Hem tarlada hem evde suya dikkat

Ziraat Yüksek Mühendisi Ferdan Çiftçi, yağışların yüzde 40 oranında düştüğünü ve koronavirüs günlerinde suyun hem tarlada hem de evde kullanımına dikkat edilmesi gerektiğini belirtti


  • Oluşturulma Tarihi : 17.04.2020 07:58
  • Güncelleme Tarihi : 17.04.2020 07:58
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Hem tarlada hem evde suya dikkat

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN-ÖZEL HABER
Koronavirüsten korunmak için tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de insanların sosyal mesafeyi koruyabilmesi adına evlerindeki sosyal izolasyon süreci devam ediyor. Karantina günlerinde ise en çok ön plana çıkan gıda ve temizlik maddelerinin haricinde yaşam kaynağımız olan bir de su var. İnsanlar evde daha fazla vakit geçirdiği için evdeki su tüketimleri daha da arttı. Diğer yıllara göre kurak geçen kış mevsiminin ardından koronavirüsle mücadele döneminde hem yerel yönetimler hem de merkezi yönetimler suyun dikkatli kullanılması yönünde uyarılarda bulunuyor.



YAĞIŞLAR YÜZDE 40 AZALDI
Hem tarımda hem de evlerimizde vazgeçilmez yaşam kaynağımız olan suyun durumunu Ziraat Yüksek Mühendisi Ferdan Çiftçi’ye sorduk. Çiftçi, öncelikle yaza yavaş yavaş gelinmeye başlanan dönemlerde su kullanıma daha çok dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, “Nisan ayının ortasını geçmemiz ve hijyen meselesini biraz abartmamız dolayısıyla su evlerimizde tüketimi arttı. Bununla birlikte su tasarrufuna ilişkin kaygılarımız da artıyor. Çünkü en fazla yağış almamız gereken aralık, ocak, şubat ve mart aylarında geçtiğimiz yıl ortalamalarına göre yeterince yağış almadık. Geçen yıllara göre yüzde 40 düzeyinde daha az yağış aldık. Yer yer bu oran farklılıklar gösterse de bu yılki azalan yağış ortalaması yüzde 40 civarında oldu. Barajlardaki su seviyesinin çok aşırı düşmemiş olması da bir önceki yıldan gelen yağışların etkisi ile oldu. Ama bu demek değil ki sınırsız bir kaynağa sahibiz. Şu anda suyu depodan kullanmaya devam ediyoruz” diye görüş belirtti.



TEMMUZUN ORTASINA DİKKAT
İzmir ve Ege Bölgesi’nde yağışlı gün sayısının da çok az geçtiğini ifade eden Çiftçi, “Yağışın miktarı kadar dağılımı da hem tarım için hem de yer altı su kaynakları için önemlidir. Sadece barajlardan bahsediyoruz ama İzmir için düşündüğümüzde tarımsal sulamada suyun önemli bir kısmını yer altı kuyularından kullanıyoruz. Bunun yanında Demirköprü Barajı, Büyük ve Küçük Menderes bizim havzamız için önemli su kaynaklarıdır. Göletlerde de sulama amaçlı yeterli suyumuz ne yazık ki yok. Bizi özellikle 2020’nin Temmuz ortasından itibaren ciddi su sıkıntısı bekliyor. Bu nedenle hem evsel tüketime dikkat etmemiz gerekiyor. Evdeki muslukları, tuvalet ve duşlardaki suları daha tasarruflu kullanmamız gerekiyor. Elimizi yıkarken ve duş yaparken suyu boşa akıtmamalıyız” dedi.



