuzluğun fizyolojik etkileri hakkında da konuşan Uzm. Dr. Süngü, “Bu süreçte vücut hayatta kalabilmek için kendi enerji kaynaklarını tüketmeye başlar. Öncelikle ağız kuruluğu ve bilinç bulanıklığı başlar. Sonrasında vücuttaki mineral ve iyon dengesinde bozulmalar meydana gelir. Özellikle kalp ritim bozuklukları sık görülür. Açlık süresi uzadıkça vücut, önce glikoz depolarını tüketir. Ardından protein ve yağları enerji kaynağı olarak kullanmaya başlar. Kas dokusu ve yağ dokusunun erimesiyle kişi giderek zayıflar. Bu süreçte ritim bozuklukları ve ölüm riski de ciddi oranda artar” dedi.
DHA