EGİAD’dan Uluslararası Markalara Güncel Yaklaşımlar Semineri

İzmir Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD), üyelerinin küresel pazarda rekabet gücünü artırmak ve markalaşma yolculuklarında yol gösterici olmak amacıyla “Uluslararası Markalara Güncel Yaklaşımlar” başlıklı seminer düzenledi.

  • Oluşturulma Tarihi : 17.06.2025 13:04
  • Güncelleme Tarihi : 17.06.2025 13:04
  • Kaynak : BÜLTEN
EGİAD’dan Uluslararası Markalara Güncel Yaklaşımlar Semineri haberinin görseli

EGİAD, üyelerinin markalaşma yolculuğunda onlara rehberlik edecek önemli bir buluşmaya daha imza attı. Milano Istituto Marangoni’de moda tasarımı, Paris INSEEC’te lüks marka yönetimi yüksek lisansı yapan ve Londra ile Paris’te stil ve marka duruşu konularında uzmanlaşan Serra Özsoy Karagülle EGİAD tarafından düzenlenen, "Uluslararası Markalara Güncel Yaklaşımlar" başlıklı seminerde iş dünyasıyla biraraya geldi.  

Moda ve lüks marka yönetimi alanlarında uluslararası deneyime sahip Serra Özsoy Karagülle’nin konuşmacı olarak yer aldığı etkinlikte, marka stratejileri, dijital pazarlama ve sürdürülebilir marka yönetimi detaylarıyla ele alındı.

Seminerde, güçlü bir markanın sadece bir logo veya ürün olmadığının altı çizildi. Marka; değerler bütünü, müşteri deneyimi ve uzun vadeli başarının temel taşı olarak tanımlandı. EGİAD Başkanı Kaan Özhelvacı, “Marka, işletmelere sadece müşteri kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda çalışan bağlılığını artırarak sürdürülebilir büyümenin anahtarıdır” diyerek markalaşmanın stratejik önemini vurguladı.

Genç girişimcilere çağrı

EGİAD Başkanı Kaan Özhelvacı, seminerin açılışında yaptığı konuşmada, markalaşmanın giderek karmaşıklaşan iş dünyasında stratejik önemine vurgu yaparak, markanın yalnızca logo veya isim olmadığını; bir değerler bütünü, iletişim dili, deneyim alanı ve uzun vadeli büyüme aracı olduğunu belirterek, “Markalaşma, sadece ürün ve hizmetlerin tanıtımı değil; işletmelere değer kazandıran, onları uluslararası rekabette öne çıkaran stratejik bir güçtür. Güçlü bir marka, müşteriyle kurulan güven ilişkisini temsil eder. İnsanlar tanıdıkları ve güvendikleri markaları tercih eder; bu da sadakat ve sürdürülebilir başarı getirir. Kaliteli bir marka imajı, pazarda fark yaratır, satışları artırır ve kâr marjlarını yükseltir. Bu nedenle markaya yapılan her yatırım, geleceğe yapılan kârlı bir yatırımdır. Üstelik markalaşma sadece müşteri kazanmakla sınırlı değildir; yetenekli çalışanları cezbetmenin ve elde tutmanın da anahtarıdır. Çalışanlar, değerlerine inandıkları markalarla gurur duyar, daha yüksek bağlılık gösterir ve verimli çalışır. Bugünün rekabetçi dünyasında hem müşterinin hem de çalışanın güvenini kazanmış markalar kalıcı başarının gerçek mimarlarıdır. Marka, sadece bir isim değil; bir duruş, bir vaattir. Güçlü markaların müşteri güveni yarattığı, çalışan bağlılığını artırdığı ve sürdürülebilir başarıyı desteklediği; pazarda fark yaratıp, satış ve kâr marjlarında artış sağladığı vurgulandı. İzmir özelinde bakarsak, şehir olarak zengin bir üretim ekosistemine ve güçlü girişimci altyapısına sahibiz. Ancak bu potansiyeli küresel ölçekte bir marka kimliğine dönüştürme konusunda atmamız gereken çok fazla adım var. İzmir’i yalnızca üreten değil, aynı zamanda markalaşan bir şehir haline getirmek için özellikle genç iş insanlarımızın bu vizyonu sahiplenmesi büyük önem taşıyor.” dedi.

