Öğrenciler nerede? “Eğitimde de yoklar istihdamda da!”

‘Ev gençliği’ türünün ortaya çıktığını vurgulayan Başkan Yıldırım, yüzde 40’a yakın lise öğrencisinin nerede olduğunu bilmediklerini söyleyerek, ”Eğitim-öğretimde de yoklar, istihdamda da” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 02.06.2021 07:53
  • Güncelleme Tarihi : 02.06.2021 07:53
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Öğrenciler nerede?  “Eğitimde de yoklar istihdamda da!”

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Salgınla birlikte eğitimden kopuş sürecinin hızlandığını vurgulayan Eğitim-İş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Adem Yıldırım, Milli Eğitim Bakanlığının duyurusunu yaptığı ‘telafi eğitiminin’ de bu kopuş sürecinin bir parçası olduğunu iddia etti. Bir kuşağın resmen 14 aydır eve hapsedildiğini söyleyen Yıldırım, başta eğitimcilere aşı önceliği verilmediği için durumun toparlanamadığını aktardı. Şu an yaklaşık yüzde 40 oranında eğitimcinin aşılandığını belirten Yıldırım, yavaş işleyen tüm bu sürece rağmen eğitimden sorumlu olan kişilerin Twitter üzerinden yönetimi sağlamaya çalıştığını dile getirdi. Öte yandan, oldukça önemli bir nokta olarak gördüğümüz ‘ev gençliği’ türünün de ortaya çıktığını gündeme getiren Yıldırım, “Yüzde 40’a yakın lise öğrencisinin nerede olduğunu bilmiyoruz. Eğitim-öğretimde de yoklar, istihdamda da” ifadelerini kullandı.

EĞİTİM CAN ÇEKİŞİYOR!

“Eğitim can çekişiyor” diyerek sözlerine başlayan Başkan Yıldırım, “Özel eğitim kurumlarının birçoğu kural tanımaz bir şekilde bu süreci yönettiler. Ama 2020 yılının Mart ayından bu yana okul, öğretmen ve arkadaşlarıyla buluşamayan milyonlarca öğrencimiz var. Pandemi ile karşılaştığımız 2020 yılında ivedilikle uzaktan eğitime geçmek doğru bir karardı. Çünkü salgının ne olduğunu bilmiyorduk, süreci nasıl yöneteceğimizi bilmiyorduk. Hazirandaki yeniden bir normalleşme süreci ile birlikte eylül ayında biz öğrencilerimizle yüz yüze eğitime başlayabileceğimizi düşünüyorduk. Tabi burada aşı çalışmalarındaki süreç çok önemliydi. Sonbahar gibi aşı hayatımıza girdi. Peki, önceliğimiz ne olmalıydı? Tabii ki eğitim çalışanları; öğretmenler, idareciler, yardımcı personeller, hizmetliler, memurlar, üniversite çalışanları… Çünkü eğitim olmazsa olmazımız. Bir kuşak 14 aydır evdeyse, bir cep telefonu, televizyon ekranı ya da bilgisayar ekranı karşısındaysa, asosyalleşmişse, duygusal ve sosyal anlamda sorunlar yaşıyorsa, eğitim-öğretimin sadece öğretim boyutuna mahkum edilmişse o kuşağı nasıl toparlayacağız?” dedi.

NERELERE KAYNAK AKTARILMIYOR Kİ?

Eğitimden sorumlu olan kişilerin Twitter üzerinden süreci yönetmeye çalıştığını kaydeden Yıldırım, “Bir gece bir tweet atıldı, ‘Yarın okulları açıyoruz, yüz yüze eğitime geçiyoruz’, sonra Twitter üzerinden yapılan baskı ile birlikte yanlışlıklarının farkına vardılar, ‘Erteliyoruz, kapatıyoruz’ dediler. Aşıda öncelik eğitim çalışanlarına verilmediği için, aynı zamanda aşı bulunmadan önce bazı çalışmalar yapılmadığı için, kaynak aktarılmadığı için zorda kaldık. Nerelere kaynak aktarılmıyor ki? Okullara sıra gelince mi gözlerinde büyüyor? Özel okullara kaynak aktarıldı. Ama devlet okulları ne yazık ki bu süreçte yalnız ve çaresiz bırakıldı. İlk aşılama takviminde öğretmenler en sona konulmuştu. Kamuoyu algısı oluşturulduktan sonra 2021 yılının Şubat ayında 1 milyon 250 binden fazla öğretmenin isimleri Sağlık Bakanlığına iletildi. Tüm bu kargaşanın içerisinde bir o kadar da meslektaşımızı kaybettik. Bu kadar uzun bir süre okulların kapalı kalması dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde görülmedi” dedi.

‘İSTEĞE BAĞLI EĞİTİM’ TEPKİSİ

Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti: “Bir telafi eğitiminden bahsediliyor. Telafi ne demek? Türk Dil Kurumundan açılımına bakalım. ‘Kötü bir etki veya sonucu başka bir etkiyle yok etme, karşılama, yerine koyma’ demekmiş. Şimdi bir şeyin eksikliği var ki biz bunu telafi ediyoruz. Fakat yapılan tüm açıklamalarda ‘Eba’da en fazla tıklananlardan bir tanesiyiz’ deniliyor. Fakat görünen o ki biz yapamamışız bunu. Son bir buçuk yıldır 4 milyondan fazla öğrenci uzaktan eğitim sürecine dahil olamamış. Telafi eğitimi söylemi ile adeta Bakanlığın bilinçaltı dışa yansıdı. Telafi eğitimlerinin de mümkün olamayacağını görüyoruz. Çünkü hemen sonra ‘isteğe bağlı’ tweeti atıldı. Eğitimi isteğe bağlı bir noktaya getirdik. Eğitim-öğretim anayasal bir haksa, bir bütünlükse, ücretsizse ve kamusal olması gerekiyorsa buna herkes eşit bir şekilde erişebilmeli. Uzaktan eğitimin yüz yüze sınavı olamaz, başından beri bunu söylüyoruz.”

NEYİ BEKLİYORSUNUZ?

“Müfredatı daraltmak için neyi bekliyorsunuz?” sorusunu da yönelten Yıldırım, “Tüm bu sorunlar bu denli göz önündeyken neyi telafi edeceğiz? Salgın sürecinde aşılanamadığı ve yüz yüze eğitime devam etmek zorunda kaldığı için hayatını kaybeden öğretmenlerimizi nasıl telafi edeceğiz? 14 aydır ekran başında hapsolmuş çocuklarımızın kayıplarını nasıl telafi edeceğiz? Bilim Kurulu gibi Eğitim Kurulu oluşturalım. İçerisinde pedagoglar, eğitim alanında uzmanlaşmış bilim insanları, öğretmenler, bizler olalım. Bu kayıp süreyi nasıl atlatacağımızı konuşalım. Türkiye İstatistik Kurumu’nun yaptığı araştırmaya göre yüzde 40’ a yakın lise öğrencisinin nerede olduğu bilinmiyor. Eğitim-öğretimde de yoklar, istihdamda da. Bir ‘ev gençliği’ türü ortaya çıktı. Gençler umutsuzlar, mutsuzlar ve hayalleri yok. Yarına dair inançları ve güvenceleri de yok. Eğitim devletin sırtında bir kambur olarak görülüyor. Öğretmenlerin, siyasilerin eliyle alınan itibarlarını yine siyasilerin eliyle kendilerine iade edeceğiz” dedi.

Haber Merkezi