- Gündem
- 21.04.2025 22:12
Sınav psikolojisi ve ergenlik dönemi sorunları konusunda bilgi veren Uzman Psikolojik Danışmanı ve Aile Danışmanı Ezgi Denizel Güven, bu dönemlerde özellikle anne babaların ya da çocuğun bakımı ve eğitimi ile ilgili konularda birinci derece sorumlu yetişkinlerin dikkat etmesi gereken bazı önemli noktaları özetledi
EMİNE YALÇIN
Geçtiğimiz günlerde istediği puanı alamadığı için 8. sınıf öğrencisi Ayşe Berrin Yılmazlar hayatına son verdi. Yaşanan bu üzücü olay üzerine ergenlik dönemindeki çocukların sınav psikolojisi ve ergenlik dönemi sorunlarını bir kez daha gündeme geldi.
Gazetemize konu hakkında açıklama yapan Uzman Psikolojik Danışmanı ve Aile Danışmanı Ezgi Denizel Güven de ailenin ve yakın çevrenin çocuğun kapasitesinin üzerinde beklenti geliştirip, bu beklentisini herhangi bir şekilde ifade etmesi, başarı odaklı yetişen çocuk ve gençler üzerinde performans kaygısının yoğun bir şekilde yaşanmasına neden olduğunu söyledi.
AYRIŞMA SÜRECİ HER İKİ TARAFTA SANCILI BİR SÜREÇ
Uzman Psikolojik Danışmanı ve Aile Danışmanı Ezgi Denizel Güven, yaşam döngüsünde çocukluk ve yetişkinlik arasındaki geçiş evresinin ergenlik olarak adlandırıldığını ve bu sürecin özellikle kimlik gelişimi açısından kritik öneme sahip olduğunu söyledi. Güven, Bunun yanında ön ergenlik ve ergenlik döneminde bilişsel gelişim hızlanmakta, dürtüsel gereksinmeler ve duygu yoğunlukları da artmaktadır. Bu süreçte bebeklik ve çocukluk sürecinde anne babaya bağımlı olan genç ben kimim?, bu dünyaya gelme amacım ne?, ne olacağım? gibi sorulara cevap aramaya ve zaman içinde anne babasından ayrışma başlar. Ayrışma süreci hem anne baba hem de çocuk için oldukça sancılı bir süreçtir. Çocuk hem anne babasının beklentilerini karşılamaya; toplumsal norm ve rollere uyum sağlamaya hem de bir birey olarak varlığını kabul ettirmeye çalışır. Bu süreçte normal olarak risklere de açık hale gelir. Çocuğun geçmiş deneyimleri, mizaç özellikleri, anne baba tutumları ve içinde bulunduğu sosyal çevre riskli davranışlar açısından koruyucu olabileceği gibi başlı başına risk faktörü haline de gelebilir diye konuştu.
RİSKLİ DAVRANIŞLARA ZEMİN HAZIRLIYOR
Sosyal olarak içe dönük, negatif algılama eğilimi yüksek, depresif duygu durumuna sahip, takıntılı çocukların ergenlik sürecinde riskli davranışları göstermeye daha yatkın olabileceğini ifade eden Güven, Bununla birlikte çocuğun içinde bulunduğu aile ortamı riskli davranışların ortaya çıkması için uygun zemini hazırlar. Ergenin ailesi tarafından sevilmediği ve değerli bulunmadığına yönelik algı ve duyguları; işlevsiz anne baba tutumları, yetersiz anne baba kontrolü, şiddet içeren ya da kopmuş aile, boşanma ve tek ebeveynlik, göç ve yer değiştirme, ihmal ve istismar yaşantıları, travmatik deneyimler ve çocukluk çağı örselenmeleri riskli davranışlara zemin hazırlayan önemli faktörler arasında gösterilmekte şeklinde konuştu.
