Hızla kısırlaşıyoruz

Dünya Sağlık Örgütü’nün hazırladığı rapora göre hızla kısırlaşmaya doğru gidiliyor. Rakamsal veriler kadın doğurganlığının ciddi oranda azaldığı yönünde. Doğal yaşamdan uzaklaşmanın bir sonucu olarak ortaya çıkan bu sorunu, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç.Dr. Nurten Akdeniz değerlendirdi


  • Oluşturulma Tarihi : 20.12.2015 08:36
  • Güncelleme Tarihi : 20.12.2015 08:36
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Hızla kısırlaşıyoruz

EMİRCAN IŞILDAK

Dünyada, tıp dilinde infertilite olarak bilinen kısırlık sorunu hızla artış gösteriyor. Son olarak Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı sonuçlara göre hızla kısırlaşmaya doğru gidiliyor. Hem kadınları hem de erkekleri yakından ilgilendiren bu sorunu, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç.Dr. Nurten Akdeniz yorumladı.

Akdeniz, kısırlığın temelinde doğallıktan ve dengeli beslenmekten uzak kalınmış, stres yoğunluklu bir yaşamın olduğunu belirtti. Kadınların doğurganlık yaşlarının da ilerlediğine dikkat çeken Akdeniz, sağlıklı gebelik için kadınlara 25 ila 30 yaş arasını tavsiye etti

“YAŞAM TARZIMIZ KISIRLAŞTIRIYOR”

Akdeniz bireylerin yaşantılarında doğallıktan hızla uzaklaşıldığına dikkat çekti. Gündelik alışkanlıkların ve yaşayış tarzlarının hastalıkta başlıca değişkenler olduğunu söyleyen Akdeniz, “Toplumumuzda ortalama yüzde 13 civarında bu hastalıkla karşı karşıyayız. Rakamsal olarak açıklarsak, yüzde 40 civarında kadınlarda oluşan problemlere rastlıyoruz. Erkeklere ait nedenler ise yüzde 35 civarında değişiyor. Tabi bunların dışında diğer oranlar da nedeni bilinmeyen faktörlerdir. Bu sorunun her geçen yıl neden arttığına dikkat etmek gerekiyor. Bu anlamda bireylerin yaşam tarzı burada çok önemli bir yer tutuyor. Kişilerin beslenme türü ve şekilleri, hızla çoğalan kilo artış problemleri, aşırı tuz ve şeker kullanımı gibi nedenler kısırlık üzerinde etkili oluyor” dedi.

“EGZERSİZ AYARINDA OLMALI”

Kısırlık probleminde bireylerin yaşam tarzlarının çok önemli bir faktör olduğunu belirten Akdeniz, “Yaşam tarzı ve alışkanlıkların belki de en başına egzersizi koyabiliriz. Hareket ve egzersizin sağlığımız üzerinde çok önemli bir yeri var. Hem kadınlar hem de erkekler gündelik yaşamında egzersize ne kadar yer veriyor, haftada kaç saat spor yapıyor; Bunlara dikkat etmek gerekiyor. Ancak üzerinde durulması gereken bir başka nokta da sporun aşırı yapılmasından kaçınılması. Bu insanların en çok atladığı konulardan biri. Çünkü günümüzde hızla artan bir spor düşkünlüğü var. Dolayısıyla insanlar bazen farkında olmadan egzersizin de dozunu kaçırmış olabiliyorlar. Aşırı egzersiz de hem erkeklerde sperm kalitesini hem de kadınlarda yumurta hücresine olumsuz etkileri olabiliyor” değerlendirmesini yaptı.

“STRES ZARAR VERİYOR”

Akdeniz kısırlığı tetikleyen önemli faktörlerden birinin de stres olduğuna dikkat çekti. Bu bağlamda çalışma koşullarına ve psikolojik etkenlere vurgu yapan Akdeniz, “Kişilerin ruhsal yapıları hastalık üzerinde önemli değişkenlerden bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle çağımızdaki sosyal yaşamın zorlukları stresi de beraberinde getiriyor. Stres arttıkça hemen her hastalık gibi kısırlığa da etki ediyor. Stres çok önemli ve bir o kadar da zarar getiren bir faktör. Dolayısıyla stresli insanlarda üreme sistemleri olumsuz yönde etkileniyor” dedi. Akdeniz, çevresel olarak maruz kalınan toksitler ve kimyasalların da hastalığı tetiklediğini ifade etti.

“DOĞAL BESLENMİYORUZ”

Doğal beslenmeden hızla uzaklaşıldığının altını çizen Akdeniz, “Artık tükettiğimiz besinlerin ne kadar doğal ve organik olduklarını bilmekte zorlanıyoruz. İstemeden de olsa yiyecek ve içeceklerdeki kimyasallara maruz kalıyoruz. Bunlar da bizlere zarar veriyor. Aynı şekilde insanlar arasındaki bilinçsiz ilaç kullanımı da vücudumuzu etkiliyor. Ne kadar doğallığa yaklaşabilirsek o kadar sağlıklı kalabiliriz. Hastalık geçirmemeye özen göstermemiz gerekiyor. Çünkü her hasta olduğunda vücudumuz güç kaybedebiliyor, hasar görebiliyor” yorumunda bulundu.

“KADINLARDA DOĞURGANLIK YAŞI ÖNEMLİ”

Akdeniz, kadınların anne olma yaşlarının genel olarak ilerlediğini belirtti. Geç yaşta çocuk sahibi olmanın risklerine değinen Akdeniz, “Kadınlarımızın evlilikle birlikte çocuk sahibi olma yaşları da ilerledi. Akademik kariyer ya da iş hedefleri doğrultusunda kadınlar eskiye nazaran artık daha geç yaşta anne oluyorlar. Kadınların 30 yaşında doğurganlıkları yüzde 71’e, 35 yaşında ise yüzde 45’e düşüyor. Buna dikkat etmek gerekiyor. 30 yaşından önce çocuk sahibi olmak bilimsel açıdan en ideal yaş aralığıdır. İlerleyen yaşlarda anne olmak daha zorlaşıyor” değerlendirmesini yaptı.

Kısırlık herhangi bir doğum kontrolü yöntemi uygulamaksızın, bir yıl süreyle, düzenli ilişkiye rağmen gebe kalamama durumudur.

 

Haber Merkezi