Neden vakit kaybediliyor?

Kentsel dönüşümde halen bir ilerleme kaydedilmediğini belirten İzmir Emlak Kulübü Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan Akgün, dönüşümdeki gecikmeden Büyükşehir'i sorumlu tutarak, "9 ayrı noktada yetki alındığı halde kullanılmıyor" dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 14.06.2016 08:17
  • Güncelleme Tarihi : 14.06.2016 08:17
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Neden vakit kaybediliyor? haberinin görseli

EMİRCAN IŞILDAK – ÖZEL HABER

İzmir’de kentsel dönüşümü masaya yatıracağımız yazı dizilerine, bünyesinde emlak sektörünün tüm bileşenlerini toplayan İzmir Emlak Kulübü Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan Akgün ile başladık.

Akgün, kentsel dönüşümden inşaat ve emlak sektörüne kadar tüm bilinmeyenlere içtenlikle açıklık getirdi. Emlak sektöründe tam manasıyla bir savaşın başladığını, piyasada emlak şirketleri enflasyonu oluştuğunu dile getiren Akgün, kentsel dönüşümle ilgili topun İzmir Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediye yönetimlerinde olduğunu ifade etti. Aradan geçen 3 buçuk yılda hiçbir mesafe kaydedilmediğini de vurgulayan Akgün, bir an önce sektörün tüm paydaşlarının bir araya gelmeleri gerektiğini söyledi.

“SEKTÖRÜ BİR ARAYA GETİRDİK”

Akgün konuşmasının başında İzmir Emlak Kulübü ile ilgili bilgi verdi. Sektöre giriş hikayesinin 90’lı yıllara dayandığını belirten Akgün, “1994 yılında İzmir Emlak Müşavirleri Derneği’ni kurduk. Gayrimenkul sektöründe bir boşluk olduğundan dolayı yatırım ve yönetim danışmanlığı yaparken arayışlarımız vardı. Bu sektör bizim aslında tesadüfen girdiğimiz bir sektördür. Fakat sektör sanki bizi bekliyormuş gibi bir giriş yaptık. Çok başarılı işlere de imza attık. Emlak Müşavirleri Derneği olarak İzmir’de tüm emlakçıları örgütledik. Yaklaşık bine yakın emlakçıya ortak akılda bir araya getirdik. Onun yanı sıra Türkiye’de ilk defa emlak danışmanlığı kurslarını İzmir Ticaret Odası’nda vermeye başladık. Aynı zamanda televizyon programlarında emlakçılarla vatandaşlı bir araya getirerek, güvensizlik ortamını ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar gerçekleştirdik. Türkiye genelinde sektörel anlamda dernekler kurdurarak kanun teklifi hazırlayıp, sunduk. Bu doğrultuda 1993 yılında İzmir’de, Türkiye’deki tüm derneklerimizi bir araya getirerek hazırlattığımız kanun teklif tasarısını onaylattık. Bu mesleğin yasal bir statüye kavuşması için de ciddi çalışmalarda bulunduk. Halen faaliyet göstermiş olduğumuz RA Grup bünyesinde de 1990 yılından bu yana çalışmalarımızı sürdürmekteyiz” dedi.

KANUN TEKLİFLERİ SONUÇSUZ KALDI

Sektörün işleyişi ve sorunlarıyla ilgili kanun tasarısı da hazırladıklarını ifade eden Akgün, “Hükümetlere sunduğumuz kanun teklif tasarısında hala bir sonuç alamadık. 1960’lardan bu yana emlak sektörüyle ilgili bir yasa olmaması, yıllardır bu anlamda bir kanun teklifi düzenlenmemesi bizleri üzüyor. Tüm bu çalışmaların devamlılığı için de tek çatı altında olmaya karar verdik. 1996 yılında İzmir Emlak Kulübü Derneği’ni kurduk. İlk başta İzmir Emlak ve Emlak Müşavirleri Derneği olarak kuruldu. 2009 yılında da emlak kelimesi altındaki tüm sektörleri çatısı altına aldı. Üyelerimiz arasında mimarlar, inşaat mühendisleri, seçilmiş emlakçı ve müteahhitler, bankacılar ve finans şirketleri ile yapı malzemesi üreticileri ve satıcıları bulunuyor. Dernek, kapalı şekilde faaliyetlerini sürdürüyor” açıklamasını yaptı.

