- Gündem
- 19.06.2025 16:48
Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), TBMM’ye sunulan yeni kanun teklifinin zeytinlikler ve doğal alanları madencilik faaliyetlerine açarak çevreyi ve yaşamı tehdit ettiğini belirtti
Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) tarafından yapılan basın açıklamasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulan yeni kanun teklifinin bölgedeki zeytinlikler, ormanlar ve meraların madencilik ve enerji şirketlerine açılması yönünde önemli riskler taşıdığı vurgulandı. Açıklamada, teklifin kabul edilmesi durumunda Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreçlerinin etkisizleşeceği, madencilik faaliyetlerine her türlü izin ve ruhsatın kolayca verilebileceği belirtildi. Ayrıca, mevcut yasal düzenlemelerin, özellikle zeytinlikleri koruyan hükümlerinin bu teklif ile delinmek istendiğine dikkat çekildi. Basın açıklamasında, Akbelen ve Yatağan bölgesindeki zeytinliklerin koordinatlarının teklif kapsamına alındığı ve böylece bölgede madencilik faaliyetlerinin önünün açılmak istendiği ifade edildi.
Maden ve enerji şirketlerinin talep ettikleri izinler ve imtiyazlar için siyasi iktidarın harekete geçtiğinin ifade edildiği açıklamada, “İktidar olduğu günden bu yana zeytinliklerin maden arama çalışmalarına açılması için 9 kez girişimde bulunan AK Parti milletvekilleri tarafından 13 Haziran 2025 tarihinde 95 sayıyla ‘Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Siyasi iktidar tarafından emir kabul edilen ve meşrulaştırılmaya çalışılan bu talepler yalnızca bölgenin ve canlıların değil, tüm dünya sağlığının ve iyiliğini olumsuz etkileyecek bir başka kıyım hazırlığı. Teklifin görüşülmesine 19 Haziran’da Meclis Komisyonlarında başlanacak. Zeytini, ormanı, merası, köyü tehdit altında olan köylüler ve yaşam savunucuları bu kırım yasasına dur demek için 19 Haziran sabahı ‘Bu Toprak Torbaya Sığmaz’ şiarıyla Meclis’te toplanacak. Doğayı uzağıyla yakınıyla, canlısıyla cansızıyla savunmayı ve korumayı esas alan EGEÇEP de orada olacak” diye aktarıldı.
Teklif kanunlaşması durumunda oluşacak tahribatların çok ağır olacağının vurgulandığı açıklamada, “Zeytin kıyımından ÇED süreçlerinin daha da keyfi hale gelmesine, iklim krizinin baş düşmanı madenciliğin yaygınlaştırılmasına kadar pek çok meseleyi derinleştirecek bu teklif mevcut yasalarda birçok olumsuz değişiklik içeriyor. Teklif Çevre Kanunu, Maden Kanunu, Mera Kanunu, Elektrik Piyasası Kanunu ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun’da aleni değişikler barındırıyor. Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkındaki Kanun’da ise gizli değişiklikler sunuyor. Doğa yasalarını, Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu çevre koruma sözleşmelerini, Anayasa ve koruma yasalarını yok sayan, müşterek doğal varlıklara fütursuzca saldırıların önünü açan bir yasa teklifiyle karşı karşıyayız” ifadelerine yer verildi.
Teklifin 1’inci maddesinin getirdiği Çevre Kanunu’nun 10’uncu maddesi değişikliği ile ÇED Yönetmeliğinin EK-2 listesinde yer alan projeler için ÇED kararı olmadan, her türlü izin, ruhsat verilebileceğinin ve yatırıma başlanabileceğinin altının çizildiği açıklamada, “Örneğin; 25 hektardan aşağı arazi yüzeyindeki açık maden işletmeleri, maden arama projeleri, asbest içeren yapı ve tesislerin sökülmesi / yıkılması, golf tesisleri, yat yanaşma/bağlanma yerleri, ham deri işleme tesisleri, hurda demir ve/veya çelikten çelik üreten tesisler için çevresel etki değerlendirmeleri yapılmadan her türlü izin ve ruhsat verilecek. Değişiklik ile ÇED Yönetmeliği EK-1 listede yer alan ÇED zorunlu projeler için de ÇED olumlu kararı beklenmeden onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı, yatırıma başlama ve ihale başvuruları yapılabilecek. Böylece ÇED süreçleri, yaratılacak baskılanma ile formalitenin yerine getirilmesine dönüşecek” diye aktarıldı.
