Sayfa Yükleniyor...
Avukat Prof.Dr. Muhammet Özekes, İcra-İflas Kanununda yer alan maddelerin Cumhurbaşkanının alacağı kararname ile uygulanması durumunda ticari hayatın rahatlatılabileceğini belirtti
ÖZKAN PEKÇALIŞKAN–ÖZEL HABER
Dokuz Eylül Üniversitesi Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Avukat Prof.Dr. Muhammet Özekes, Türkiye’de görülen koronavirüs nedeniyle tüm adliyelerde yargı mensuplarının acele hizmetler hariç duruşmaları ertelemesi ile birlikte İcra ve İflas Hukuku açısından alınması gereken önlemleri dile getirdi. Avukat Prof.Dr. Özekes, İcra ve İflâs Hukuku’nun 317 ve 330’uncu maddelerine göre fevkalade mühlet ve tatil ile borçluların elinde olmayan sebeplerle borçlarını ödeyemediği hallerde takiplerin durdurulması veya borçluya ödemede kolaylık sağlanmasının alınacak Cumhurbaşkanı kararnamesi ile yerinde olacağını belirtti.
EKONOMİK HAREKETLİLİK AZALDI
Şu anda söz konusu olan koronavirüs sebebiyle, ekonomik hareketlilik azalmış, bazı işletmeler doğal olarak kapasitesinin altında çalışır ya da hiç çalışamaz hale gelmiştir diyen Avukat Prof.Dr. Özekes, “Keza bir kısmı doğrudan sağlık sebepleriyle bir kısmı da tedbiren olmak üzere insanlar çalışma sürelerini azaltmıştır. Bunun ister istemez, alacak-borç dengesi ile ödeme düzenini bozacağı açıktır. Bunda tarafların bir kusura da bulunmamaktadır. Bu tür durumlar için İcra ve İflâs Kanunu 15. Bapta ‘Fevkalade Hallerde Mühlet ve Tatil’ başlığı altında gerekli düzenlemeleri yapmıştır. Birçok ekonomik kriz veya salgın, deprem gibi hallerde genel ya da bölgesel uygulanabilecek bu imkân ülkemizde pek kullanılmamış, bazen daha ağır tedbirler alınmış ya da gereksiz yere kanun değişiklikleri yapılmıştır. Bu hükümlerin birçok defa uygulanma şartları oluşmasına rağmen göz ardı edilmiştir” dedi.
İKİ MADDE VAR
Bu tür durumlarda iki imkânın mevcut olduğuna dikkat çeken Avukat Prof.Dr. Özekes, “Birincisi Fevkalade Mühlet (İİK m. 317-329) maddesidir. Bu maddede: ‘Fevkalade hallerde hususile ile devamlı iktisadi buhranlarda Cumhurbaşkanı 318’den 329’uncuya kadar olan maddeler hükümlerinin muayyen bir müddet için bu hallerden müteessir olan mıntıka borçlularına tatbik edilmesine karar verebilir’ kararı vardır. İkinci maddede ise Fevkalade Hallerde Tatil (İİK m. 330) maddesidir. Bu maddeye göre de ‘Salgın hastalık, umumi bir musibet veya harb halinde Cumhurbaşkanı kararıyla memleketin bir kısmında veya bazı iktisadi zümreler lehine muayyen bir müddet için icra takipleri durdurulabilir’ maddesidir. Bu iki hüküm arasındaki fark şudur: Birincisinde, alınan karardan sonra karar çerçevesinde bu imkândan yararlanacak her bir borçlunun icra mahkemesine müracaat ederek 6 aya kadar (duruma göre uzatılabilir) süre alması mümkündür. İkincisinde ise buna da ihtiyaç olmadan doğrudan belirli bir süre icra takipleri durdurulmaktadır Her iki halde de kural olarak takip yapmaya ve bazı takip tedbirleri almaya engel yoktur; ancak borçlunun faaliyetine engel olacak şekilde takipler yürütülmez” diye konuştu.
BORÇ VE ALACAK DENGESİ KORUNACAK
Bu hükümlerin sadece borçluları koruma hükmü değil, aynı zamanda sosyal bir dayanışma hükmü olarak da yorumlanabileceğine vurgu yapan Avukat Prof.Dr. Özekes, “Sürecin uzaması halinde bu yolun kullanılması hem kanunda konkordato, iflas vs. daha ağır tedbirlerin uygulanmasına engel olacak hem de bu hükümlerde sıkça yapıldığı gibi gereksiz ve faydasız değişiklik yapılmasının önüne geçilecektir. Keza, bu süreçte icra organlarıyla alacaklılar arasında gereksiz tartışmaların, borçluların zarar görmesinin de önüne geçilecek, ayrıca yeknesak bir uygulama sağlanacaktır. Herkes için uygulanma imkânı olduğunda, zincirleme alacak tahsili söz konusu olmayacağından deyim yerindeyse en azından stabilite de korunabilecektir. Bu yollar çok fazla masraf ve zaman da almadığı için hem icra organları daha az meşgul olacak hem de taraflar daha az maliyetle borç ve alacak dengesini koruyabilecektir. Zorunlu arabuluculuk gibi hukuku zorlayan çözümlerden daha etkili ve sağlıklıdır. Bana göre bu kararın en az bir ay süreyle alınması lazım. Yetki Cumhurbaşkanındadır. Böyle bir imkan vardır” şeklinde konuştu.
HERKES İCRA TAKİBİ YAPABİLİR
Kredi ve kredi kartı borçları ile ilgili Türkiye Bankalar Birliğinin (TBB) alacağı kararla borçları yapılandırsa bile borcun takibinin yapılmasına engel olamayacağını belirten Avukat Prof.Dr. Özekes, “Böyle bir karar alınmadığı sürece herkes takip yapabilir. Bir tacir diğer tacire takip yapabilir. Bu karar takip yapılmasını durduruyor. Daha doğrusu size ödeme emri geliyor ama takip ilerlemiyor. Haciz yapamıyor, malını sattıramıyor. Bazı sektörlerde ciddi sıkıntılar olabilir. Ücretsiz veya ücretli izine çıkanlar var. AVM’lerde bir sürü kira sorunu var. Kimseye kira almasın diyemeyiz. Adamın tek geliri kira ise o zaman adama kiranı alma diyemezsin. Bu böyle zincirleme olarak sürer gider. En azından geçici bir kararla insanların kafası rahat olacaktır. Bu karar çıkartılırsa ticari olarak bekleme dönemi olacaktır. Bu kararın uygulanabilmesi için tek hukuki gerekçe Cumhurbaşkanı’nın kararname çıkarmasıdır. O müddet boyunca kimse kimseye icra takibine gidemez. Kararnamenin geçerli olacağı süre boyunca kimsenin kimseden alacağı olmayacaktır. Ödeme yapmayacağı için kimsenin zararı da olmayacaktır. Herkes mümkün olduğunca nakit çalışacak, ödemesini yapıp alacağını alacaktır. Ödeme yapamayanlar da kimse kimseden bir şey alamayacağı için hiç kimsenin birbirinden zararı olmayacaktır” dedi.
Haber Merkezi