İzmirliler neden mutsuz?

İntihar, her yıl 800 binden fazla kişinin yaşamını yitirmesine yol açan çok önemli bir halk sağlığı sorunu. Ve bu sorun son yıllarda İzmir’de artış göstermeye başladı. İzmir’in mutluluk oranı ise TÜİK verilerine göre oldukça düşük


  • Oluşturulma Tarihi : 15.12.2018 12:08
  • Güncelleme Tarihi : 15.12.2018 12:08
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İzmirliler neden mutsuz?

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) yaptığı anket sonuçlarına göre İzmirlilerin ‘mutluluk’ oranı oldukça düşük. Son yıllarda ise kentte çok sayıda intihar girişimleri yaşanmaya başladı. Yakın zaman önce İZBAN’da ve Çiğli köprüde gerçekleşen girişimler başlıca örnekleri. 150 bin nüfuslu Torbalı ilçesinde ise 1,5 ayda 6 intiharın yaşanması durumun ehemmiyetini arttırdı. Üçüncü büyükşehir olmasına rağmen ve gerek teknolojik, gerek eğitim, gerekse sosyo-kültürel anlamda çok iyi şartlara sahip olmasına rağmen İzmirlilerin canlarına kıyacak kadar mutsuz insanlar olması dikkati çekenler arasında. Ve tabi ki tüm bu olumsuzlukları tetikleyen bir de medya kısmı var. Basında intihar vakalarının tüm detaylarıyla, dramatize edilerek görsel öğeler eşliğinde sunulması, intihara eğilimli insanlar üzerinde olumsuz etkiler yarattığı Türkiye Psikiyatri Derneği İzmir Şubesi tarafından paylaşıldı. Peki, insanları bu girişime veyahut genel olarak mutsuzluğa iten sebepler neler? Toplum, zaman ilerledikçe neden mutlu olma yetisini kaybediyor? İş hayatı, kurum ve kuruluşlar tam olarak bu noktada ne kadar etkili? Domino Psikoloji Merkezi’nden Uzman Psikolog Merve Ulcay tüm bu sorulara yanıt vererek, “Nüfusun artmasıyla doğru orantılı işsizlik oranlarının artması, betonarme yapılanmanın artması dolayısıyla yeşil alanların azalması, trafik sıkışıklığı, hava kirliliği gibi çevresel ve sosyal sorunların ortaya çıktığını söyleyebiliriz” dedi. Sosyal medyanın etkisine de vurgu yapan Ulcay, “Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarda mutluluk ve sorunsuz yaşam algısı yükleniyor ki insanlar kendi yaşamlarını mutsuz ve yaşanılmaz olarak algılıyor” şeklinde konuştu.



