- Gündem
- 01.08.2025 00:44
MHRS üzerinden randevu talebi oluşturmadan önce Aile Hekimine Yönlendirme uygulamasının devreye alınmasına karşı çıkan sağlıkçılar, Sağlık Bakanlığı’na tepki göstererek uygulamanın sağlıkta şiddetin önünü açacağını vurguladı
HAYRİYE GÜLPERİ TİBİN/ ÖZEL HABER - Sağlık Bakanlığı tarafından hayata geçirilen ve çeşitli tepkilere neden olan uygulamalara bir yenisi daha eklendi. Bakanlığın açıklamasına göre, Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden randevu talebi oluşturmadan önce, vatandaşın tercihine sunulmak üzere “Aile Hekimine Yönlendirme” uygulaması hayata geçirildi. 25 Temmuz 2025 tarihinde hayata geçirilen uygulamaya göre, vatandaş MHRS üzerinden randevu almadan önce Aile Hekimine Yönlendirme ekranıyla karşılaşacak. Randevu talebi oluşturmak isteyen vatandaşlar önce aile hekimleri tarafından muayene edilecek ve randevuları aile hekimleri tarafından oluşturulacak. İzmir Aile Hekimleri Derneği (İZAHED) Başkanı Muhteber Çolak ve İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Seha Yüksel, bakanlığın tepki çeken yeni uygulamasını İLKSES Gazetesi’ne değerlendirdi. Çolak, Sağlık Bakanlığı’nın tıp fakültesi mezunu sekreter kullanmak istediğini ifade ederken, Yüksel ise söz konusu uygulamanın sağlıkta şiddet vakalarını artıracağı söyledi.
Devletin söz konusu uygulamayla aile hekimlerini küçümsemeye çalıştığını ifade eden Çolak, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Sağlık Bakanlığı, tıp fakültesi mezunu sekreter kullanmak istiyor. Başka bir şey değil. Dünyada aile hekimliği sisteminde, aile hekimi hastayı muayene eder. Uygun görürse sevk eder. Sevk ettiği hastanın randevusunu planlayabilir. Ama MHRS’den randevu alamayan hasta için üç beş adam koyar sekreter olarak, randevu aldırır. Bizi küçümseye çalışıyor olabilir ama devlet açısından çok lüks bu. 6 sene üniversite eğitimi artı ihtisas yapan, 10 yıl üniversite eğitimi verdiğin bir insana randevu aldırmazsın. Bunu ilkokul mezunu insan da yapabilir. Bunun üstünde söylenebilecek bir şey yok. Kendi beceriksizliklerini, tıkanmışlıklarını bizim üzerimizden çözmeye çalışıyorlar. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Benim şu an kapımda kaç hasta yığılı, bütün bunların arasında randevu için gelinmesi, bana gelen hastayı uygun gördüğüm durumda sevk etmemden farklı bir şey bu. Niçin ben alıyorum randevusunu? O zaman sevk zinciri getirecek. O oy kaygısıyla yapamıyor, bu şekilde yapıyor. Bu doğru bir şey değil, hiçbir hekim bunu kabul etmez. Bakanlık bize sekreterlik yaptırmaya çalışıyor. Bu iş böyle yapılmaz, bunun doğrusu sevk zinciridir. Ama o zaman topluma sağlık okur yazarlığı eğitimi verecek. Benimle kavga etmeyecek hasta burnu akan çocuğu sevk etmedim diye. Bu şu an bu ülkede yapılabilir bir şey değil. Bu durum sağlıkta şiddetin de önünü açacak. Ancak sadece bununla da sınırlı kalmayacak ve aile hekimlerinin iş bırakmasına da neden olabilecek bir uygulama olduğunu düşünüyorum.”
İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Seha Yüksel ise aile hekimlerinin gerekli gördükleri durumda zaten hastalarına randevu aldıklarını belirtti. Sağlık Bakanlığı’nın her sıkıştığı noktada hızlı bir çözüm bulmaya gayret ettiğini kaydeden Yüksel, “Aile hekimleri hastalarına randevu alıyorlardı zaten, muayene ettiklerinde ihtiyaç duyulduğunda bu konuyla ilgili randevu alınıyordu zaten. Sağlık Bakanlığı her sıkıştığı noktada hızlı bir çözüm bulmaya gayret ediyor. Bunu da iyi bir çözüm olarak ortaya koyuyor. Burada şöyle bir ifade var aslında, ‘Aradığınız kriterlere uygun randevu bulunamamıştır’ deyip aile hekimine yönlendirme yapılıyor. Tabii biz aradığımız kriterlere uygun bir sağlık sistemine kavuşamadığımız için bunları yaşıyoruz” dedi. Yüksel, değerlendirmesine şöyle devam etti: “Her gün yeni bir formülle çözüm aramaya gayret ediyor Sağlık Bakanlığı. Bu randevu sistemini oturtamaması yıllardır hastalarda kışkırtılmış bir sağlık hizmeti talebini oluşturdu. Bakanlık her yerde her şekilde, tıbbi gerekliliklere göre değil de hastanın isteklerine bağlı olarak sağlık kuruluşlarına yönlendirme yaptı. Her yerde sağlık hizmetinin alınmasını sağladı bir dönem. Bununla ilgili zaten bir ilerleme de sağlanmıştı, halkın beğenisi de alınmıştı. Ama bu tabii göz boyamaydı, geçici bir durumdu. Şu an Sağlık Bakanlığı ve sağlık çalışanları, bu durumun acısını çekiyor aslında. Bizler de bu durumun sıkıntısını yaşıyoruz. Randevu sisteminde düzeni oturtamaması, hastanelerde işleyişi oturtamamasını aile hekimleri üzerinden çözme çabası bu.”
