Sayfa Yükleniyor...
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte eskiden el emeğinin yoğun olduğu birçok meslek de tarihe karıştı. Önceden bin bir emekle yapılan bağlamalar şimdi makinelerle bir günde yapılabiliyor. Ancak saz ustaları buna boyun eğmeyecek gibi
SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Türk müziğinde bağlama sanatı önemli bir yer tutuyor. Çok eskilerden beri saz ya aşıkların omzunda ya atının terkisinde ya da evin odasının duvarında asılı durur. Fakat makineler çağının başlamasıyla el emeğiyle yapılan sazların üretimi azaldı, saz ustalarına olan gereksinim de artık kalmadı. İzmir Çiğli Tarım İlçe Müdürlüğüne bağlı personeller ise bir araya gelerek bağlama kursu açtı ve parmaklarıyla can verdikleri sazlarla kültürü yeniden yaşatmaya çalıştı. Her ne kadar insan eliyle üretilen bağlamalar azalmış olsa da müziğe aşık saz ustaları verdikleri kurslar ile adeta sisteme karşı mücadele ediyor. Onların mücadele aracı ise dilimizden düşmeyen o en güzel türküler. “Bizde sazı aşıklar, kavalı çobanlar çalar. Onun için ‘aşık sazsız, çoban kavalsız olmaz’ derler” ifadelerini kullanıyor saz ustası Müslüm Bey. Saz çalan sazını ancak ölürken duvara asarmış… Şimdi gelin belli bir kesim için bu denli önemli olan bağlamayı ve personeller tarafından açılan kursu konuşalım.
İNSANIN YÜREĞİNDE BİR COŞKU
Bağlamanın özellikle Türkmen Alevi kültüründe özel bir yeri var. Alevi Dedelerin insanlarla kurduğu iletişimde bir araç olduğu düşünülür. Bir zamanlar Dedelerin abdest almadan bağlamayı ellerine almadığı söylenir. Bağlamayı alıp, üç defa öpüp başına koyduktan sonra çalmaya başlarlarmış. Bu çalgı aleti türkülerle birleşir, insanın yüreğinde bir coşku olur, kanını kaynatır. Türk müziğine saz ve kaval sesi çok yakışır. Taşra düğünlerinde, eğlencelerinde bu iki çalgı aletine çok rastlanılır. Eskiden köy odalarında saz çalınır türküler söylenirdi. Zaman zaman başka yerden gelen aşıklar misafir edilirdi.
TELLERDEN ÇIKAN ANLAMLI SESLER
İzmir Çiğli Tarım ilçe Müdürlüğü’nden bir grup çalışan altı-yedi ay önce bir araya gelerek bağlama çalmayı öğrenmeye karar verdiler. Bu konuda kurum personellerinden usta öğretici, Tütün Eksperi Müslüm Turan önderlik etti. Turan on iki yaşından beri bağlama çalıyormuş. Bağlamada dönüm noktasını Aydın’da Halk Müziğine Gönül Verenler Derneği’ni kurmaları olarak kabul ediyor. Sonradan İzmir’de İsmail Ünlü ile tanışınca işi geliştirmiş. Turan, İsmail Ünlü’den ders alıp beraber meşk ettiklerini de söylüyor. ‘Kurs nasıl başladı?’ diye sorunca, “Bağlama kursu iş yerinde çalışan arkadaşlardan gelen talep üzerine başladı. Heveslerini gerçekleştirmelerini istedim” diyor, Müslüm Bey. Karşıyaka’da Dost Teknoloji Eğitim Derneği’nde kursu başlatmışlar. Sıkı tutmaları ve severek yapmaları işi kolaylaştırmış. Öğrenciler kısa zamanda sazın tellerinden anlamlı sesler çıkarmaya başlamışlar bile.
“İÇLERİNDE UKDE OLARAK KALMIŞ”
Personellerin, boş vakitlerini bir kültür hizmeti yaparak değerlendirmeleri herkes tarafından takdir gördü. Farklı ve sevdikleri bir işi yapmak istiyorlar. Saz çalmaya başlayan İzmir Çiğli Tarım ilçe Müdürlüğü çalışanlarından; Ziraat Mühendisi Lütfü İme, Veteriner Hekim Hasan Odak, Su Ürünleri Mühendisi Cengiz Aker, Ziraat Mühendisi Günay Ünsal ile Uğur Can Satıcı bir araya gelerek Tütün Eksperi Müslüm Turan eşliğinde, haftada bir gün akşam mesaiden sonra çalışmaya başlıyorlar. Bahsi geçen arkadaşların örnek birlikteliği ve azimleri takdire değer. “Boş zamanımızı bağlama öğrenmeye ayırdık” diyor, “Günün yorgunluğunu atıyoruz, bizim için moral oluyor” diye de ekliyorlar. Müslüm ustaya soruyoruz, ‘Öğrencilerinizin yaşları elli civarında, neden bu yaşta bağlama öğrenmeye kalkışılır?’ diye. Hoca hiç düşünmeden, “İçlerinde bir ukde olarak kalmış. Anadolu’da yaşayan herkes yıllar önce TRT Radyolarından her sabah yayınlanan ‘Bizim Eller’ türkü programını dinlemiştir. Dolayısıyla türkülere aşina, ilk fırsatta bu isteklerini gerçekleştirmeye çalışıyorlar” şeklinde cevap verdi.
“ANCAK ÖLÜRKEN DUVARA ASAR”
Ustaların sazın tellerine mızrabı dokundururken zaman zaman türkü mırıldandıklarına da şahit oluyoruz. Saz sesinin yakından gelmesi ve tanıdık birinin türküleri mırıldanması gönül telimize daha içten dokunmaya başladı. Bağlamada sanat saz ve sözle yapılır. Devam edilirse bir yılda bir yere geline bilinir. Henüz altı ay oldu ama öğrenciler bazı parçaları rahatlıkla çalabiliyorlar. Biraz daha çok çalışmak gerekir. Çünkü yaş ilerledikçe öğrenmede yavaşlıyor. Sazı bir hayat biçimi olarak düşünen ve ölene kadar devam edeceğini vurgulayan Müslüm Bey, “Sazı duvara asmak Türkçe’de bir deyim. İşi, gücü bırakmak anlamına gelir. Saz çalan sazını ancak ölürken duvara asar” yorumunda bulundu.
Haber Merkezi