Pandemide öfke artışı yaşanıyor

Pandeminin uzun sürmesinin öfke artışına sebep olduğunu kaydeden Psikolog G. Tansu Ocak, öfkenin ne işe yaradığını, nasıl kontrol edilebileceğini, öfkeyle başa çıkmada atılabilecek adımları anlattı


  • Oluşturulma Tarihi : 12.05.2021 08:34
  • Güncelleme Tarihi : 12.05.2021 08:34
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Pandemide öfke artışı yaşanıyor haberinin görseli

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER

Stres oranının hepimiz için arttığı günümüzde, öfkemizi kontrol etmek ve sağlıklı dışavurumunu gerçekleştirmek sorun yaratabiliyor. Öfkenin sanılanın aksine sağlıklı, işlevsel ve doğal bir duygu olduğunu belirten Psikolog G. Tansu Ocak, “Öfke diğer tüm duygularımız gibi sağlıklı, işlevsel doğal bir duygudur. Sorun yaratan, kontrolsüzce ve orantısız ifade edilen öfkedir” ifadelerini kullandı.

“Öfke; diğer tüm duygular gibi son derece sağlıklı, işlevsel ve doğal bir duygudur” diyen Psikolog Ocak, “Birçok insan öfkeyi kötü bir duyguymuş gibi algılıyor. Oysa öfke gerekli bir duygudur ve ifade edilmelidir. Öfke duygusunu yaşayan insan ‘şiddet’ ve ‘saldırganlık’ uygulayınca, işte o zaman öfke ile sorun yaşamaya başlıyoruz. Bize sorun yaratan ifade edilmeyen veya yanlış ifade edilen öfkedir. Öfkenin kendisi değil” şeklinde konuştu.

KIRMA, DÖKME, YIKMA HAKKI VERMİYOR!

“Öfke işlevsel bir duygudur ve algılanan bir tehdit veya zarara karşı savaş ya da kaç tepkisini vermemizi sağlar” ifadeleriyle öfkeyi tanımlayan Psikolog Ocak, “Öfke, engellendiğimizde veya haksızlığa uğradığımızı düşündüğümüz durumlarda ortaya çıkan bir duygudur. Engellendiğimiz bir durumda o engeli aşmamızı sağlayacak enerjiyi verir bize öfke. Öfkelendiğimizde gücümüz artar. Aynı şey haksızlığa uğradığımızda da geçerlidir. Ancak öfke bize engellendiğimiz veya haksızlığa uğradığımız zamanlarda vurma, kırma, dökme veya yıkma hakkı vermiyor. Öfke orantısız ve kontrolden çıktığında yıkıcı hale gelebilir ve kişinin yaşam kalitesini düşürebilir, iş ve sosyal yaşantısında ciddi sorunlara yol açabilir” dedi.

YÜZLEŞEMEDİĞİMİZ, KAÇINDIĞIMIZ DURUMLAR…

Öfkenin, yüzleşemediğimiz, kaçındığımız durumların bir sonucu olarak ortaya çıktığını söyleyen Ocak, “Öfke, ikincil olarak ortaya çıkıyor. Yani yüzleşemediğimiz, kaçındığımız durumların bir sonucu olarak ortaya çıkan bir duygu. Öfkenin bize vermek istediği mesajı doğru şekilde anlamamız gerekiyor. Öfkeyi kontrol etmeyi öğrenebilmeniz / öfke kontrolü sağlamanız, pişman olabileceğiniz bir şeyi söylemekten veya yapmaktan kaçınmanıza yardımcı olmanız açısından önemlidir. Öfke artmadan önce kontrol etmek için belirli stratejiler kullanabilirsiniz” diye konuştu.

ÖFKEYE ÖNLEM ALMAK…

Sık sık ve aşırı öfkelenmenin zararlarına değinen Ocak, “Öfkeye önlem almak ancak öfkelenmediğimiz bir durumda yani öfkeli değilken yapılacak bir şey. O yüzden yapmamız gereken şey hayatımızda bizi sık sık öfkelendiren durumları bulup, bu durumları öfkeli değilken çözmektir. Öfkelendiysem eğer, ‘bu durumda beni öfkelendiren ne?’ bunu düşünmem gerekiyor ki öfkenin altında yatan gerçek sebebi bulabileyim. Çünkü öfke, kıskançlıktan, reddedilmişlikten, haksızlığa uğranılmış hissetmekten, adaletsizlik duygusundan, yetersizlik hissinden, anlaşılmamış hissetmekten veya utançtan kaynaklanabiliyor. Sık sık ve aşırı öfkelenmek; sırt ve baş ağrılarına, hipertansiyona, uykusuzluğa, irritabl bağırsak sendromu gibi sindirim bozukluklarına, cilt rahatsızlıklarına ve zayıflamış bir bağışıklık sistemine neden olabiliyor” bilgisini paylaştı.

NORMALDEN DAHA FAZLA ÖFKELENDİLER!

Pek çok kişinin, Kovid-19’un bir sonucu olarak son zamanlarda normalden daha fazla öfkelendiğini ve bunun gayet anlaşılır bir durum olduğunu aktaran Ocak, “İnsanlar sevdikleri, önemsedikleri kişileri kaybediyorlar ve birçoğu kısıtlamalardan ötürü normallik duygusunu, rutinini ve aile ve arkadaşlarıyla iletişimini yitirdi. Kovid-19 ile birlikte, günlük hayatımızın birçok yönü normalden daha stresli bir hal almaya başladı. Üstelik çoğumuzun stresle sağlıklı yollarla başa çıkmamıza yardımcı olan faaliyetlere erişimi kısıtlandı. Pandeminin beklenenden daha uzun sürmesi, bahar aylarıyla birlikte kısıtlamaların esnetileceği beklentisi içerisindeyken aksine tam kapanma ile kısıtlanmaların daha da artması öfke seviyemizde artışa neden oldu. Çünkü belirttiğim gibi engellendiğimizde ve haksızlığa uğradığımızı düşündüğümüzde öfke ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı. Öfkeyi görmezden gelmenin onu ortadan kaldırmadığını kaydeden Ocak, şunları da ekledi: “Öfke, vücudumuzun içindeki bir yay gibidir. Eğer onu aşağı bastırırsak ve ezmeye ya da bastırmaya çalışırsak, daha da gerginleşiriz. Bunun yerine, öfkeyi tanımanın ve yönetmenin yollarını öğrenmemiz önemlidir, böylece yararlı bir şeye dönüşebilir. Öfke ile ilişkimizi değiştirerek ve bu duyguya nasıl ev sahipliği yapacağımızı öğrenerek, ondan kaçmaya, kaçınmaya veya yok etmeye çalışmak yerine onu faydalı bir şekilde kullanabiliriz.”