- Gündem
- 19.04.2025 16:13
Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden birinin yaşandığını ve etkilerinin halen sürdüğünü kaydeden sendika, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerini işaret etti
6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin ikinci yılında, deprem bölgesinde öğrenci ve eğitim emekçilerinin durumunu değerlendiren Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), önemli uyarı ve taleplerde bulundu.
Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden birinin yaşandığını ve etkilerinin halen sürdüğünü kaydeden sendika, “Depremlerde binlerce insan hayatını kaybetmiş, milyonlarca kişi evsiz kalmış, şehirler büyük bir yıkıma uğramıştır. Depremin en ağır etkilediği alanlardan birisi de eğitim sistemi ve okullar olmuştur” dedi.
“Deprem sonrasında yüzlerce okul kullanılamaz hale gelirken, yüz binlerce öğrenci eğitim hakkından mahrum kalmıştır” denilen açıklamada, “Depremlerin üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen deprem bölgesinde eğitim hâlâ ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Üstelik yalnızca deprem bölgesi değil, Türkiye genelindeki okulların depreme dayanıklılığı konusunda gerekli adımların atılmamış olması endişe verici bir durumdur. Deprem bölgesindeki illerde eğitim, felaketin üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ tam anlamıyla normalleşebilmiş değildir. Bölgede eğitimin sürekliliğini sağlamaya yönelik çeşitli adımlar atılsa da söz konusu adımların yetersiz ve plansız kaldığı görülmektedir. 6 Şubat depremlerinin ikinci yıldönümünde deprem bölgesinde bulunan şubelerimizden aldığımız veriler, deprem yaralarının sarılması konusunda aradan iki yıl geçmiş olmasına rağmen gerekli adımların atılmadığını göstermektedir. Deprem felaketinin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, eğitim alanında yaşanan sorunlar büyük ölçüde devam etmektedir. Bu rapor Adıyaman, Hatay, Malatya, Osmaniye ve İskenderun’da deprem sonrasında eğitimde yaşanan temel sorunları, fiziki altyapı eksikliklerini, öğretmen ve öğrenci sorunlarını, hijyen ve barınma sıkıntılarını kapsamlı bir şekilde ele almaktadır” bilgisi paylaşıldı.
Deprem gibi büyük bir afet sonrasında ortaya çıkan sonucun ‘asrın felaketi’ olarak tanımlanmasının, deprem nedeniyle ortaya çıkan yıkımın etkilerinin tür ve boyutları kadar, doğal afete maruz kalanların hangi ülkede yaşandığıyla da doğrudan ilişkili olduğunu belirten sendika, “Türkiye’de doğal bir afetin ranta ve yağmaya dayalı çarpık kentleşme politikaları nedeniyle nasıl büyük bir felakete dönüştüğü 6 Şubat depremleri ile bir kez daha görülmüştür. Siyasi iktidar, bugüne kadar deprem riskine karşı somut adımlar atmak bir yana, doğal afetin büyük bir felakete dönüşmesine neden olacak politika ve uygulamalarına devam etmekte, son olarak Bolu Kartalkaya’da yaşanan yangın felaketinde görüldüğü gibi, felaketlerin sorumlularını korumak için bütün koruma kalkanlarını devreye sokmaktadır. Türkiye gibi sürekli doğal afetler yaşanan bir ülkede devletin bütün kurumları planlamaları ve uygulamalarını rantı değil, insan yaşamını önceleyen bir anlayışla ele almak zorundadır” sözlerine dikkat çekti.
Son olarak ise, “Bugüne kadar bu temel gerçekliği dikkate almayan kuralsız ve denetimsiz yapılaşmaya göz yuman, rant için sağlıksız imar planlarına izin veren, meslek odalarını yapı denetim sürecinin dışında bırakarak böylesine büyük bir yıkıma ortak olan herkesin birinci dereceden ölümle sorumlu oldukları asla unutulmamalı ve unutturulmamalıdır… Deprem sonrasında gözaltına alınıp tutuklanan müteahhitler, deprem felaketinde sorumluluğu olanlardan oluşan suç zincirinin son halkasıdır. Böylesine büyük bir yıkımın asıl sorumlularının, suç zincirinin bütün halkalarını ilmek ilmek ören siyasi iktidar ve tek adam rejimi olduğu açıktır. Geçmişte hemen her yerel seçim öncesinde çıkarılan imar afları için Meclis’te el kaldıran vekillerin, yıkılan yapılara inşaat izni veren yerel yönetimlerin, devlet kurumlarının ve yapı denetim firmalarının içinde yer aldığı suç zinciri ve bu zincirin işleyişini kolaylaştıran tek adam rejimi sorgulanmadığı sürece 6 Şubat depremlerinin asıl sorumlularından gerçek anlamda hesap sorulmuş olmayacaktır” mesajı iletildi.