Sayfa Yükleniyor...
Rusyanın Nusayrideki hava üssünü savunacak kadar askeri bırakarak Suriye'den çekilmesini yorumlayan Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Argun Başkan, gazetemize özel açıklamalarda bulundu
ONURHAN ALPAGUT
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putinin Görev tamamlandı. Geri çekiliyoruz emrinin ardından 30 Eylülden bu yana Esad karşıtı güçleri bombalayan Rus uçakları Suriyeden çekilmeye başladı.
Kremlinin sadece Lazkiyeyi savunacak kadar asker bırakması başta Ukraynayı tedirgin etti. Hatta öyle ki bu hamle Amerikalı Senatör McCain tarafından, Ukraynadaki kanlı bir baharın habercisi olarak nitelendirildi. Peki, Rusya neden böyle bir karar aldı?
Konu üzerine tartışmalar kamuoyunda sürerken, Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Argun Başkan, Rusyanın bu hamlesinin altında yatan temel amacı açıklayarak, Türkiyenin olması gereken tutumu hakkında da bilgi verdi.
GEÇİCİ OLABİLİR
Rusyanın Suriyeden çekilme kararını değerlendiren Yrd.Doç.Dr. Argun Başkan, bu çekilmenin aslında kısmi bir geri çekilme olduğunu ifade etti. Başkan, Anlaşıldığı kadarıyla, bu kısmi bir geri çekilme. Suriyede en azından Nusayri sahasını koruyacak kadar Rus gücü kalacak. Putin Rusya'nın çektiği tüm güçlerini gerekirse çok kısa sürede geri gönderebileceğini söyledi. Dolayısıyla bu geri çekilme kısmi düzeyde ve ilaveten geçici olabilir. İlaveten geri çekilme kadar bu geri çekilmenin şimdi ve nispeten en son dakikada ilan edilmesi de önemli. Rusya'nın bu geri çekilmesinin şimdi gerçekleşiyor olmasının nedeni, ABDnin seçim senesi avantajından faydalanarak hem Esad üzerindeki kontrollerini güçlendirmek hem de kendi üzerlerindeki askeri ve mali yükü hafifletmek olabilir. Zira ABDdeki seçimde hem cumhuriyetçiler hem de demokratlar Rusya ile şu an olduğundan daha fazla gerginlik istemiyor gibi. Özellikle Trump bu tür bir bakışa sahip gözüküyor. Zaten Obamanın da öncelikli tercihi Rusya ve Orta Doğu sorunlarından ziyade Çine odaklanmaktı ama fırsat bulamadı. Rusya en kötü durumda Suriyeden fiilen veya resmen kopacak ve Rus korumasında yaşayacak bir Nusayri ülkesi seçeneğini garantilemiş gözüküyor. Bu model, Ukrayna Kırımda gelinen noktaya da benziyor. Geri kalan mevzular ABD ile müzakerelere tabi. Bu arada Rusya birkaç sene içerisinde Beyaz Rusya, Sırbistan, Makedonya, Bulgaristan, Moldova, Dağlık Karabağ, Finlandiya, İsveç, Tacikistan, Kuzey Kutbu, Doğu Asya, Mısır, Kıbrıs, Lübnan ve Yemende de askeri ve politik gücünü belli edecek adımlar atabilir. Latin Amerika da buna eklenebilir. Zaten bu hareket tarzının örnekleri şimdiden mevcut. Yani Rusyanın Akdeniz ve Orta Doğudaki faaliyetleri henüz bitmeyecek ve başka ülkelere de yayılarak devam edecek gözüküyor. Bu bölgesel duruma Kuzey Kutbundan İrana, İrandan da Vietnam ve Japonyaya bir çizgi çekerek daha geniş bir faaliyet sahasının parçası olarak da bakılabilir. Rusyanın şimdilik bir şekilde kendini gösteremeyeceği tek coğrafya kuzey ve orta Amerika, Avustralya ve civarı, orta ve güney Afrika kaldı gibi gözüküyor diye konuştu.
FEDERE BİR DEVLET YAPISI OLUŞABİLİR
Cenevredeki barış görüşmelerinden mutlak suretle olumlu bir karar çıkması gerektiğinin altını çizen Başkan, kalıcı bir barış olması durumunda bölgede federe bir devlet yapısının oluşabileceğini söyledi. Başkan, Eğer Rusyanın kısmi ve büyük ihtimalle geçici geri çekilişi, ABDnin seçim senesindeki ihtiyatlılığı dolayısıyla ortaya çıkan fırsat penceresi işe yararsa, çatışmalara ciddi bir ara verilir ve kesintisiz bir barış süreci başlarsa, belki 1990lardaki Cezayir iç savaşı bitişine benzer bir şekilde Suriye tek parça ve görece barışçıl yaşayabilir. Gene benzer bir olasılık, Suriyede Saddam sonrası yeni Bağdat hükümetlerine benzeyen bir Sünni-Nusayri-Kürt koalisyonları tarzı federal bir yönetim sistemi oluşabilir. Eğer barış antlaşması ortaya çıkmayacaksa çatışmalar her türlü devam edebilir. Ayrıca hem barış görüşmelerinin hem de çatışmaların aynı anda kesintili devam etmesi de mümkün. Ama barış görüşmelerinden bir sonuç alınması şart dedi.
TÜRKİYE'YE FAYDA SAĞLAMAZ
Yaşanan tüm bu gelişmeleri Türkiye açısından da yorumlayan Başkan, Türkiyenin zaten bitmekten çok uzak gözüken bir etno-politik sınır çizgisi sorunu kendini Orta Doğudaki genel Kürt sorununun en büyük parçası şeklinde göstermeye devam ediyor. Bu durum ortadayken Suriye gibi başka problemli etno-politik sahalara müdahil olmaktan barışçıl fayda sağlamak mümkün değil. Artı Kürt sorunu çözülse bile Türkiye komşuları başta olmak üzere hiçbir ülkeye doğrudan veya dolaylı, askeri veya gizli servis tarzı müdahalede bulunmamalı. Türkiyenin sınırları dışına Türk silahlı gücü gönderilmesi, prensip olarak sadece BM Barış Gücü veya en kötü durumda NATO barış gücü şemsiyesi altında olmalı. Bu iki modelin dışındaki bütün açık veya örtülü asker-silah-para-gönüllü ve benzeri gönderme kararlarından prensip olarak kaçınılmalı. Eğer Türkiye Birleşmiş Milletler Barış Gücüne destek verecekse dünyanın her yerine BM Barış Gücü mensubu olarak asker gönderebilir ve bu Türkiyenin dünyadaki prestijini gerçekten arttırır. Dahası, Türkiye gerçekten de dünya barışına katkıda bulunmuş olur. BM veya en kötü ihtimalle NATO barış gücü dışındaki tüm askeri veya örtülü operasyon tarzı müdahale seçenekleri özellikle de tek taraflı olanlar Türkiyeye fayda sağlamaz açıklamasında bulurdu.
Haber Merkezi