Halk yanlış yönlendiriliyor

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN

Son günlerde arka arkaya gıda ürünleri ile ilgili olarak çıkan haberler halkın kafasını karıştırdı. İnsanların en çok tükettiği gıda ürünlerinde kafa karıştırıcı haberlerin çıkması vatandaşlarda kime inanacağız sorularını da gündeme getirdi.

Tavukta arsenik maddesi, kuru incirde hidrojen peroksit, kuru kayısı da kükürt dioksit ve daha birçok gıda maddesinde çeşitli kimyasallar kullanıldığına dair iddiaların ortaya atılması kavram karmaşasına ve bilgi kirliliğine yol açtı. Son günlerde gıdada bu kadar haberlerin çıkması üzerine TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Reha Keskinoğlu’na konu hakkındaki görüşlerini sorduk. Keskinoğlu, sonuçta ülkemizde her ne kadar ‘Gıda Terörü’ var diyorsak da zaman zaman basında ve bazı çevrelerce bu durumun çok abartıldığını öne sürerek, “Gıda ürünleri konusunda halkın yanlış yönlendirildiğini söylemek gerekir. Yani gıdada bilgi kirliliği insanların kafalarının karışmasında en önemli faktördür. Bunda basının rolü çok büyüktür. Özellikle görsel basın doğru bilgiyi kimden alacağını çok iyi bildiği halde özellikle sansasyonel olması ve reytinglerini artırma adına gıdada yetkin olmayan kişilerle röportaj yapmaları insanları yanlışa yönlendirmektedir. Böylece basın o kişilerin reklamlarını yaparak kişilerin bunun üzerinden ticari anlamda kazanç sağlamalarına yardımcı olmaktadır” diye konuştu.

“DOZ ARTTIKÇA İNSAN SAĞLIĞINA ETKİSİ ARTAR”

Kuru incir ve kuru kayısı konusuna da açıklık getiren Keskinoğlu, “Hidrojen peroksit oksitleyici, beyazlatıcı ve mikroorganizmalar üzerine öldürücü etki gösteren bir maddedir. Kuru incirde hidrojen peroksidin incirin dış yüzeyindeki rengin açılması maksadıyla ve ‘ballı kara’ diye bilinen incirler ile kurutmadan sonra bekletilen ve dış rengi sarıdan koyu kahveye doğru renk alan incirlerin beyazlatılması amacıyla kullanılmaktadır. Hidrojen peroksidin kuru incirde gıda katkı maddesi olarak kullanım izni yoktur. Ancak kullanılan alet ve ekipmanların temizlenmesi ve dezenfekte edilmesi amacıyla kullanılabilir, bunun için izin vardır. Düşük dozlarda insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte yüksek dozlarda dişlere ve ağız florasına zarar verebilir. İncirin doğal rengini değiştirmek, tüketiciyi yanıltmak amacıyla kullanılmaktadır. Diğer taraftan sütte kaçak olarak bozulmayı önlemek amacıyla kullanıldığı da bilinmektedir. Dozu arttıkça insan sağlığına zararı da artmaktadır” ifadelerini kullandı.

“KÜKÜRTLEMENİN GEÇMİŞİ ESKİLERE DAYANIR”

Keskinoğlu, kayısı meyvesinin kurutma sırasında rengi en çok değişikliğe uğrayan meyvelerden biri olduğuna dikkat çekerek, “Kuru kayısıda esmerleşmeleri önlemek için kükürt dioksit uygulaması en yaygın başvurulan uygulamadır. Kükürt dioksit, Türk Gıda Kodeksi Katkı Maddeleri Yönetmeliğinde EK II Gıdalarda Kullanılmasına İzin Verilen Gıda Katkı Maddelerinin Listeleri ve Kullanım Koşulları Bölümünde E 220 koduyla yer almaktadır. Gıdaları kükürtlemenin geçmişi çok eskilere uzanmaktadır. Kükürtleme maddeleri başta meyve ve sebzelerin kurutularak saklanması olmak üzere, reçel, marmelat ve benzeri ürünlere işlenecek meyvelerin taze olarak muhafazasında ve şarapçılıkta yaygın olarak kullanılmaktadır. Birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de kuru kayısıda bulunmasına müsaade edilen maksimum kükürt dioksit miktarı 2000 ppm’dir. Ancak kükürt konusunda kurutulmuş ürünleri ithal eden ülkelerin hassasiyeti her geçen gün artmaktadır. Kükürt dioksit’in astıma sebep olduğu bilinmektedir. Çevre kirletici olarak kükürt dioksit gazları insana çok daha fazla zarar vermektedir. Gerek hidrojen peroksit gerekse kükürt dioksitin kullanımında kullanılan doz çok önemlidir. Her iki kimyasalın mevzuatın belirttiği şekilde kullanılması ya da kullanılmaması çok önemlidir” şeklinde konuştu.