“İZMİR’İ, İZMİRLİDEN ÇOK YABANCILAR BİLİYOR”

Kentin, dönüşümle ilgili bilgi sahibi olmadığını da vurgulayan Akgün, “İzmir’de kentsel dönüşüm yapılacağını İzmirliden çok, İzmir dışında yaşayan yatırımcılar daha iyi biliyor. İzmir dışında inşaat faaliyeti gösteren birçok firma, İzmir’de nasıl bir kentsel dönüşüm yapılacağını, başta yerel yönetimler olmak üzere tüm vatandaşlardan daha iyi biliyor. Bu dönüşümün kaç yılda yapılacağı, nasıl yapılacağı, ne kadarlık bir pastaya sahip olunduğu konusunda daha çok bilgi sahibiler. Yabancı yatırımcılar hal böyle olunca İzmir’e gelip ofislerini açtılar. Kentsel dönüşümde de ciddi çalışmalarla mesafeler kaydettiler. Kentte, Müteahhitler Federasyonu çalışmalar yapmış olsa da henüz bir mesafe kaydedemediler. Sadece bir şirket kurmakla kaldılar” değerlendirmesinde bulundu.

“GAYRİMENKUL ŞİRKETLERİ CİRİT ATIYOR”

Akgün emlak piyasası ile ilgili de son durumu özetledi. İrili ufaklı emlak şirketlerinin sayılarının günden güne arttığını, kentte olağanüstü bir rekabet ortamı oluştuğunu dile getiren Akgün, “Emlak şirketleri kentte adeta bir koloni halini aldı. Ana kraliçe tüm arılarını piyasaya salıyor. Bir ofise bağlı çalışan 150 ila 200 çalışan piyasada dans ediyor. Düşünün ki bir ofiste çalışan 150 satış temsilcisi var. Bu temsilcilerin hepsinde ayrı araç, 150 ayrı emlakçı, 150 ayrı bakış açısı var. Geldiğimiz noktada rahatlıkla emlakçı enflasyonunun doğduğunu söyleyebiliriz. Emlak sektöründe de bir yasanın olmamasından, yasal bir statüye sahip olunamamasından dolayı halen daha Osmanlı’dan kalma düzenlerle yönetilmekteyiz. Sektörün aktörleri kendi kaderlerini kendileri tayin ediyor” değerlendirmesini yaptı. Gelinen noktada emlakçılar arasındaki sert rekabete de açıklık getiren Akgün, “İnşaat sektöründe henüz kentsel dönüşümün başlamaması ve emlak şirketlerinin piyasada çok fazla sayıda olmasıyla beraber sektörde emlak komisyonları yüzde 1’lere hatta yüzde 0,50’lere çekildi. İzmir’de emlakçılar arasında da ciddi bir savaş başladı. Üretim olmadan açılan her emlak ofisi piyasada iş yapabilmek için saldırmaya başlıyor. İş olmayınca, projelere gidip düşük komisyonlarla teklif veriyorlar. Bu iş artık ayağa düşmüştür. Artık bireysel emlakçılar hızla tükenmektedir. Bu emlakçılar kapılarına kilit vurur hale gelmişlerdir” dedi.