DAMLA SULAMA KULLANILSIN
Tarımsal üretim açısından su sıkıntısının daha çok yaşanacağını sözlerine ekleyen Çiftçi, “Çünkü kar yağışı olmadığı için yer altı su kaynakları yeterince beslenemedi. Kuyularda ciddi derecede düşmeler meydana geldi. Bunun için çiftçilerimize sulamalarını daha tasarruflu ve basınçlı sulama sistemlerini kullanarak yani damlama ve yağmurlama sulama kullanması gerekiyor. Salma sulamalarda da suyu göllendirmeden daha tasarruflu bir şekilde sulamaların yapılması ve gerekirse bir su atlatılarak, birer ikişer gün açarak tasarruf etmemiz gerekiyor. Pamukta ya da mısırda 5 su veriyorsak bunu 4’e düşürebiliriz. Bunu yapmadığımız zaman hasat yaklaşırken, suya ihtiyaç olan dönemde ne yazık ki su veremeyecek duruma gelebiliriz. Bu durumu DSİ yönetiyor ve geçtiğimiz yıllarda böyle kısıtlamalar gelmişti. Bunlar kısa vadede olan çözümlerdir. Ama uzun vadede bizim bir şeyleri çözmemiz gerekiyor” diye konuştu.



DESTEKLEMELER YETERSİZ
Uzun vadede alınacak tedbirler kapsamında küresel iklim değişikliğine karşı projeksiyonların çok net bir şekilde oluşturulması gerektiğine dikkat çeken Çiftçi, “Bunun için de basınçlı sulama sistemlerini yaygınlaştırmalıyız. Bu konuda desteklemeler var ama yetersiz. Bir de sulama sistemlerinin uzman ziraat mühendisleri tarafından kurulmalıdır. Yanlış kurulumlar olunca da bu sistemler fayda yerine zarar getiriyor. Uzun vadede meyve bahçelerinde bu durum daha fazla zarara yol açıyor. Tarımsal yapılar ve sulama mezunu meslektaşlarımızın bu işi yapmalıdır. Desteklemelerin bu kişiler üzerinden yapılması gerekiyor. Bizim çantacı diye tabir ettiğimiz kişiler tarafından yapılması kaynak israfına neden olacaktır. Zaten kıt kaynaklarımız vardı ve korona günlerinde daha da bozulan ekonomimiz ile daha çok darbe yemiş olacağız” şeklinde konuştu.
TURİZMİN OLMAMASI ÇİFTÇİYİ ETKİLER
Çiftçinin toprağa küsüp küsmeyeceğini zamanla görebileceklerinin altını çizen Çiftçi, “Şu anda son 18 yılda 35 milyon dekarda çiftçi üretim yapmaktan vazgeçti. Eğer böyle devam ederse elbette bu süreç yaşanabilir. Turizmin bu yıl olmaması da çiftçiyi etkileyecektir. Oteller büyük oranda tarımsal gıda ürünlerini piyasadan çekiyordu. Yaş sebze-meyve, et, süt ve tüm gıda ürünleri önemli oranda tüketiliyordu. Yurtdışından da önemli oranda her şey dahil ile gelen turistler vardı. Turizmde yaşanacak sıkıntı tarım kesimini de vuracaktır. Bu da çiftçiyi üretimden vazgeçirmese bile bir süre ara vermesine neden olabilir. O nedenle umarım yaşamayız” ifadelerini kullandı.
MEVSİMLİK İŞÇİ SAYISI DÜŞEBİLİR
Çiftçinin tarlasına ulaşabilmesinin de önemli olduğuna vurgu yapan Çiftçi, sözlerini şöyle sonlandırdı: “İzmir’de ve Ege Bölgesi’nde önemli oranda gezici mevsimlik işçi kullanıyoruz. Bakırçay, Gediz ve Küçük Menderes Havzası’nda gezici mevsimlik işçiler kullanılıyor. Bunların sayısında düşmeler ve işçi sıkıntısı yaşanırsa bu sıkıntı biraz daha fazla olabilecektir. İşçi sağlığı ve üretici sağlığı açısından onların oradaki barınma koşulları ve temiz su kullanımları açısından düzenlemeler yapılması gerekiyor. Bu konuda bir genelge yayınlandı ama nasıl yapılacağı konusunda planlı bir işin yürüdüğünü söylemek zor.”
 

Haber Merkezi