Türkiye'nin küresel konumu

Küreselleşme çağında markanın, işletmeleri dünya standartlarına taşıyan en güçlü strateji olduğu ifade eden Özhelvacı, dünya lideri marka örneklerini karşılaştırarak Türkiye’nin bu alanda daha atılgan olması gerektiğini belirterek, “Markalaşma yalnızca işletmelere değil, aynı zamanda ülke ekonomilerine de büyük katkı sağlar. Marka değeri yüksek ürünlerin ihracat fiyatları diğerlerine kıyasla çok daha yüksektir. Bu sayede, markalaşma yoluyla yalnızca ihracat hacmi değil, ihracat geliri de artar. Türkiye olarak markalaşmaya yapacağımız her yatırım, ihracat hedeflerimize ulaşmamıza doğrudan katkı sağlayacaktır. Ancak verilere baktığımızda bu hedefe ulaşabilmek için çok daha fazla çalışmamız gerektiğini görüyoruz. Dünyanın önde gelen bağımsız marka değerleme şirketi olan ve bu konuda her yıl ülke bazında detaylı raporlar yayınlayan Brand Finance’in yaklaşık 2 hafta önce yayınladığı verilerine hızlıca bakalım: “Türkiye’nin En Değerli Markaları” başlıklı çalışmaya göre, 2,27 milyar dolar marka değeri ile Türk Hava Yolları, Türkiye’nin en değerli markası olarak tespit edilmiştir. İkinci en değerli marka 1,65 milyar dolar değer ile ARÇELİK olmuş, 1,24 milyar dolar marka değeri ile İŞ BANKASI üçüncü sırada yer almıştır.

2024 yılı verileri esas alınarak gerçekleştirilen çalışmaya göre en değerli 125 markamızın toplam değeri 17 milyar dolar olmaktadır. Bu rakam bir önceki yılın 14.7 milyar dolarlık değerine göre yüzde 15.6 artışı ifade etmektedir. Ancak, uzun bir dönem stabl bir şekilde 23 – 35 milyar dolar bandında seyreden Türkiye’nin ilk 100 markasının toplam değeri, son yıllarda zayıf Türk Lirası’nın etkisiyle oldukça düşmüştür. Dünya’nın en değerli markası Apple’ın 574 Milyar dolar, Uzakdoğu’nun en değerli markası Samsung’un 110 Milyar dolar, Avrupa’nın en değerli markası Deutsche Telekom’un 85 Milyar dolar marka değerlerini düşündüğümüzde, markalaşma konusunu ülke olarak, bugün burada olduğu gibi, çok daha fazla gündemde tutmamız gerektiği ortadadır. Tabi bu rakamları değerlendirirken, piyasa değeri ve marka değeri arasındaki farkı da belirtmek gerekir. Piyasa değeri şirketin maddi varlıkları ve hisse performansına dayalı olarak hesaplanırken; marka değeri, tüketici nezdindeki algı, güven ve sadakat gibi soyut unsurlara dayanır. Piyasa değerinin yüksek olması marka değerini olumlu etkileyebilir, ancak bu her zaman yüksek marka değeri anlamına gelmez; örneğin, zaman zaman yüksek piyasa değerine ulaşmasına rağmen Facebook (Meta), kullanıcı güveni ve itibar açısından tartışmalı dönemler geçirmiştir. Bu nedenle marka, görünmeyen ama şirketin uzun vadeli başarısını belirleyen en stratejik sermayelerden biridir. Marka konusunu ele alıyorken, bir de Fransa gibi ülkelerin lüks ve premium markalarda yarattığı katma değer farkını da belirtmek gerekir. LVMH, Hermes, Channel, Dior vb. markalarla Fransa, bu alanda dünya liderliğini elinde tutmakta ve tüm dünyada oluşan marka değerinin yüzde 50’si gibi çok yüksek bir rakama sahip olmaktadır. Fransa’yı yaklaşık yüzde 20 ile İtalya, yüzde 13 ile Almanya takip etmektedir” dedi.