Gıda enflasyonu sosyal bir sorundur

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Uğur Toprak, gıda enflasyonunun sadece ekonomik değil aynı zamanda sosyal bir sorun olduğunu belirtti

  • Oluşturulma Tarihi : 29.08.2019 11:58
  • Güncelleme Tarihi : 29.08.2019 11:58
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Gıda enflasyonu sosyal bir sorundur haberinin görseli

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası (GMO) İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Uğur Toprak, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD)’nün enflasyon raporuna göre, dünya genelinde gıda enflasyonunun düşüş eğilimi gösterirken Türkiye’de ise kontrol edilemeyen bir şekilde yükselmekte olduğuna dikkat çekti. Küresel gıda maddeleri fiyatlarının, temel ürünlerdeki arzların güçlü olması nedeniyle dünyada düşerken Türkiye’de ise artmasının ekonomik, sosyal, coğrafi, politik gibi birçok nedene bağlı olduğunu ifade eden Toprak, “Tarımsal üretim yapısındaki gelişmeler, her yıl etkilerini çok daha fazla görmekte olduğumuz küresel iklim değişikliğine bağlı olarak yaşanan olumsuzluklar, mazot, gübre, yem ve elektrik gibi girdi fiyatlarındaki artışlar, tarım alanlarının madencilik, enerji, inşaat, sanayi vb. gibi tarım dışı kullanılması, köyden kente göç, üretimin planlı ve verimli olmaması gibi etmenler gıdada fiyat artışlarına neden olmaktadır. Gıda enflasyonunun yüksek olması gıda harcamaları toplam harcamasının büyük bir bölümünü oluşturan dar gelirli kesimleri çok daha fazla etkilemektedir. Bu da özellikle gıda ithalatçısı az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en temel sorunlarından biridir. Sonuç olarak enflasyon sabit bir geliri olan ve emek gücüne dayanan kesimler için yıkıcıdır” dedi.
ALIM GÜCÜ DÜŞTÜ
Asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı Türkiye’de gıda harcamalarının, çok büyük bir kesim için kira harcamalarından sonraki en fazla harcama kalemi ve hane bütçesinde önemli bir paya sahip olduğunun altını çizen Toprak, “Yükselen döviz fiyatları ve artan işsizlikle birlikte gıda enflasyonundaki artış vatandaşın alım gücünü büyük ölçüde azaltmakta, özellikle de dar gelirli kesimi daha fazla etkilemektedir. Fiyatı yükselen her gıda maddesi için çözüm olarak görülen ithalat da vatandaşın ucuz, yeterli ve güvenli gıdaya ulaşmasını sağlayamamakla birlikte, yerli üreticiyi de mağdur etmektedir. Bu durumda, ülkemizde gıda egemenliğini tehlikeye atmaktadır. Oysaki yaşamak nasıl bir insan hakkı ise, sağlıklı, güvenli ve yeterli gıdaya uygun fiyatlarla sürdürülebilir bir biçimde ulaşabilmek de bir insan hakkıdır ve bunu sağlamak da kamunun en önemli görevlerinden biridir” diye konuştu.
ALIM GARANTİLİ ÜRETİM
Toprak, fiyat dalgalanmalarının olumsuz etkilerini azaltmak için hükümetin acil olarak alması gereken tedbirleri şu şekilde sıraladı: “Kayıt dışılığı azaltmalı, toprak analizleri yaptırarak bölgelerde üretilebilecek ürünleri belirlemeli, arz talep dengesizliğini ortadan kaldırarak alım garantili üretim yaptırmalı, çiftçileri desteklemeli ve eğitimlerini sağlamalı, çiftçileri üretimden uzaklaştıran olumsuzlukları düzeltmeli, kooperatiflere müdahaleyi azaltmalı ve daha fazla desteklemeli, üretici kooperatiflerinin yanı sıra tüketici kooperatiflerini de yaygınlaştırmalı, lojistik kayıpların azaltılmasını sağlamalı ve ithalatçı politikalardan vazgeçmelidir. Sonuç olarak, meralarımızı ve tarım arazilerimizi sürdürülebilir kılıp korumadan, çiftçilerimizi eğitip sözde değil emeklerinin karşılığını alabilecekleri şekilde destekleyip yeniden üretime yöneltmeden, biyoçeşitliliğe ve yerel tohumlarımıza sahip çıkmadan, üretici, tüketici ve dağıtıcı kooperatiflerinin yaygınlaştırılmasını sağlamadan, ülkemizi ithalat sarmalından kurtarmadan, gıda egemenliği ilkelerine dayalı bir tarım politikasını derhal hayata geçirmeden gıda enflasyonuna dur diyemeyiz.”