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün (MAPEG), madencilere her türlü izinleri alınmış ruhsatlar hazırlayacağının ifade edildiği açıklamada, “MAPEG’in istediği izin için ilgili kurum 4 ay içinde kararını bildirmezse izin vermiş sayılacak. Devlet ormanlarında 36 aya varan sürelerde bedelsiz madencilik izni verilebilecek. Arama faaliyeti için izin verilen yerlerde işletmeye mutlaka izin verilecek. Ruhsatlı maden sahalarında arkeolojik sit kararı verilirse, proje sahibi şirkete yatırım giderleri tutarında tazminat ödenecek. ÇED sürecinde kurumlar görüşlerini ilave süre ile birlikte en geç 4 ay içinde verecek. Bu süre içinde görüş bildirilmemesi halinde kurumun görüşü olumlu sayılacak. Orman Genel Müdürlüğünün verdiği orman tahsis izinleri ÇED yönünden uygun görüş sayılacak. ÇED olumlu kararı alınan madencilik faaliyetleri için gereken diğer işlemler en geç 1 ay içinde tamamlanacak” denildi.
Ciddi ekonomik sorunların veya güvenlik zafiyetinin doğabileceğinin vurgulandığı açıklamada, “Altın, gümüş, bakır, kurşun, çinko, demir, krom, linyit ve taş kömürü gibi madenleri kapsayan grup madenler ile bu teklifle yasaya girecek stratejik veya kritik madenlere yasal idare ve kurumlar tarafından izin verilmemesi halinde, yeni oluşturulan kurul her şeye rağmen izin verebilecek. Kurul, Cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilen Cumhurbaşkanı Yardımcısının başkanlığında; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Hazine ve Maliye Bakanı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı ile izinler hakkında karar vermeye yetkili bakanlıkların bakanlarından oluşacak. Kurulun madencilik faaliyeti lehine karar vermesi halinde ilgili kurum bir ay içinde iznini verip MAPEG’e bildirecek. Teklifin 4’üncü maddesi ile Maden Kanunu’nun 8’inci maddesinde stratejik veya kritik madenler başlıklı yeni bir düzenleme getiriliyor. Arz kesintisi veya yüksek fiyat artışı halinde ciddi ekonomik sorunlar veya güvenlik zafiyeti doğabilecek. Sanayi üretiminin temel girdilerinden olan ve yüksek arz riski taşıyan madenler, kritik maden olarak kabul edilecek. Ulusal güvenlik ve ekonomik refah için yüksek öneme sahip olan ve iç veya dış etkenler nedeniyle arzı kısıtlanabilecek madenler, stratejik maden olarak kabul edilecek. Bunlara Millî Savunma Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı karar verecek. Bu madenler için acele kamulaştırma yoluna gidilebilecek. Madeni çıkartan ve işleyen şirketlere, önceki yılki üretim miktarının yüzde 10’unu stoklama izni verilebilecek” diye belirtildi.
Açıklamanın devamında ise şu sözlere yer verildi: “Ulusal güvenlik, ekonomik güvenlik için önemli olan madenleri şirketler niçin ve kimin çıkarı için stoklayacak? Teklifin 11’inci Maddesiyle Maden Kanunu’na Geçici 45’inci madde düzenlemesi geliyor. Akbelen’deki zeytinlikler için 1 Mart 2022 tarihinde Maden Yönetmeliği’nde yapılan ancak Danıştay tarafından iptal edilen Zeytincilik Kanunu’nu delme girişimi bu kez yasayla yapılmak isteniyor. Zeytinleri sökerek ya da eşdeğer zeytin bahçesi yapılmak suretiyle linyit madenciliği yapılabilecek. Akbelen ve Yatağan’daki zeytinlikler bölgede linyit kömürü çıkarmayı engel teşkil ediyor. Bu nedenle Akbelen ve Yatağan’daki zeytinlerin koordinatları ve krokisi teklife eklendi. Bölgedeki zeytinlerden bu şekilde kurtulmaya çalışıyorlar. Yatağan Termik Santrali’ni işleten Yatağan Termik Enerji Üretim A.Ş. ile Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallerini işleten Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. için özel kanun çıkartılmak isteniyor. Yasa teklifiyle 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un zeytinlikleri koruyan 20’nci maddesi delinmek isteniyor. Kanunlaşırsa ardından 3573 sayılı Kanun değişikliği gündeme gelecek. Hem insan yaşamı hem de içinde yaşadığımız dünyanın diğer bileşenleri için saymakla bitmeyecek kadar çok tahribat yaratacak bu kıyım yasa teklifinin Meclis’in gündemine girmesi dahi bir utançtır. Ölmez ağaç zeytini korumak için bu kıyım girişiminin önüne geçmek elzemdir. Şimdi bir kez daha zeytin ittifakını canlandırma zamanı.”