Suriye’den İzmir’e acının dizeleri

Onlar Suriye'de yaşayan iki eğitimci ve şairdi. Savaş başlayınca Türkiye’ye geldiler. Suriyeli Yazarlar ve Edebiyatçılar Derneği’nde yolları kesişti, dizeleri birbiriyle dost oldu. Aileleriyle birlikte İzmir'de yeni bir hayat kurmaya çalışan mülteci şairler İbrahim İbrahim ile Abdullah Çavuş'un hikayesini dinledik


  • Oluşturulma Tarihi : 04.05.2017 07:26
  • Güncelleme Tarihi : 04.05.2017 07:26
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Suriye’den İzmir’e acının dizeleri

E.ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

Suriye’de yaşanan iç savaşın ardından hayatları altüst olan insanlardan sadece ikisi İbrahim İbrahim ile Abdullah Çavuş. Onlar, üniversite tahsili yapmış, en az bir yabancı dil konuşan, Türkiye toplumunda ve güncel sanat ortamında kendilerine bir yer bulmaya çalışan insanlar. Suriye'de şiire gönül vermiş iki öğretmendi. İbrahim 60 yaşında, Abdullah ise 62. Yıllarca baskılara karşı şiirleriyle ve farklı kimlikleriyle mücadele ettiler. Savaş başladığında ikisi de Türkiye’ye geldi. Yolları ise Suriyeli Yazarlar ve Edebiyatçılar Derneği’nde kesişti. Bir araya gelip birbirlerine dayadılar sırtlarını. Ama küfelerinde çok acı vardı.

UZUN SÜRE DAYANDI                                                                                                    

60 yaşındaki Suriyeli Şair İbrahim İbrahim, pek çok mülteci gibi şiddete ve korkunç şartlara rağmen olabildiğince memleketine tutunmaya çalıştı. Ailesiyle birlikte yaşadığı yer olan Kamışlı’da su bile bulamayacak duruma geldiklerinde ise gitmekten başka çareleri kalmadı; artık orayı terk etmeleri gerekiyordu. Suriye’deki hayatını savaşın enkazı altında bırakan İbrahim, yaklaşık bir sene önce ailesiyle birlikte İzmir’e geldi. Ülkesinde sınıf öğretmenliği görev yapan İbrahim, savaştan kaçarken hem yurdundan hem de mesleğinden oldu. İzmir’e geldiğinden beri bir lokantada bulaşıkçı olarak çalışarak hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Çalışmadığı zamanlarda ise sanat etkinliklerine katılıyor.

BAVULUNDA ŞİİRLERİYLE KAÇTI

Her zaman edebiyatla içli dışlı olduğunu, şiir yazdığını anlatan İbrahim’in basılmayı bekleyen iki tane şiir kitabı var. Savaştan kaçarken yanına aldığı, şiirlerinin yazılı olduğu kalın sayfalı defteri hiçbir zaman yanından ayırmayan İbrahim, bulaşık yıkarken bile aklına düşen dizeleri bu deftere not ediyor. Yazdığı şiirler, savaştan önceki hayatına ve memleketine duyduğu özlemle başa çıkmasını sağlıyor. Bir oğlu Almanya’da öğrenim gören İbrahim’in tek isteği iltica başvurusunda bulunduğu Avrupa ülkelerinden yanıt alabilmek. Hayali ise savaşın bir an önce son bulması ve her şey normalleştikten sonra ülkesine geri dönebilmek.

“KORKUNÇ GÜNLER YAŞADIK”

Suriye’deki anılarından bahsederken gözleri dolan İbrahim, savaşın ardından değişen hayatını şöyle anlatıyor: “Yaklaşık 1 sene önce Kamışlı’dan İzmir’e geldim. 6 çocuğum var, hepsinin yaşı büyük. İkisi Irak’ta. Biri ise Almanya’da eğitim görüyor. Bütün Suriyelilerin çilesi aynı. Hepimiz aynı acıları çektik. Çok korkunç günler yaşadık. İnsanların yaşayabileceği her türlü acıya tanıklık ettim. Gençler gözaltına alınıyor sonra kayboluyordu. Öğreniyorduk ki öldürülmüşler. Ansızın gelip seni alıp götürürler. Kimseye bir şey soramazsın. Bu korkuyla daha fazla yaşayamadık ve kaçtık. İzmir’de dostlarım vardı, onlarla konuşarak buraya geldim. Suriye ile Türkiye’nin kültürü birbirine benziyor. Umarım bu birliktelikten güzel bir gül açılır ve dünyayı kaplar.”

SAVAŞ YURDUNDAN VE MESLEĞİNDEN ETTİ

Ülkesinde sınıf öğretmenliği yapan ancak İzmir’e ilk geldiğinde iş bulmakta zorlanan İbrahim, yaklaşık bir yıldır Basmane’de bir lokantada bulaşıkçı olarak çalışıyor. Yaşından dolayı çeşitli sağlık sorunları yaşadığını ve günde 12 saat ayakta durmakta zorluk çektiğini söyleyen İbrahim, “Suriye'de sınıf öğretmenliği yapıyordum. Keşke burada da kendi işimi yapabilseydim ama şartlar malum. Yaklaşık bir senedir lokantada bulaşıkçı olarak çalışıyorum. Günde 12 saat bulaşık yıkıyorum. Suriye’de de edebiyatla ilgileniyordum. Şiirlerimin yazılı olduğu bir defterim var. Onu hiç yanımdan ayırmıyorum. Savaştan kaçarken yanıma aldığım ilk şey o oldu. Çalışırken aklıma bir şey geldiğinde hemen not alıyorum. Şiirlerimi kitap haline getirmeyi çok istiyorum” diye konuştu.

