Gazi Osman Paşa Bulvarı esnafı, kazalara çözüm bekliyor

En büyük sorunlarının sık sık trafik kazası yaşanması olduğunu belirten Gazi Osman Paşa Bulvarı esnafı, bu kazaların önlenebilmesi için daha fazla mobese kamerasına ihtiyaç olduğunu söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 20.06.2016 09:46
  • Güncelleme Tarihi : 20.06.2016 09:46
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Gazi Osman Paşa Bulvarı esnafı, kazalara çözüm bekliyor

NİLGÜN TAZE/ÖZEL HABER

Arabalara mendil satarak geçinmeye çalışan Suriyeli çocukların her gün ezilme tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı Gazi Osman Paşa Bulvarı’nda, aynı zamanda çocukların para vermeyen arabalara tekme atarak taciz ettiği bilgisi verildi.

Kameraların yer aldığı caddede güvenlik konusunda yeterli denetimlerin yapılıyor olması ise bulvar sakinlerini memnun eden bir konu. Yeterli mobese kamerası bulunmaması ise bulvarda sık sık kazaların yaşanmasına neden oluyor.

KÖPEKLER İÇİN SAĞLIKLI ORTAM İSTEDİ

Bulvarlarındaki en büyük problemin zabıtaların koydukları masa sandalyelere müdahale ederek ceza kesmesi olduğunu söyleyen Şükrü Gümüş, “İkinci şikayetimiz ise gündüzleri uyuyan köpeklerin geceleri toplu halde dolaşarak insanları korkutması. Bizler hayvanları çok seven esnaflarız ancak her insan bizler gibi düşünemeyebiliyor. Onların arabaların altında kaldığını ve havladıkları için bazı insanların negatif tepkilerine maruz kaldığını görmek bizleri üzüyor. Köpekleri sokaklara bırakmak yerine hayvan barınaklarında ve geniş alanlarda barındırılması biz esnaflara daha sağlıklı görünüyor. Köpekler zor şartlarda yaşam mücadelesi verdiği için yanımıza gelip ‘Acaba bize bir parça yemek verir mi?’ diye gözlerimizin içine bakıyorlar. Bizler elimizden geldiğince beslemeye çalışıyoruz ancak bu trafik ve şehir ortamı onlara uygun yaşam alanları değil” dedi.

“GEÇMİŞTE KAVAGALAR DAHA ÇOKTU”

Caddelerinde kavgaların zaman zamanda olsa meydana geldiğini ancak sivilde dahil olmak üzere polis memurlarının sık sık caddeyi kontrol etmelerinden dolayı anında olaylara müdahale edebildiğini ifade eden Şükrü Gümüş, “Caddemizde çöplerimiz düzenli olarak alınıyor bu konuda bir şikayetim yok. Tek rahatsızlık duyduğum konu belediye zabıtaları. Halbuki belediye, esnaftan para kazanıyor. Tam tersi olarak bizleri mağdur etmek yerine desteklemeleri gerekir. Ben neden bu kadar esnafı sıkıştırdıklarını anlamıyorum. 20 yıllık bir esnafım. Şimdi ile geçmişi kıyasladığımda daha güvenli bir bulvar haline geldiğimizi söyleyebilirim. Bundan 20 yıl önce hemen hemen her gün birileri birilerini döverek negatif enerjisini atmaya çalışırdı. Şimdi emniyet mensuplarının işi sıkı tutması nedeniyle çok şükür böyle davranışlar sergilemeye insanlar eskisi kadar cesaret edemiyor. İnsanların ilişkilerinde sevgi ve saygı ile davranmak esastır. Eğer siz gerekli saygıyı göstermenize rağmen karşı taraf göstermiyorsa ilişkiler yürüyemez” ifadelerini kullandı.

