Sayfa Yükleniyor...
Türkiyede kentsel dönüşümle yıkılacak olan 7 milyonu aşkın binanın neredeyse tamamı başta akciğer kanseri olmak üzere, birçok solunum hastalığına neden olan asbest barındırıyor
ÖZKAN PEKÇALIŞKAN
Her yıl 250 bini İstanbulda olmak üzere 500 bin konutun kentsel dönüşüm kapsamında yenilenmesi hedeflenirken, 7 milyonu aşkın riskli yapısı olan Türkiye için kentsel dönüşüm öncelikli çözüm bekleyen konulardan biri. 2012de kentsel dönüşüm yasası ile başlayan yıkımlar ise insan sağlığı açısından büyük tehdit oluşturuyor. Eski binaların sayısının oldukça fazla olduğu Türkiyede asbest barındıran bina sayısının oldukça fazla olduğu düşünülüyor.
Kanserojen bir mineral olan asbestin kullanımının insan sağlığına zarar vermesi nedeniyle Türkiyede 2010da yasaklandı. Ancak son yıllarda artan kentsel dönüşüm projeleri ile birlikte 2010dan önce yapılan binaların yıkımı sırasında yüksek miktarda asbest ile karşılaşılmaya başlandı. Ankaradaki Tarihi Havagazının yıkımı esnasında bu sorun gündemde oldukça yer aldı. Ancak yıkım, asbestli bina yıkımına uygun yapılmadığı için süreç mahkemeye taşındı. Uzmanlara göre Türkiyede binalar yıkılırken asbest araştırması yapılmak zorunda yoksa kentsel dönüşüm kansere dönüşebilir. Yıkım yapılacak binanın asbest ölçümü yapılması yasada belirtiliyor ancak yasaya uyan ve yıkımı yasaya göre yapan firma sayısı ise oldukça az.
900 HEKTARDA KENTSEL DÖNÜŞÜM
İzmir deprem kuşağında bulunduğu ve riskli binaların kentsel dönüşüm ile daha sağlıklı ve konforlu hale getirilmenin amaçlandığı için 900.16 hektar büyüklüğündeki bir alan riskli ilan edildi. Buralardaki yapılar toplu şekilde dönüşüme girdi. Başlangıç olarak söz konusu 900.16 hektar üzerinde 34 bin 836 bağımsız birim yıkılacak. Yıkımdan 95 bin 650 kişinin etkilenecek. İzmirde kentsel dönüşüm kapsamında 31 mahalle dönüştürülecek. Karabağlarda 540 hektar alanda 15 mahalle, Menemende 44 hektar alanda 5 mahalle, Narlıderede 43 hektar alanda 4 mahalle, Buca ve Karabağları içine alan 191 hektarlık alanda 4 mahalle, Karşıyakada 2,59 hektarlık alanda 1 mahalle ve Kemalpaşada 79,57 hektarlık alanda 2 mahalle olmak üzere planlanıyor.
ASBEST FARKLI ALANLARDA KULLANILDI
Asbestin, inşaat (marangoz, sıhhi tesisat, elektrik işleri, yalıtım ve izolasyon), gemi yapım ve söküm sanayii, çimento sanayii, metal olmayan mineral üretimi (madencilik), cam sanayii, elektrik üretimi, tuğla ve seramik üretimi gibi farklı alanlarda kullanıldığını söyleyen Halk Sağlığı Uzmanı Prof.Dr. Ali Osman Karababa, Chrysotile (beyaz asbest), Crocidolite (mavi asbest), Amosite (kahverengi asbest), Anthophyllite, Tremolite, Actinolite olarak isimlendirilen farklı bileşiklerin ortak adıdır. Bunların içinde Crocidolite olarak isimlendirilen tür kanser yapma riski en yüksek olanıdır. Asbeste işyerinde maruz kalınabilir veya bu türden bir işyerinde çalışan işçinin giysileriyle eve taşımasıyla aile asbest liflerine maruz kalabilir. Asbest bulunan alanlarda bulunmakla, asbest madenine veya işleyen fabrikaya yakın oturmakla ve asbest bulunan eski binalarda kullanılan malzemeden havaya karıştığında solunarak maruz kalınabilir diye konuştu.