BAŞARILI OLMAZSAM KİMSE BENİ AKILLI BULMAZ
Güven, ailenin ve yakın çevrenin çocuğun kapasitesinin üzerinde beklenti geliştirerek, bu beklentisini herhangi bir şekilde ifade etmesi, başarı odaklı yetişen çocuk ve gençler üzerinde performans kaygısının yoğun bir şekilde yaşanmasına neden olduğunu, başarı kriterlerinin karşılayamama durumunda ise yoğun yetersizlik ve değersizlik duygusu yaşamalarına sebebiyet verdiğini söyledi. Güven, sözlerini şu şekilde sürdürdü: Ya hep ya hiç, başarılı olmazsam kimse beni akıllı bulmaz, akılsızlar sevilmeye layık değildir gibi gerçek dışı basmakalıp düşünce biçimleri çocukluktan ergenliğe geçişte daha çok görülmekte ailelerin tutumları bu düşüncelerin yerleşip şema haline gelmesine vesile olabilmektedir. Bu koşullarda yetişen ve yaşamını sürdüren bir çocuk yetersiz yaşam deneyimi ve bilgi birikimi; gelişmekte olan değerlendirme kapasitesi; zayıf risk algısı ile herhangi bir davranışla ilgili karar alırken kapsamlı düşünmekten yoksun; anlık ve dürtüsel bir şekilde eyleme geçerek, kendisi ya da başkaları için tehlike yaratacak davranışlara yönelebilmektedir.
KOŞULSUZ KABUL ÇOCUK YETİŞTİRMENİN ALTIN KURALI
Güven, günümüzde medya ve sosyal medya aracılığı ile gençler arasında kurulan iletişim biçimleri ve gençlerin rol model olarak benimsedikleri kişilerin davranışları da risk içeren davranışların normalleşip görülme sıklığının artmasına neden olabileceğine de dikkat çekti. Bu dönemde özellikle anne babaların ya da çocuğun bakımı ve eğitimi ile ilgili konularda birinci derece sorumlu yetişkinlerin dikkat etmesi gereken bazı önemli noktaları ise şu şekilde özetledi: Bebeklikten hatta döllenmeden başlayan süreçte çocuğunuzu koşulsuz sevip onu her hali ile kabul ettiğinizi fırsat buldukça ifade edin. Koşulsuz kabul çocuk yetiştirmenin altın kuralıdır. Hatası ile sevabı ile o çocuk sizin en değerli parçanızdır. Bu nedenle ona değerli bir insan olduğunu hissettirin. Ne olursa olsun benim için önemlisin, senin varlığını görüyorum ve onaylıyorum mesajları çocuğunuzun kendilik değeri için gereklidir. Kişilik özellikleri söz konusu olduğunda her zaman olumlu değerlendirmeler yapın; olumlu davranışlarını desteklerken hatalı olan davranışlarını ifade edip değiştirmesi için yardım edin. Mesela sen ne işe yaramaz bir çocuksun, aptal mısın sen? gibi ifadeleri asla kullanmayın. Yaşının olgunluğundan daha fazla sorumluluk ve anlam yüklememeye çalışın. Sen benim yaşam sebebimsin, başarıların hayatta kalmam için tek dayanak gibi. Olmayan özelliklerini varmış gibi göstermeye çalışmayın. Çocuğunuzun başarılarını da başarısızlıklarını da nesnel bir şekilde değerlendirmeye çalışın. Sınır koymanın önemli olduğunu unutmayın. Çocuklar sınırların belli olduğu ortamlarda kendilerini daha güvende hissederler. Bir yetişkin olarak şefkat ve sevgi ile besleyen ama aynı zamanda kural koyup denetleyen anne babalar olarak bir denge sağlamaya çalışın. Ya hep ya hiç düşüncesi ile olaylara yaklaşmaktansa alternatifler olabileceğini; her şeyin telafisinin mümkün olduğunu hissettirin. Kimseyle kıyaslamayın. Özellikle yetenek gibi kendine has özelliklerini ne kardeşleriyle ne de amca, teyze çocukları ile kıyaslayın. İlgi ve yeteneklerini keşfetmesi için ona imkanlar sunmaya çalışın. Başarma duygusunu tadabileceği seçenekleri çoğaltın. Her alanda başarılı olmasının mümkün olmadığını, öyle bir beklenti içinde olmadığınızı belirtin. Onun büyüdüğünü, değişip geliştiğini kabul edin; zaman zaman öfke patlamaları ya da ani tepkisel çıkışlarının olabileceğini unutmayın. Böyle zamanlarda öfkeye öfke ile karşılık vermek yangının büyümesine neden olmak dışında bir işe yaramayacaktır.
SEVGİNİN AÇAMAYACAĞI KAPI YOK
Eğitim uzmanı Abdulkadir Yıldız ise anne ve babalarının çocuklarına ilgili ve şefkatle yaklaşması gerektiğine dikkat çekerek, karne ya da sınav dönemlerinde anne ve babaların mutlaka uzman görüşü ile hareket etmeleri gerektiğini söyledi. Sevginin açamayacağı kapı, yaratamayacağı mucizenin olmadığını da sözlerine ekleyen Yıldız, sevgi eksikliğinin sorunların temelini oluşturduğunu ifade etti.