- Gündem
- 25.06.2025 00:50
Paris İklim Anlaşması ile dünya genelinde atmosferdeki sera gazı oranları düşürülmeye çalışılıyor fakat bu anlaşmasının içerisinde ağır yakıt malzemeleri bulunan uluslararası gemiler yok sayılmış durumda
BURCU YANAR/ÖZEL HABER
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında akdedilen son protokol olan Paris İklim Anlaşması, atmosferdeki sera gazı oranlarını düşürmeyi ve bu gazların olumsuz etkilerini en aza indirmeyi amaçlıyor. Uluslararası deniz taşımacılığı küresel yük taşımacılığının aslan payını alıyor. Tüm dünya ticaretinin hacim olarak en az yüzde onu ve değer olarak en az yüzde yetmişi gemilerle taşınıyor. Bunun yanında, deniz taşımacılığı en enerji dostu taşıma olarak sayılsa da halen daha devasa miktarlarda ham petrol rafinajı atığı çevreye ağır etkisi olan gemi yakıtlarını tüketiyor.
60 BİN GEMİ ETKİLENECEK!
Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından daha önce yürürlüğe sokulan 2020 Sülfür Tavanı (Sulphur Cap) kuralları ile gemilerden kaynaklı sülfür emisyonunu azaltmaya yönelik çok önemli bir hamle yapılmış durumda. Bu tarihten itibaren gemiler ya kullanmaya devam edecekleri ağır yakıtın egzoz gazlarını yatırım maliyetleri oldukça yüksek olan sülfür arıtıcıları vasıtasıyla izin verilen limitlerin altına düşürecekler ya da sülfür oranı kabul edilebilir miktarda olan hafif gemi yakıtı (gasoil), LNG, Methanol gibi temiz yakıtlar kullanabilecekler. 5 Temmuz 2019 günü Wall Street Journal’de yayınlanan bir makaleye göre; “Denizcilik endüstrisi hiçbir zaman çevre dostu olmamıştı” deniliyor. 2015 yılında imzalanan Paris İklim Anlaşması’na göre ise; gemilerin geçerli olarak gerçek bir “evi” olmadığına dair algı sebebiyle endüstri sera gazı salımlarının azaltılmasına yönelik ülkeler arası anlaşmada gemiler dışlanmış durumda. Gemi sahipleri gemileri Paris Anlaşması’na eklemek yerine ise, Birleşmiş Milletler’in (BM) denizciliği düzenleyici organı Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO) düzenlemeleriyle uyumlu olarak gemilerden çıkan zehirli dumanları azaltacaklarına dair sözler veriyorlar.
DÜŞÜK SÜLFÜRLÜ YAKIT NEDİR?
1 Ocak 2020 tarihinden itibaren ise yaklaşık 60 bin gemi sülfür salımlarını keskin bir şekilde düşürmek zorunda kalacak. Çünkü enerji endüstrisinin halen daha geliştirmekte olduğu yeni ve düşük sülfürlü yakıt türlerine geçmeye hazırlanıyorlar. İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi’nin dergisi olan ‘Denizden Merhaba’ da ise Kaptan Murat Yılmazel, bu konuya oldukça önem göstererek çeşitli sayılarda bu konu hakkında yazılarına yer verdi. Kaptan Murat Yılmazel, öncelikle düşük sülfürlü yakıt nedir sorusuna cevap vererek “Konuyu denizcilik sektörü özeline indirgediğimizde, IMO tarafından MARPOL Uluslararası Sözleşmesi Ek. 6 kuralları kapsamında belirlenmiş ve 1 Ocak 2020 tarihi itibariyle uygulanmaya başlanacak olan kurallara göre uluslararası sefer yapan gemilerin kullanabileceği azami sülfür içeriği binde beşten düşük olan yakıtları düşük sülfürlü yakıt olarak nitelendirebiliriz. Yine kurallar tarafından belirlenmiş ve sınırları çizilmiş Batı Avrupa Kıyıları, Baltık Denizi, Kuzey Denizi gibi Emisyon Kontrol Alanlarında bu sınırın binde bir (yüzde 0,1) olduğunu hatırlatmakta fayda var. Örneğin Marine Diesel Oil (yaklaşık mazot) türü yakıt tüm bu sınırların altında sülfür ihtiva eden ‘düşük sülfürlü yakıt’ olarak örnek gösterebileceğimiz bir gemi yakıtı türüdür” açıklamalarında bulundu.
İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk ise, denizcilik endüstrisinin deniz yolu yük taşımacılığında hacimsel artıştan dijital devrime, küresel ekonomiyi baştan şekillendirecek yeni rotalardan otonom gemiler ve akıllı limanlara kadar büyük bir değişimin eşiğinde bulunduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Her biri birbirinden radikal değişiklikler yaratması beklenen bu faktörlerden daha acil ve sektörü kısa vadede doğrudan etkileyecek konu çevredir. IMO düzenlemeleri doğrultusunda 1 Ocak 2020 tarihinden başlayarak gemilerin sülfür salınımlarını kesin bir şekilde düşürmeleri gerekiyor. Yeni yılla beraber sülfür oranı yüzde 0.5’ten daha fazla olan bir yakıt gemilerde kullanılamayacak. LNG, elektrik ya da yeni bir yakıt türü kullanmak ya da gemilere baca gazı yıkayıcısı koymak alternatif yöntemler arasında yer alıyor.” Bu değişim Türk denizcilik sektörünü de yakından ilgilendirdiğini belirten Öztürk, “Nitekim ülkemizin önde gelen gemi sahipleri, yeşil gemileri filolarına eklemeye veya mevcut gemilerinde emisyonu azaltacak önlemler almaya başladı. Yeni finansman bulma imkanının kıt olduğu bir dönemde bu değişim denizciliğe mali açıdan büyük külfet getirecektir. Ancak denizciler buna rağmen tercihlerini daha mavi denizler, daha mavi bir hava, kısacası yaşanabilir dünya için yapacaklardır” şeklinde konuştu.