MUTLULUK SEVİYESİ AZALIYOR
Öncelikle intihar vakalarının İzmirlilerin genelini tanımlayacak şekilde yorumlanmasının yanlış olduğunu vurgulayan Merve Ulcay, “Çünkü genelleme yapmak pozitif bilime aykırıdır. Türkiye’de 3. büyükşehir olan İzmir, son yıllarda eğitim, kültürel anlamda birçok gelişim göstermekle birlikte ekonomik, siyasi ya da iktisadi koşullardan kaynaklı oldukça göç almıştır. Yapılan istatistik sonuçlarında Türkiye genelinde nüfus arttıkça mutluluk seviyesi azalıyor gibi gözükmekte. Bunun sebeplerini de irdeleyecek olursak nüfusun artmasıyla doğru orantılı işsizlik oranlarının artması, betonarme yapılanmanın artması dolayısıyla yeşil alanların azalması, trafik sıkışıklığı, hava kirliliği gibi çevresel ve sosyal sorunların ortaya çıktığını söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
SOSYAL MEDYANIN ETKİSİ
Sözlerine devam eden Ulcay, şöyle ekledi: “Bireysel anlamda mutluluğun peşine düşme ihtiyacımızı sorgularken biz makro düzeyde genel olarak ‘ne yaşıyoruz ki ne kadar mutsuzuz’ sorusunu sorma ihtiyacı duyuyoruz. Bahsettiğim makro düzeyde yaşanan problemler, bireyin psikolojisine de yansımaları oluyor. İnsan psikolojisi kişinin yaşadığı toplumdan ve toplumun sorunlarından bağımsız düşünülemez. Bu sorunlarla baş etme noktasında bireysel özellikler devreye girmektedir.” Günümüzde biraz daha izole bir hayat yaşanarak yapay bir iletişim ağı olan sosyal medya üzerinden insanlarla ilişki kurulduğuna tanık olduklarını kaydeden Ulcay, “Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarda mutluluk ve sorunsuz yaşam algısı yükleniyor ki insanlar kendi yaşamlarını mutsuz ve yaşanılmaz olarak algılıyor. Hayatın bir parçası olan üzüntü, acı, keder gibi duyguların yok sayılması bu duygularla baş etme mekanizmalarını zayıflatıyor. Böylece mutluluk dışsal yani ekonomi, işsizlik gibi kaynaklardan sağlanan bir duygu olarak görülüyor. Dış kaynak değişken ve hareketlidir. İş hayatında veya var olan arkadaş ve aile ilişkilerinde olumlu ve olumsuz değişiklikler olabilir. Sadece dış faktörlerden beslenen kişinin olumsuz bir durum ile karşılaştığında mutluluğu yok oluyor ve hayatla mücadele becerisini zayıflatıyor” diye konuştu.
UYUM SAĞLAMA SÜRECİ
“Toplumu mutlu bireyler haline getirebilmek için neler yapmak gerekir ya da bu insanlar neler yapmalı?” sorusuna karşılık veren Uzman Psikolog Ulcay, “Psikolojik dayanıklılık ve psikolojik iyi oluş mutlu bireyler olma yolunda önemli bir etkendir. Bir travma, bir tehdit, bir trajedi veya ailesel ve ilişkisel sıkıntılar, ciddi sağlık problemleri, işyeri ve parasal sorunlar gibi önemli stres kaynaklarına karşı, psikolojik dayanıklılık kişinin uyum sağlama süreci olarak görülmektedir. Bu uyumu arttıran ve psikolojik iyi oluşu sağlayan etmenler şu şekilde belirtilmiştir: kişinin geçmiş yaşamını ve kendisini pozitif olarak değerlendirmesi (kendini kabul), bir birey olarak büyüme ve gelişmeye devam etmesi (bireysel gelişim), bireyin yaşamının anlamlı ve amaçlı olduğuna inanması (yaşam amacı), diğer insanlarla nitelikli ilişkiler kurması (diğerleriyle olumlu ilişkiler), bireyin yaşamını ve çevresini etkili şekilde yönetme kapasitesi (çevresel hakimiyet), özgür irade hissine (özerklik) sahip olması… (Ryff ve Keyes, 1995)” dedi.
ÇÖZÜM NE OLMALI?
“Dış kaynaklardan bağımsız olarak kendimizi kabul etmemiz, yaşam amacı oluşturmamız ve özgür irademizi fark etmemiz gibi içsel kaynaklarımızı arttırmak mutlu bireyler olmamızı sağlar” cümlelerine dikkati çeken Ulcay, “Nasıl ki toplum sorunlarının bireyin psikolojisini etkilediğini söyledik; bireydeki değişim de toplumu etkiler. Toplumsal sorunlarla baş etmek için içsel kaynakları arttırmak ve bunun sonucu olarak sosyal ağlar (sosyal medyadan bağımsız) oluşturmamız topluma hizmet eder. İçsel kaynaklarımızı fark etmek ve harekete geçmek için psikoterapi ve psikoeğitim hizmetlerinden faydalanmayı önemli buluyorum” diyerek sözlerini sonlandırdı.
