- Gündem
- 12.04.2025 22:25
İklim krizi ile değişen yağış rejimlerini ve hızla tükenen su varlıklarını gündemine alan Buğday Derneği, “Kuraklık ve su krizi gıda üretimini de krize sürüklüyor” dedi
Ekolojik yaşam duyarlılığı oluşturmak, bütüncül yaklaşımla sürdürülebilir, sağlıklı ve adil modeller geliştirmek amacıyla kurulan Buğday Derneği, iklim krizi ile değişen yağış rejimlerini ve hızla tükenen su varlıklarını gündemine aldı. İklim krizinin en görünür etkilerinden biri olan kuraklığın, Türkiye’de gıda güvencesini ve çiftçinin geçimini tehdit ettiğini vurgulayan dernek, “Peki, çözüm nerede?” sorusunu yönlendiriyor.
Yapılan açıklamada dernek, “Bu yıl henüz kış mevsimi sona ermeden kuraklık konusu gündeme gelmeye başladı. Türkiye’de kişi başına düşen su miktarı 1500 metreküp iken 2030 yılında bu sayının 1100 metreküpe, 2040’larda ise 700 metreküpe düşeceği öngörülüyor. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen haberler de ciddi bir su kriziyle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor” dedi.
Açıklamanın devamında dernek, “Kuraklık ve su krizi gıda üretimini de krize sürüklüyor. Geçtiğimiz yaz, Çukurova’da çiftçilere resmi yazıyla sulama yapılamayacağı, bu yüzden ekim yapmamaları bildirilmişti. Bu yıl da henüz Şubat-Mart aylarında iken Aydın ve Burdur’da tarım arazilerinin büyük çoğunluğunda sulama yapılamayacağı için kuru tarım yapılması kararı alındı. Konya’da yeraltı sularının çekilmesi nedeniyle toprağın çökmesi sonucu ortaya çıkan obruklar Eskişehirde’de görülmeye başlandı. İklim değişikliği ile birlikte artan sıcaklıklar buharlaşmayı hızlandırırken, aynı zamanda yağış rejimlerini de değiştiriyor. Bu da bazı bölgelerde aşırı kuraklığa neden olurken, bazı yerlerde şiddetli yağışlara yol açabiliyor. Tarımsal üretim değişen iklim ve yağış rejimlerinden doğrudan etkileniyor, ağaçlar kuruyor, ekilmiş tohumlar çürüyor, ürünler heba oluyor, tarlada çalışmak giderek zorlaşıyor. Gıda güvencesizliği ve biyoçeşitlilik kaybı gibi riskler ortaya çıkıyor” bilgisini paylaştı.
Acil, kapsayıcı, sürdürülebilir çözümlere ihtiyaç olduğunu hatırlatan dernek, “Kuraklığın tarımsal üretim üzerindeki etkilerini en aza indirmek için acil, kapsayıcı ve uzun vadeli önlemlere ihtiyaç var. Buğday Derneği olarak, kuraklık ve ona bağlı olarak artan gıda kriziyle başa çıkmaya yönelik adımları şöyle sıraladık… Kuraklıkla mücadelede geçici çözümler yerine uzun vadeli, bütüncül ve sürdürülebilir yaklaşımlar benimsenmeli. Tarımsal üretimin devamlılığı için su varlıklarının doğru yönetimi büyük önem taşıyor. Arazide su tutma yöntemlerinin teşvik edilmesi ve havza bazında planlamalar yapılması gerekiyor. Özellikle kurak geçen mevsimlerde yağmur suyunun değerlendirilmesi için hem bireysel hem toplumsal ölçekte yağmur hasadı sistemleri yaygınlaştırılmalı. Çiftçilere yönelik, toprağın su tutma kapasitesini artıracak yöntemlerin geliştirilmesi ve sahada uygulanması desteklenmeli. Tarımsal sulamada da verimliliğin artırılması şart. Örneğin damla sulama sistemi, yüzde 50’ye varan su tasarrufu sağlayarak suyun daha verimli kullanımını mümkün kılıyor. Bu sistemlerin yaygınlaştırılması için devlet destekli teşvik mekanizmalarıyla çiftçilerin bu teknolojilere erişimi artırılmalı. Aynı zamanda yer altı su varlıklarının kontrolsüz kullanımına karşı etkin denetimler uygulanmalı” ifadelerine yer verdi.
Son olarak ise dernek, “Çiftçilerin, politika yapıcıların ve tüketicilerin ortak hareket etmesi, su varlıklarını doğru yönetmesi ve sürdürülebilir tarım yöntemlerine yönelmesi gerekiyor. Şimdi harekete geçmezsek, gelecekte daha büyük krizlerle karşılaşabiliriz. Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği olarak doğayla uyumlu, suyu koruyan ve agroekolojik tarım uygulamalarını teşvik eden politikaların hayata geçirilmesini destekliyoruz” mesajını iletti.