- Gündem
- 06.05.2025 00:12
Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Mahir Ulutaş, kalıcı yaz saati uygulamasının kış aylarında İzmir gibi batıda kalan illerdeyoğunlaşan sanayiye ciddi bir maliyet doğurduğunu belirtti
ÖZKAN PEKÇALIŞKAN
Geçtiğimiz yıl kalıcı yaz saati uygulamasına geçilmesi ile birlikte çok fazla tartışma çıkmıştı. Toplumun her kesiminin ilgilendiren uygulamaya karşı her sektörden, kişi ve kurumlardan konuyla ilgili açıklama yapılmıştı. Bu yıl da ekim ayının sonuna doğru gelinirken kafalarda yine soru işaretleri oluşmaya başlamıştı. Danıştay yaz saatini kalıcılaştıran Bakanlar Kurulu kararının yürütmesini durdurdu. Karar sonrası Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, ise, Danıştayın vermiş olduğu bir karar, Meclisin yasama asliliğini ve tekelini ortadan kaldırmaz diyerek kalıcı yaz saati uygulamasının bu yıl da devam edeceğinin işaretini verdi.
2.8 MİLYARLIK MALİYET ÇIKTI
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şube Başkanı Mahir Ulutaş, 2016 yılı Ekim ayından itibaren kalıcı hale getirilen yaz saati uygulamasının enerji tüketim verilerine göre tasarruf sağlamadığını söyledi. Ulutaş, Açıklanan enerji tüketim verileri üzerinden bir önceki yılın aynı ayına göre yaptığımız hesaplamada; 2016 yılının Kasım ayında yüzde 6,66, Aralık ayında yüzde 5,97 elektrik tüketim artışı kaydedildiği ortaya konulmuştur. Aralık 2016 ve Ocak 2017de Türkiyenin elektrik ihtiyacının karşılanamadığı doğalgaz ve elektrik üretim krizi yaşanmıştı. Bu nedenle bu aylardaki tüketim artışları, elektrik verilemediği için baskılanmıştır. Buna rağmen elektrik tüketim artışı Ocak 2017de de yüzde 5,75 olmuştur. Artış oranı Şubat 2017de yüzde 6,22, Mart 2017de ise yüzde 6,43e ulaşmıştır. Toplamda yaz saati uygulamasının kalıcılaştırıldığı kış aylarında (Kasım-Aralık 2016, Ocak-Şubat-Mart 2017) yaklaşık 7 milyar kilovat saatlik fazladan tüketim ortaya çıkmıştır. Mesken kullanıcılarına uygulanan bir kilovat saatlik elektrik bedeli olan 41 kuruş üzerinden hesaplandığında 2.8 milyar liralık bir ekonomik maliyet ortaya çıkmıştır dedi.
EKİM AYI SONU ÖNEMLİ
Kalıcı yaz saati uygulamasıyla elektrik tüketiminin arttığına vurgu yapan Ulutaş, Eldeki verilere bakıldığında ortaya çıkan somut bir gerçek var. O da kalıcı yaz saati uygulamasıyla ne yazık ki elektrik tüketimimiz arttı. Bu tüketim artışı da ülkeye ve vatandaşın cebine 2,8 milyar liralık zarar verdi. Ekim sonu bizim için önemli. Siyasi iktidarın ekim sonuna kadar bu yanlıştan geri dönmesini bekliyoruz. Çünkü artık kışa yaklaşıyoruz. Kışa yaklaştıkça da genellikle ülkenin batısında yoğunlaşan sanayiye de ciddi bir maliyet doğuyor. Sadece İzmirde 2015 Kasım ve 2016 Kasım ayları arasını incelediğimizde yüzde 18in üzerinde artış görmüştük. Dolayısıyla bu yanlıştan vazgeçilmesi lazım. Bu yanlışta ısrar etmenin bir anlamı yok. Bu yanlıştan vazgeçilmesi gerekiyor diye konuştu.
BİYOLOJİK SAATİMİZE DE UYGUN DEĞİL
Kalıcı yaz saati uygulamasının ekonomik ve sosyal-toplumsal olmak üzere 2 boyutu olduğuna dikkat çekerek sözlerini şöyle noktaladı: Ekonomik olarak fayda sağlayamadık. Daha önemlisi olan sosyal-toplumsal boyutunda ise çocukların karanlıkta okula gitmesi, işbaşlarının karanlıkta yapılması vb. gibi durumlar da ülkede ciddi bir maliyet ortaya çıkardı. MEB okul saatlerini öteleyerek bu işin çözüldüğünü düşünüyor ama çalışan ebeveynler çocuklarını nasıl okula bırakacak? Bu ciddi bir sorun haline gelmeye başladı. Okul saatleri ileri çekilmediğinde de çocuklar uykularını almadan derse başlıyor. Bu da onları psikolojik olarak etkiliyor. Karanlıkta ders başı yapan çocukların okul başarıları ve psikolojileri de bundan çok etkileniyor. Zaten bu sene Nobel Tıp Ödülü insanların biyolojik saatlerini araştıran bilim insanlarına verildi. İnsanların bir biyoloji saati olduğu ve normal dış saatin dışında insanların iç ritimlerinin olduğu ve bu ritme uygun bir yaşamı sürdürmeleri ortaya kondu. Dolayısıyla dünyada bütün canlıların kendi iç biyolojik ritimlerine sahip olduğunu ortaya koyan çalışma ödül almışken, insanın iç saatine ve ritmine tamamen aykırı olan dış saat düzenlemesiyle kendimizin ve çocuklarımızın psikolojilerini olumsuz etkileyecek düzenlemeyi neden zorluyoruz? Bu açıdan baktığımızda da bu hatadan bir an önce dönülmesi lazım dedi.