BU BİR VİZYON MESELESİDİR

Merak edilen kentsel dönüşümle ilgili sorularımızı da yanıtlayan Akgün, bu konuda karamsar konuştu. Kentin dönüşümde halen daha bir ilerleme kaydedemediğinin altını çizen Akgün, “İzmir’in kentsel dönüşümde İstanbul, Ankara gibi iller baz alındığında sınıfta kaldığını açıkça görebiliyoruz. Kentte henüz dönüşüm tam anlamıyla başlamamıştır. Aradan geçen 3 buçuk yıla rağmen, hükümetin ‘20 yılda kentsel dönüşüm tamamlanacak’ demesine rağmen, 7’de birlik süre geride kalmıştır. Kalan süre içerisinde de İzmir’in tamamen dönüşmesi hayalden başka bir şey değildir; Ütopyadır. Bu konuda Büyükşehir Belediyesi de ilçe belediyeleri de kentsel dönüşüm çalışmalarını tamamlamamıştır. Gerekli yetkiyi almalarına rağmen, kentte bireysel anlamda yık-yap modelinden öteye geçilememiştir. Bu bir vizyon meselesidir. İzmir’de henüz yeni bir plan ve model geliştirilmemiştir. Şehrin dinamiklerini elinde tutan Büyükşehir Belediyesi’nin ağabey rolüyle, ilçe belediyeleriyle bir uzlaşı içerisinde olması gerekiyor. İlçe belediye başkanlarını birer şube müdürleri gibi görmekten vazgeçip, onları da bulundukları yerlerin şehri-emini olarak kabul ederek bu kentsel dönüşümü tam manasıyla masaya yatırmaları gerekiyor. Mimarlar Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Şehir Plancıları Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası ve diğer mesleki örgütlerle birlikte bir üst akıl oluşturulmalı. Sektörün tüm bileşenleriyle yapılacak uzlaşı halinde, hükümetin 20 yılda kentsel dönüşüm taahhüdü gerçekleşir. Yalnızca ‘Vatandaşı üzmeyelim, vatandaşlarla yüzde 100 mutabakat sağlayalım’ demekle kentsel dönüşüm arzusuna ulaşamayız. Yasaların öngördüğü kurallar uygulanmadığı müddetçe kentsel dönüşümün sağlanması mümkün değildir” ifadelerini kullandı. Akgün ayrıca olası bir depreme de vurgu yaparak, “İzmir’de yalnızca geçtiğimiz hafta içerisinde 100’e yakın deprem meydana geldi. En kötü senaryonun gerçekleşmesi durumunda, olası büyük bir depremde yitirebileceğimiz sayısız canlarımızın hesabını kim verecek? Bu konuda yetkili olan kişilerin vicdanları nasıl rahat edecek? Bu iş bir an evvel çözülmeli. Vatandaşın gözünün yaşında bakmadan dönüşüm gerçekleşmeli” dedi.

BÜYÜKŞEHİR’E SALVO

Akgün, kentsel dönüşümde yapılan gecikmenin faturasını da Büyükşehir’e kesti. Yetkililerden açıklama beklediklerini ifade eden Akgün, “Konuyla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın dönüşümde yetki vermemesi gibi bir şey söz konusu değil. ‘Yetki alamıyoruz, bakanlıklarda vakit kaybediyoruz’ gibi cümleler artık rafa kalktı. Büyükşehir Belediyesi kentte 9 ayrı noktada kentsel dönüşüm yetkisini aldı. Ancak yetkiler kullanılmıyor. Bu noktada hükümete top atılacak bir şey kalmadı. Yetki alınmasına rağmen halen bir aşama kaydedilmemesi, akıllara soru işaretini getiriyor. Acaba ‘Nasıl rant transferi yapabilirim?’ sorusunun cevabı mı araştırılıyor. Bu vakit kaybının eğer başka bir cevabı ya da açıklaması varsa da yetkililer bunu çıkıp anlatsın” şeklinde konuştu.

DEMİRDE TEKELLEŞME Mİ VAR?

İnşaat sektörü ve üretimle ilgili sıkıntıları da dile getiren Akgün yüksek fiyatlardan şikayet ederek, “Beton şirketleri birlikte hareket ederek zamları yaptılar. Tartışmalardan sonra sembolik rakamlarla fiyatlarda bir düşüş gerçekleştirdilerse de halen daha piyasaya verdikleri fiyatlar çok yüksek. Kendileri bu konuda ceza da aldılar. Hatta spekülasyonlara göre kendilerine Rekabet Kurulu da bir para cezası verecek. Ancak bu cezalar onlar için etkili veya caydırıcı değil. Yüksek cezalar ve yaptırımlar olmadığı müddetçe beton fiyatları yüksek seyrediyor. İzmir’de diğer illere göre yüzde 40, yüzde 50 oranında fazla ücret alınıyor. Bu da inşaat sektörüne ve ev fiyatlarına yansıyor. Demir fiyatları da ayrı bir tartışma konusu. Demir üretimi Aliağa’da gerçekleşmesine rağmen kentte bu denli yüksek ücretlerin var olması akıllara soru işaretlerini getiriyor. Acaba demirde de bir tekelleşme gündemde midir?” dedi.