MEDYA VE İNTİHARLAR
İntihar haberlerinin ruhsal açıdan zayıf kişileri etkilediğini, basına yansıyan intihar vakalarının tetikleyici ve özendirici algıya düşürebildiğini açıklayan Türkiye Psikiyatri Derneği İzmir Şubesi ise görsel ve yazılı basında intihar haberlerine sıklıkla yer verilmemesi gerektiğini bildirdi. Ülkemizde son 10 yılda yaklaşık 29 bin kişinin intihara eğilim gösterdiğini kaydeden şube, bu rakamın yüzde 27’sini kadınların, yüzde 73’ünü ise erkeklerin oluşturduğunu aktardı. Türkiye Psikiyatri Derneği İzmir Şubesi’nin bizlerle paylaştığı açıklama şu şekilde: “Medyada intihar vakalarının tüm detaylarıyla, dramatize edilerek, görsel öğeler eşliğinde sunulması, intihara eğilimli insan üzerinde olumsuz etkiler yarattığı bilinmektedir. Hem ülkemizde hem de dünyada medyada intihar haberlerinin veriliş biçimine dikkat edilmediği zaman intihar girişimlerinin arttığını gösteren çok sayıda örnek bulunmaktadır. Yıllar önce Boğaziçi Köprüsü’nde intihar girişimi haberlerinin verilmesinin kesilmesinden sonra intihar girişimlerinin azalması, Avusturya’da intihar haberlerinin kısıtlanmasından sonra intihar olgularının azalması gibi örnekler intiharın medyada yer alması ile gerçekleşmesi arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır. Medyada ayrıntılı resim ve görüntülerle verilen haberlerden sonra benzer yöntemi kullanarak intiharların arttığı bildirilmiştir. Aynı zamanda tehlikeli davranışlarda bulunma ve depresyon oranlarında da artış gözlenmiştir.”
SİTELERE ERİŞİM ENGELLENMELİ
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Hak ve Sorumluluklar Bildirgesi’nde yer alan ‘İntihar olayları hakkında haber çerçevesini aşan ve okuyucu veya izleyiciyi etki altında bırakacak nitelikte ve genişlikte yayın yapılmamalıdır. Olayı gösteren fotoğraf, resim veya film yayınlanmamalıdır’ kuralını örnek gösteren şube, çoğu zaman bildirgeye uyulmadığını belirtti. Ardından şu açıklamalarda bulundu: “Medya intihar haberi yapmadan önce azami çekinceyi göstermeli ve haber yapılacaksa; yalnız gerekli bilgilerle yetinilmeli, yönteme değinilmemeli, en basit ve yoksun bilgilerle, ayrıntılara değinilmeden haber yapılmalı, intihar davranışına yönelik alternatifler vurgulanmalı ve intihar hiçbir zaman yüceltilmemelidir. Son günlerde bir vatandaşımızın intihar öncesi video çekim görüntüleri özellikle sosyal medya başta olmak üzere tüm medyada yaygın olarak gösterilmektedir. Medyanın tüm mecralarında yer alan bu tarz intihar haberleri belirttiğimiz evrensel ilkeler çerçevesinde yeniden gözden geçirilmeli, bir an önce sakıncalı yazılı ve görsel materyallerin yayımı durdurulmalı, intiharı özendiren ve intihar yöntemlerini gösteren internet sitelerine erişim engellenmelidir.”
TORBALI’DA İNTİHARLAR ARTIYOR
Torbalı’nın kabusu intihar vakaları yeniden artış gösterdi. İntihar sayısının 3’lere kadar düştüğü ilçede 2018’in ilk 45 gününde 6 kişi yaşamına son verdi; 40 kişi ilaç içerek ve silahla kendini yaralayarak ölmek istedi. Bunun üzerine daha önceden alınan önlemler tekrar gündeme geldi. Genel sorunun tespiti için birçok çalışma yapılmasına rağmen girişimlerin tekrarlanması endişe uyandırıyor. 2009 yılında ise ilçede önlenemez intihar girişimleri meydana gelmişti. Bu yıllarda 4’ü kadın 15 kişi tabancayla kendini vurarak, ilaç içerek ya da kendini asarak yaşamına son vermişti. Ailevi ve maddi sorunları olduğu iddia edilen yaşları 17 ile 66 arasında değişen 150’ye yakın kişi de aynı yıl intihar girişiminde bulunmuştu.

Haber Merkezi