“ZABITALAR ANLAYIŞSIZ”

En büyük şikayetlerinin zabıtaların esnafların masa ve sandalyelerine müdahale etmek olduğunu ifade eden esnaf Sedat Akmeşe ise, belediyenin kendilerine karşı gösterdiği muamelenin daha yumuşak olması gerektiğini belirterek, “Bulvarımız kalabalık ve sirkülasyonu olan bir yer ve vatandaşlarımız da doğal olarak oturarak karınlarını doyurmak istiyor. Kapımızın önüne sadece bir sıra masa koymamıza rağmen ceza yazılıyor. Dikkatimizi çeken bir diğer önemli konu ise karşımızda bulunan 4 yolda sık sık trafik kazalarının meydana geliyor olması. Bugün de bir kaza oldu ve yetkililer haber vermemize rağmen hala bir önlem alınmadı. Düzeltmelerin yapılması için illaki ölümcül kazaların yaşanması mı gerekmiyor?” dedi.

“DEĞİŞİM YAŞANMIYOR”

7 yıllık esnaf olduğunu açıklayan Sedat Akmeşe, bulvarlarında bugüne kadar hiçbir değişim olmadığını vurguladı. Akmeşe, “Caddemizde her hangi bir böceklenme ve su taşkını yaşamıyoruz. Hemen hemen artık her dükkanda kamera bulunduğu için güvenlik problemi de yaşamıyoruz. Caddede bulunan mobese kameraları da güvenlik için önemli bir önlem oldu. Kurallara uyarak çöplerimizi 19.30’dan itibaren çıkarıyoruz ve her gün düzenli olarak toplanıyor. Belediyemizden tek büyük beklentimiz bizleri zabıtaları kanalı ile çok fazla boğmamaları” açıklamasını yaptı.

“KAZALARA ÖNLEM ALINMIYOR”

Kış aylarında yaşanan yoğun yağmurlarda dükkanlarının bulunduğu konum nedeni ile su aldığı bilgisini veren esnaf Ersan Salkımtaş da, sorunu yetkililere haber vermelerinin ardından gerekli önlemlerin alındığını söyleyerek, şöyle konuştu: “Ben esnaf olarak temizlik işlerinden memnun değilim. Yerler zamanında temizlenmiyor. Ayakkabıcı olduğum için tüm caddenin tozları ayakkabıların üzerine konuyor bu da her zaman ayakkabıları temiz tutma imkanı bulamadığımız için maalesef müşteri memnuniyetimizi olumsuz etkiliyor. Bizler belediyenin düzenli olarak caddeyi sulanmasını istiyoruz.”

“POLİSLERDEN MEMNUNUZ”

Güvenlik konusunda hiçbir sıkıntı yaşamadıklarını söyleyen Salkımtaş, sivil ve resmi üniformalı polislerin sürekli olarak caddelerinde dolaşmalarının rahatlığını yaşadıklarını belirterek, “Bizler esnaflar olarak onların varlıklarından huzur ve sükûnetimizi korudukları için gayet memnunuz. Ben 6 yıldır burada esnafım ve bulvarımızda bugüne kadar en küçük bir değişim olmadı. Karşıdaki direğimize kaç kez mobese kamerası yerleştirilmesini istemememize rağmen hala yerleştirilmedi. Bugün olan kazada kazazedeler kimin suçlu olduğunu tespit edebilmek amacıyla benden kamera kayıtları istedi, ancak polis izinleri olmadığı için veremedim” dedi.

“DÜŞÜNCELER İNSANI SÖMÜRMEYE YÖNELİK”

50 yıldır esnaflık yapan Ümit Türker, 50 yıl öncesinin esnaflığı ile bugünü kıyasladığında birçok olumsuz değişimin meydana geldiğini belirterek şunları söyledi: “Önceden bir edep haya vardı. Şimdi özellikle gençlerimizin ar damarı çatlamış durumda. En kötüsü ise insanların artık para için yapmayacağı şeyin kalmaması. Babanın oğula oğulun babaya dahi itimadı kalmadı. Şimdi tüm düşünceler paraya ve sürekli karşıdaki insanı sömürmeye yönelik. Gençlerin ceplerinde beş kuruşları yokken ellerinde son model telefonlar var. 5 TL’lik içtiği çorbanın ücretini kredi kartı ile ödemeye çalışan insanlar ile karşılaşıyoruz. Toplu taşıma araçlarında önceden yaşlı ve hamilelere, gençler yer verirlerdi. Şimdi ise başlarını cama yaslayarak uyuyor numarası yaparak engellilerde dahil olmak üzere kimseye yer vermeye tenezzülünde bulunmuyorlar.”