EĞİTİMLİ PERSONELLER TARAFINDAN YIKILMALI
Asbest kullanılmış eski binalarda yaşamakla veya eski binaların yıkımı sırasında havaya karışan liflere çalışanların ve yöredeki insanların maruz kalmasıyla risk oluştuğuna vurgu yapan Karababa, Asbest lifleri solunduğunda mezotelyoma, akciğer kanseri gibi hastalıklara neden olur. Ayrıca larinks, kolon ve kadında yumurtalık kanserlerine de neden olabilir. Konut yıkımında; önce uzmanlarca binada asbest olup olmadığı değerlendirilmeli; varsa binadaki asbest kaynakları saptanmalı, bunlar özel donanımlı (özel giysi ve maske) personel tarafından binadan uzaklaştırılmalı, bina daha sonra yıkılmalıdır. Aksi durumda hem yıkım ekibinde çalışanların hem de çevredeki insanların sağlığı tehlikeye atılmış olur dedi.
Ülkemizde kentsel dönüşüm süreci ve inşaat sektöründeki gelişmelerle kentlerin her noktasında bina yıkımları ve yeni inşaatlar ile karşı karşıya kaldıklarını söyleyen TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Emine Helil İnay Kınay, Kentsel dönüşüm uygulamalarının toplumsal, ekonomik, planlama vb. boyutlarının yanı sıra; iş sağlığı ve güvenliği ve çevresel boyutları da göz ardı edilmemelidir. Kentsel dönüşüm sürecinde binaların yıkılması sonucu oluşan inşaat ve hafriyat atıklarının uygun şekilde geri dönüşümü veya bertaraf edilmesi gerekiyor. Yıkım sonucu ortaya çıkan atıklar, binaların yaşı ve bulunduğu bölgeye bağlı olarak asbest, kurşun içeren boyalar, sızdırmazlık amacıyla kullanılan malzemelerden ve lamba balastlarından kaynaklanan çok klorlu bifeniller (PCB), lambalar ve floresanlarda bulunan cıva, cıva içeren çeşitli ekipmanlar (termostatlar vb. gibi), pillerden ya da bataryalardan kaynaklanan kurşun, cıva, kadmiyum, gümüş, çeşitli elektronik atıklar, tehlikeli kimyasallar vb. gibi tehlikeli atık içerebiliyor. Oluşan atıkların özelliklerine göre ayrılması ve geri kazanım/geri dönüşüm ve bertaraf işlemlerinden geçirilmesi gerekir. Pencere ve kapılar, metal eşyalar, kablolar ve tehlikeli maddeler bina yıkımından önce ayrıştırılmalı şeklinde konuştu.
KANSER TEHLİKESİ ARZ EDİYOR
Yıkımlar ve yıkım sonrası ortaya çıkan yıkıntıların kaldırılması/depolanması konusu ülkemizde mevzuatlarla tanımlanmış olsa da uygulama ve denetimlerdeki yetersizlikler çevre ve halk sağlığı açısından riskler oluşturmaktadır diyen Kınay, sözlerine şöyle devam etti: Bu risklerden birisi olan binaların hemen hemen pek çok kısmında bulunan asbest ise toplum sağlığı açısından büyük bir risk arz ediyor. Asbest, dünyada özellikle 1980li yıllardan önce yapılmış binalarda; yer ve tavan kaplamaları, yalıtım amaçlı püskürtme kaplamalar, ara duvarlar, yangına dayanıklı yalıtım panelleri, kazanlar, kaloriferler, yalıtım ceketleri, asbestli çimentodan imal edilmiş ürünler, conta elemanları, kağıt ürünler, yangın battaniyeleri, pis su boruları, eternit levhalar, ve derzlerdir vb. alanlarda yalıtım malzemesi olarak kullanıldı. Asbestin insan sağlığına olan zararları fark edildikten sonra dünyanın birçok ülkesinde (Avrupa Birliği ülkeleri, Avustralya, Brezilya, Hong Kong, Japonya, Yeni Zelanda, ABD, vb.) bu maddenin yeni bina yapımında kullanımı yasaklandı. Ülkemizde de bu yasak bulunuyor. Ancak kentsel dönüşüm süreçleri ile birlikte eski binaların yıkımı ile ve bu binalarda yapılacak her türlü bakım, onarım, restorasyon ve yıkım işlerinde çalışanların asbeste maruz kalma olasılığı yüksek.