Yüksel, hayata geçirilen uygulamanın birinci basamaktaki aile hekimlerinin de iş yükünü artıracağını belirtti. Ayrıca randevu sistemiyle ilgili sorun yaşayan vatandaşın bire bir muhatap olduğu aile hekimini sorumlu tutacağını ve bu durumun da sağlıkta şiddeti artıracağını ifade eden Yüksel, şöyle konuştu: “Zaten aslında birinci basamağın hedefleri doğru kurgulansa, sosyal devletin gereği olarak ikinci ve üçüncü basamakta yapılan uygulamalar sosyal devlet mantığıyla kurgulansa bunlar kendi içinde çözülecek şeyler. Bir taraftan hastaların sağlık sistemine ulaşamaması, bir taraftan sağlık çalışanlarının, hekimlerin güvensiz ortamlarda gelecek kaygısı ve can güvenliği kaygısıyla çalışmaya devam ediyor olması sistemi zaten aslında çaresizlik içinde koşan bir sistem haline dönüştürdü. İyi kurgulanamadığı için aile hekimleriyle, birinci basamakta asıl görevi sağlık hizmeti olan ve son dönemdeki yönetmeliklerle üzerine birçok yük binen, alacağı hak ediş için bile onlarca kalemden alacağı hesaplanan, bir baskı altında olan birinci basamaktaki aile hekimleri ve aile sağlık çalışanları bu noktadan sonra şöyle bir sorunla karşılaşacaklar; daha çok çalışma alanı oluşacak. Aile hekimlerine normal şartlarda başvuran bir hastanın, tıbbi şartlara göre kararı hekim verirken sevk işlerinde, burada sadece sevk almak amacıyla aile sağlığı merkezlerini dolduran hastalarla karşılaşacağız. Burada tıbbi ihtiyaç olmadığı halde burada bulunan vatandaşla aile hekimi karşı karşıya gelecek. Bilgisayar başında randevu bulamadığı için öfkelenen vatandaşlar birebir yine randevu bulunamaması durumunda bütün bu sistemin hatalarının sorumlusu olarak karşılarındaki aile hekimlerini bulacaklar. Bu sağlıkta şiddeti artıracak.”
Bu uygulamanın sağlıkta hizmet kalitesini de olumsuz yönde etkileyeceğini vurgulayan Yüksel, değerlendirmesini şu ifadelerle sonlandırdı: “Zaten birinci basamak kurucu hizmette görevini vermek için çok yoğun şekilde çalışan birinci basamaktaki aile hekimleri, bir de sevk için başvuranların iş yüküyle karşı karşıya kalacak. Böyle olunca da esas görevindeki kalite ve ona ayırdığı zaman azalmaya başlayacak. Bu birinci basamak sağlık hizmetlerinin kalitesini düşürürken aslında gerçek anlamda da randevu alamayan hastaların sorununa çare olamayacak. Burada bu planlamayı yaparken Sağlık Bakanlığı hep aynı şeyi yapıyor. Birkaç kişinin oluşturduğu bir fikirle yola çıkıyor. Ne meslek örgütleriyle ne derneklerle ne sendikalarla bu konuyu çözmek için bir araya geliyor. Hal böyle olunca da ani çözümler üretiyor. Arka arakaya sürekli yeni uygulamalar çıkıyor. Bu yeni uygulamaların bir kısmı aslında sağlıkta özelleştirmenin, özel sağlık sigortasına geçişin küçük adımları olarak ortaya çıkıyor. Bazen de kriz anlarında bir şekilde çözüm üretmek için kendilerine göre çözüm üretmek için ortaya çıkan uygulamalar oluyor. Bu uygulama da aslında sürdürülebilir bir uygulama değil. Bu uygulamayı gerçekleştirebilmek için temel olarak Sağlık Bakanlığı’nın hizmet sunum mantığını değiştirmesi gerekiyor. Sosyal devlet olduğunu hatırlaması gerekiyor. Bunun şartlarına göre sistemi oturtması, çalışanlara buna göre çalışma ortamı yaratması, iş güvencesini oluşturması, vatandaşın da sağlığından kaygı duymayacağı noktada bir sağlık kuruluşuna gittiklerinde 5 dakikadan daha fazla muayene süresine ulaşabilecekleri bir ortamı yaratması gerekiyor. Bu noktada hiçbir şeye çözüm olmayacak, sadece birinci basamaktaki yükü artıracak bir uygulama olarak görünüyor. Bir öncesinde bizler zaten aile hekimleri gerekli hastalarımızı yönlendiriyorduk. Bu yeni bir talep olarak ortaya çıkacak, yine tıkanacağını düşünüyorum. Yine bunu çözmek için başka formüller ortaya çıkaracaklar, bu formüller de her zaman sağlık çalışanının hekimin üzerine yük, şiddet ve baskı olarak ortaya çıkacak.”
Kaynak : HABER MERKEZİ