Sayfa Yükleniyor...
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olan akademisyen Ülkü Doğanay, hak haberciliğinin önemine değindi. Doğanay, hak odaklı bakış açısının yokluğunu vurguladı
SULTAN GÜMÜŞ
‘Ayrımcılık nasıl çoğalır?’ , ‘Hak haberciliği nedir?’ , ‘Ülkemizde hak haberciliğini uygulayan gazete ve televizyon kanalları var mıdır?’ Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi Ülkü Doğanay bahsi geçen tüm bu konular üzerine araştırmalar yaparak çalışmalarda bulundu. Birçok panelde konuşmacı olan Doğanay, her fırsatta Hak Haberciliğini yaygınlaştırmaya çalıştı, ilkelerini aktardı. Bugün de aynı konudan söz açan Doğanay, medyanın mülteci söyleminde belli başlı eğilimleri /sorunları olduğunu vurguladı.
Suriyeli mülteci haberlerinde dramatik hikayelerinfazla yer bulduğunu ancak başarı hikayelerinin daha az yer aldığını kaydeden Doğanay, medyada nefret söyleminin arttığını belirtti. Yerel ve ulusal medya ile ilgili olarak hazırlanan, bir yıllık medya izleme raporu ile ilgili açıklamalarda bulunan Doğanay, 1 yıllık süre içinde, 7 ulusal, 7 yerel gazetede, 1278 mülteci haberinin yer aldığını dile getirdi. Mülteci haberlerinin tek yönlü, Suriyeli mültecilerin görüşünün alınmadan yazıldığından yakınan Doğanay, gazetelerin birinci sayfalarında da yeterince yer almadığını söyledi. Mültecilerin, dramatik olaylar ve trajediler söz konusu olduğunda daha fazla haber değeri kazandığını vurgulayan Doğanay, buna karşılık başarı öykülerinin gazete sayfalarında oldukça sınırlı yer bulduğunu ifade etti. Kadın mülteciler açısından durumun daha dikkat çekici olduğunu belirten Doğanay, “Mülteciler genel olarak, stereotipleştirilmiş bir biçimde, şiddet, yoksulluk, mağduriyet çerçevesi içinde haberleştirilirken, mültecilerin kamuoyunda kabulünü kolaylaştıracak başarı hikayelerine ve genel olarak, göç ve ayakta kalma hikayelerine sınırlı yer verilmesi, toplumsal kabul ve entegrasyon sorunlarını arttırmaktadır” diye konuştu.
YENİDEN DOLAŞIMA SOKAR
Ayrımcılığın nasıl çoğaldığına değinen Doğanay, önemli başlıkları şöyle sıraladı: “Bilişsel mekanizmalar, sosyo-psikolojik boyutlar (grup dinamikleri), meşrulaştırıcı ideolojiler ve söylemsel boyut (nefret söylemi).” Ayrımcı söylemler açısından haberlerin nasıl bir rolü olduğunu da aktaran Doğanay, “Haber, gündelik hayatın sınırları içinde kendi başımıza deneyimleyebileceğimizin dışındaki dünyayla ilgili bilgimizin temel kaynaklarından biridir. Toplumsal görünürlükleri çeşitli baskılar, tarih ve deneyim nedeniyle azalmış olan azınlık gruplarıyla ilgili genel kanılar, bu gruplarla ilgili medyada yer alan haberlerin taşıdığı imalarla, ifadelerle, tanımlamalar ve sınırlandırmalarla yaratılır.Haber, ayrımcı söylemleri kurar, meşrulaştırır, yeniden dolaşıma sokar” dedi.
HAK HABERCİLİĞİ
Hak Haberciliğinin özelliklerinden bahseden Doğanay, şunları belirtti: “Hak ihlallerini haber yapıp takip eden bir habercilik türüdür. Hak ihlali yapmamaya odaklı, haklar konusunda bilgilendirici, kullanımları konusunda cesaretlendirici haberciliktir. Farklılıklarından ötürü hak ihlallerine ve ayrımcılıklara daha çok uğrayan gruplar lehine çalışır. İzler kitleyi, okuyucuyu, dinleyiciyi haklarının bilincine varma ve kullanma, koruma yönünde harekete geçiren bir haberciliktir. Bu, aynı zamanda haberin tanımının, çerçevelenme biçiminin değişmesi, elit odaklı olmaktan çıkması demektir. Haber değeri atfetme pratiklerinin sorgulanması, haber üretim süreçlerinin/geleneklerinin sorgulanması,
başlıklar, 5N1K, haber piramidi esas alınır.”
VE ANA AKIM…
Hak Haberciliğinin aksine ana akım medyanın kıstaslarına ve eksikliklerinde de yer veren Doğanay, şöyle devam etti: “Haber kaynaklarının değişmesi, haber aktörlerinin değişmesi, haberin dilinin değişmesi, nesnellik/tarafsızlık iddiasının tartışmaya açılması, kimin medya kanallarında görünme şansı var, medya kimin görüşlerine başvurmakta, kimlerle söyleşi yapılmakta, kimlere bilgi için başvurmakta, kimlerin tanıklığına başvurmakta, arka plan bilgisi haberde ne kadar ve nasıl yer bulmakta sorularının akla gelmesi, mültecisöylemindebelli başlı eğilimler /sorunlar, görmeme, adlandır(ama)ma (Suriyeli, kaçak, göçmen, misafir, sığınmacı), sayılara indirgeme, suç ve şiddetle ilişkilendirme / şiddetin estetize edilmesi, hak odaklı bakış açısının yokluğu.”
Haber Merkezi