“İNSANLIK ÖLÜYOR”

Açlık sınırının artarak insanların her geçen gün daha da sefil bir yaşam sürdürmek zorunda kaldığını ifade eden Ümit Türker, insanlığın büyük ölçüde öldüğünü düşündüğünü belirterek, “Kasaptan et alırken ‘Acaba bana at, eşek, köpek, domuz etimi veriyor’ diye ellerim titriyor. Etlerin kilosunun ne kadar pahalı olduğunun ortada olmasına rağmen satıcılar ağır gelsin diye enjektörle etlerin içine su basabiliyorlar. Zamane insanlarının tek derdi giyimi kuşamı ile birbirlerine hava atmak olmuş. Oruç, namaz, ağızlarında besmele yok. Din, örf adet, sevgi, saygı zaten çoktan bitmiş. Hangi birini anlatabilirim. Ben 1948 senesinde seyyar arabam ile 25 kuruşa kebap satıyordum. Beni ve esnaflığımı bütün İzmir bilir. Para kazanıyoruz ancak nasıl? Alnımızın akıyla karnımızı doyurduk, çocuklarımızı büyüttük, okuttuk” ifadelerini kullandı.

YOK OLAN GENÇLİK

Eskiden hayatın keyifli geçtiğini ancak kaybolan değerler nedeniyle şimdilerde hayattan keyif almanın neredeyse imkansız hale geldiğini söyleyen Ümit Türker, şunları söyledi: “Yanı başımızda bir okul var ve gençler sık sık birbirleri ile kavga ederek ne Allah, ne peygamber ne de kitap bırakıyorlar. Üstlerini başlarını yırtarak birbirlerine acımasızca el kaldırabiliyorlar. Eskiden bir terbiye, edep, büyüğe saygı vardı şimdi hiçbiri yok. Şimdi çocuklar babalarına baba bile demiyor ya peder diyor ya da isimleri ile hitap ediyor. Benim çocuğum 47 yaşında olmasına rağmen beni gördüğünde saygısından ayağını toplar.”

“SADECE OKUMAK ÇÖZÜM DEĞİLDİR”

Anne-babaların en büyük sorunlarından bir tanesinin de çocuklarına karşı beklentilerini sadece okumakla sınırlı tuttukları olduğunu söyleyen Ümit Türker, “Bizim zamanımızda ebeveynler çocuklarını sadece okumaları için zorlamaz, okuyamazsak elektrikçi, kaportacı, lokantacı, inşaatçı gibi bir mesleği öğrenmemize imkan tanıyarak altın bir bileziğe sahip olmamızı sağlarlardı. Şimdi ise 20-30 bin TL dershanelere para vererek oku da oku diye tutturuyorlar. Bence bu yanlış bir tutum. İnsanlar sadece okumakla güzel bir yaşam yaşayabileceklerini zannediyorlar, halbuki bu gerçek değil. Çocukluk arkadaşım kapı komşumuz olan Sakıp Sabancı’ydı. Ve onlar tüm zenginliklerine rağmen benim yaşadığım keyifli hayatı yaşayamadı. Ben dünyanın birçok ülkesini kebapçılık yaparak gezme şansı buldum. Bu yaz da Karadeniz, Doğu, İç Anadolu ve Karadeniz’i bir aylığına gezmeye gideceğiz” açıklamasını yaptı.

Haber Merkezi