BERTARAF SÜRECİ ÖNEMLİ
Eski binaların yapımında kullanılan malzemeler arasında yer alan asbestin, binaların yıkımı safhasında ayrıştırılması ve bertaraf ile ilgili oluşabilecek çevresel risklerin doğru yönetilmesinin önem taşıdığını belirten Kınay, Bu sürecin özel yöntemlerle, çalışanlar için kullanılacak özel ekipmanlarla; çevre ve insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde önlemlerinin alınarak gerçekleştirilmesi, oluşan atıkların tekniğine uygun olarak bertaraf edilmesi gerekiyor. Asbest, solunum ya da içme suyuyla vücuda girdiğinde başta kanser olmak üzere çeşitli hastalıklara yol açar. Asbest lifleri havayla alındığında bu liflerin büyük bölümü hava yolları hücrelerinde birikir. Kentsel dönüşüm uygulamalarında asbest kaynaklı en önemli risk, asbest tozlarının havaya salınmasıdır. Yıkılacak binada, asbestli maddeden üretilen söz konusu yalıtım ve kaplama malzemesi varsa önce çevresinin karantinaya alınması hem yıkım işinde çalışan personelin hem de çevrede yaşayanların zarar görmemesi için gerekli önlemlerin alınması gerekiyor dedi.
ASBEST DAYANIKLI BİR MADDEDİR
Asbest maddesinin aşınmaya, ısıya(yanmaya) ve kimyasal maddelere karşı gösterdiği yüksek direnç sebebiyle çok eski tarihlerden beri değişik imalatlarda ve yapı malzemelerinde kullanıldığına işaret eden Asbest Söküm Uzmanı Yüksek Makine Mühendisi Özcan Suretti, konuyla ilgili şunları söyledi: Anadoluda Çelpek, Aktoprak, Höllük gibi isimlerle tanınan bu ürün muhteşem özelliklerinden dolayı uzun yıllar kullanıldı. Bu madde, güçlü dayanım özellikleri sayesinde, dünya üzerinde, Yunancadan gelen Asbestos ismi ile tanınır. Öyle ki Sbestos yok edilebilir manasında iken A olumsuzluk ekini alarak yok edilemez kelimesi ile özdeşleşmiştir. Asbestin bu özellikleri keşfedildikçe sanayide ve yapı işlerinde kullanım alanları hızla arttı ve vazgeçilmez bir malzeme oldu. Ancak asbest minerallerinin kanserojen olduğunun fark edilmesiyle bu maddeden vazgeçildi.
ASBEST TEHLİKESİ YENİ BAŞLADI
Asbestin sebep olduğu hastalıkların çeşitlerinin başlı başına bir araştırma konusu olacağını söyleyen Suretti, Asbest kanserojen maddedir söylemi konunun ciddiyetini anlatmak için kullanıldı. Artık kullanımı da yasaklandığı için tehlike kalmadı diye düşünülüyor. Ancak asıl tehlike yeni başladı. Çünkü asbestin üretildiği ve kullanıldığı sanayilerde zararları da kısmen bilindiği için belli önlemler alınıyor ya da zararları asgari oranda tutulmaya çalışılıyordu. O nedenle de asbest lifleri, üretilen eşya veya binalarda yapı malzemesi içinde hapsedildiğinden solunan havaya karışma yüzdesi çok düşüktü. Bugün herhangi bir eşya veya bina işlem görmediği sürece asbest tehdidi oluşturmaz. Çünkü hala hapsedilmiş durumda. İşte sorun da tam burada ortaya çıkıyor. Bir otomobil geri dönüşüm tesisinde parçalanıyor veya şehir merkezinde bir bina yıkılıyorsa ortama yayılan asbest lifleri kontrolsüz kalır. O zaman bu lifleri kim kontrol edecek? Bu çok ciddi bir sorun şeklinde konuştu.
YETKİLİLERİN HAREKETE GEÇMESİ GEREKİYOR
Kamuoyunun bu konudaki farkındalığının çok az olmasının aslında asbestten daha zararlı olduğuna dikkat çeken Suretti, sözlerini şöyle tamamladı: Kentsel dönüşümün hızla uygulandığı bu günlerde işten eve giderken, hafta sonu yürüyüş yaparken, okuldan eve gelirken yıkılan bir binanın 500 metre yakınından geçme ihtimaliniz varsa asbeste maruz kalıyor olabilirsiniz. Bu nedenle konu hakkında bilgi sahibi olmak ve hatta önlem almak zorundasınız. Kamuoyunun bilinçlendirilmesinin gerekliliğinden daha önemlisi de kamu yetkililerinin ve bürokratların da bu konudaki farkındalığının gözden geçirilmesidir. Özellikle geri dönüşüm firmalarını denetleyen, binalara yıkım ruhsatı veren kurumların yetkililerine mutlak surette asbeste maruz kalınma konusunda bilgilendirme yapılması gerekiyor. Bu konuda bilinç yok denecek kadar az.
Haber Merkezi