Radon tehdit ediyor!

Ar-Ge Derneği Başkanı Ziya Sarıdal, İzmir Metrosu’nda bu gazın fazla olabileceğini ve gerekli ölçümlerin yapılması gerektiğini belirterek, “Radonun kamuoyunda bilinmesi toplum sağlığı açısından önemlidir” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 03.08.2018 08:46
  • Güncelleme Tarihi : 03.08.2018 08:46
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Radon tehdit ediyor!

YUSUF ÇAĞIRTEKİN-ÖZEL HABER
Radon, periyodik tabloda 0 grubunda yer alan Rn simgeli ve 86 atom numaralı, kimyasal bir element olarak bilinir. Renksiz, kokusuz, tatsız, doğal ve radyoaktif bir gaz olarak bilinen radonun 1960 yılına kadar sağlığa zararlı etkenleri tam olarak bilinmezken, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bu konuya ilk olarak 1979 yılında değindi. Özellikle toprakta büyük oranda olduğu bilinen bu zehirli gazın, yer altı suları, doğal gazlar, kömür ve sınırlı miktarda okyanuslarda da olduğu ifade edilmektedir. Radonun insan sağlığına oldukça zararlı olduğu da bilinirken, vücuda solunum ya da sindirim yoluyla giren bu zehirli gaz, radyoaktif parçacıklara bölünüp akciğerlerde tutulur. Akciğerin en küçük dokularına kadar nüfuz eden bu tehlikeli gaz, mide kanseri, akciğer kanseri, solunum rahatsızlıkları vb. ölümcül hastalıklara sebebiyet verebiliyor. Ar-Ge Derneği son yıllarda dünyada oldukça dikkate alınan bu zehirli gazın İzmir’de ve Türkiye’de hangi bölgelerde yaygın olarak bulunduğu konusunda önemli araştırmalar yaparken, Dernek Başkanı Ziya Sarıdal, araştırmalarının neticesinde elde ettikleri bulguları gazetemiz okuyucularıyla paylaştı.

METRO UYARISI
Radonun İzmir Metrosu’nda önemli miktarda olduğunu düşündüklerini söyleyen Ar-Ge Derneği Başkanı Ziya Sarıdal, “Türkiye’de hükümet bu konuda çalışıyor ama yeterli olmadığını düşünüyorum. Türkiye’de radon her ortamda mevcuttur. Özellikle metro istasyonlarında ciddi oranda radon gazı olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla İzmir metrosunda da bu gazın fazla olduğunu düşünüyoruz. Bu sebeple metro istasyonlarında mutlaka radon ölçümü yapılmalı ve belirli yerlerden mutlaka radon gazının dışarı transfer edilmesi sağlanmalıdır. Biz, insanların bilmediği bir tehlikeye dikkat çekmek istiyoruz. Radonun kamuoyunda bilinmesi toplum sağlığı açısından önemlidir” diye konuştu.

GRANİT VE RADON
Radonun İzmir’de bazı bölgelerde yaygın olduğunu da belirten Ziya Sarıdal, “Dikili ve Kaynarca bölgesinde çalışmalar yapmıştık. Önemli olan bazı veriler de ele geçirdik. Sağlık Bakanlığı bu konuda bir çalışma yürütüyordu, onlara Aliağa-Samurlu bölgesini dikkate almaları gerektiğini söyledik. Bu çalışmamız TRT’de de yayınlandı. Granit ve mermer olan yerlerde radon gazı var. Türkiye’de radon gazı normalin üzerinde bulunuyor. Aliağa’da, Seferihisar’da yapılan çalışmalar bu bölgelerde bu gazın fazla olabileceğini gösteriyor. Metroda da granitin olduğunu biliyoruz. Granitin 3 gün sonra kuvveti düşer ve kurşuna dönüşür. Onun için metroda radon gazının dikkatli bir şekilde ölçülmesi gerekiyor. Aynı zamanda metroda havalandırma sistemlerinin olması gerekiyor” dedi.
DEPREMİN HABERCİSİ
Ziya Sarıdal, “Radon gazı ile ilgili çalışırken en önemli konu bu gazın tespit edilmesi. Radon gazı bazı bölgelerde depremi de önceden haber verebiliyor. Radonun çıktığı bölgede karbondioksit ve bazı buharlar çıkıyor. Deprem başlamadan önce de bazı bölgelerde bu saydığımız şeyler oluşur. Bu sebeple fay hatları boyunca radonun ölçülmesinin gerekli olduğunu düşünüyoruz. Balıkesir, Çanakkale’nin bazı bölgelerinde bazı yataklar kapanmış. Bir de Türkiye’de yapılmıyor ama kömür yataklarında da radon gazı oluşabiliyor. Fakat kömürün çıkarıldığı yerlerde radon gazı ölçülmüyor. Radonun en büyük zararlarından bir tanesi, akciğer kanserine sebep olması ama Türkiye’de şu ana kadar kimse kömür yataklarında radonu ölçmedi” dedi.

RADON EVİMİZİN İÇİNDE
Öte yandan Ar-Ge Derneği’nin zehirli radon gazı ile ilgili yaptığı çalışmalarda çok önemli sonuçlar elde ettiği anlaşıldı. Çalışmalardan elde ettiğimiz bilgilere göre, radonun evlerimizdeki eşyalara kadar hayatımızla iç içe olduğu anlaşıldı. Evlerimizin yapıldığı arazide bulunan doğal uranyumun miktarı ve uranyumdan oluşan radonun ev tabanında bulunan aralıklardan eve sızması, evdeki yapı malzemesinden kaynaklanan radonun havaya karışması maruziyeti etkileyen önemli etkenlerden olduğu görülüyor.

TERMAL SULARDAKİ RADON ÖLÇÜMÜ
Ar-Ge Derneği’nin hazırladığı radon çalışmasında dikkat çeken bir diğer çarpıcı nokta ise, Seferihisar’daki İzmir’in önemli termal sularında bulunan radon gazının ölçümlerinde sürekli değişim gözlenmesi. Cumalı, Karakoç, Doğanbey 1 ve Doğanbey 2 istasyonlarında yapılan ölçümler sonucu görülen değişimlerin sebebinin bölgeyi etkisi altına alan sismik hareketlerden kaynaklandığı düşünülürken, bu bölgede radonun sürekli ölçülmesi gerektiği sonucuna varıldığı anlaşılıyor. Gerek Seferihisar gerekse Türkiye’nin dört bir yanında halkın yaygın olarak kullandığı jeotermal suların fay hatlarından kaynaklandığı düşünüldüğünde bu suların belirli aralıklarla analiz edilip, rapor edilmesi ve bu şekilde radondan oluşan kanserin engellenmesini ve tarımda ve ısıtmada kullanılan jeotermal kaynakların içeriklerinin bilinmesi gerektiği ifade edildi.

Haber Merkezi