“KALBİMDEKİ ACIYI YAZIYORUM”

Şiilerini yazarken insanlığa dair pek çok şeyi kaleme aldığını söyleyen İbrahim, şunları ifade etti: “Dünyanın neresinde olursa olsun mazlum insanlar ve onların acıları hakkında yazıyorum. Kalbimdeki acıyı yazıyorum. Vatan her şeydir. Vatanımda ölmek isterdim ama savaş bizi buralara getirdi. Her şey yok oldu gitti. Hatıramda topların tüfeklerin sesinden başka bir şey kalmadı. Ama işte bu acılar, bu tanıklıklar da şiirlerime yansıyor. Savaş bitince ülkeme dönmek istiyorum ama o zaman kadar Avrupa’ya gitmek istiyorum. Çünkü burada geçim sıkıntısı yaşıyoruz. Yaşlıyım, rahatsızlıklarım var. Anca bir sene daha çalışabilirim. 1,5 yıl önce Avrupa’ya gitmek için birkaç ülkeye iltica başvurusunda bulunduk. Hala cevap bekliyoruz. Eşim hasta, ben de rahatsızım. En fazla 6 ay daha çalışabilirim. Ev kirası var, masraf çok. Avrupa’ya gidebilirsek en azından devlet yardımcı olur.”

24 YIL HAPİS YATTI

4 yıl önce ailesiyle birlikte Halep’ten İzmir’e gelen 62 yaşındaki Suriyeli Abdullah Çavuş ise, siyasi nedenlerden dolayı Suriye’de 24 yıl cezaevinde kaldı. Cezaevinden çıktıktan sonra öğretmenlik mesleğine geri dönmesine izin verilmeyen Çavuş, bir süre imamlık yaptı. Savaş başladıktan sonra ise Türkiye’ye gelmeye karar verdiğini anlatan Çavuş, “Suriye’de öğretmenlik yapıyordum. Suriye’de yaşayabilmek istiyorsan sabah akşam Esad’ı savunacaksın. En ufak bir şey söylediğinde en az 10 yıl hapis yatarsın. Siyasi nedenlerden dolayı 24 sene hapis yattım. 24 sene cezaevinde dayak kesilmedi bizden. Sırf hükümeti eleştirdiğim için yaşadım bunları. Suriye’de ekmeğini kazanmanın dışında başka bir şey düşünemezsin. Sana başka bir şey için fırsat vermiyorlar. Özellikle düşünmek için… Siyasete dokunursan bittin. Benim hapis yatmamın sebebi bu. Hapisten çıkınca beni yeniden mesleğe koymadılar, bir süre imamlık yaptım. Daha sonra savaş başladı. Bizim köyümüz sınıra çok yakındı. Önce Halep’ten köyümüze taşındık. Sonra durum gittikçe zorlaştı, ekmek bile bulamıyorduk.” ifadelerini kullandı.

“İNSANLIK YOK OLDU”

Mülteci çocukların eğitim görebilmesi için UNICEF tarafından İzmir’de açılan okulda edebiyat eğitimi verdiğini belirten Çavuş, şöyle konuştu: “İlk geldiğimde uzun süre iş bulamadım, çok zorluk yaşadım. Sonra UNICEF tarafından mülteci çocukların eğitim görebilmesi için bir okul açıldı. Şimdi o okulda çalışıyorum. Savaştan sonra Suriye’de her şey değişti. Dünya yok oldu, insanlık ve hayat yok oldu. Nice insanlar öldü, nice insanlar hapse girdi. Yakınlarımı savaşta kaybettim. Yakınlarını kaybetmeyen tek bir aile yoktur… Ülkemi çok özlüyorum. Aklıma geldikçe gözyaşlarıma engel olamıyorum. Savaş bittikten sonra Suriye’ye dönmek istiyorum. Çünkü Türkiye’de çok fazla bir gelirim yok; nasıl yaşayacağım burada… Ama ne olacağımız belli değil. Dünya ülkeleri savaşı başka ülkelere de yaymaya çalışıyorlar. Avrupa’ya gitmeyi hiç istemedim. Orada yaşamayı sevmiyorum. Türk insanını ve kültürünü kendimize yakın hissediyoruz. Avrupa farklı bir yer, oraya hiç merakım yok. Ne verirlerse versinler gitmem. İstesem gidebilirdim.”

ŞİİRLERİNDE ÖZLEM VAR

Küçüklüğünden beri bir şeyler yazdığını ve edebiyatı çok sevdiğini anlatan Çavuş, “Basılmamış bir kitabım vardı, savaştan kaçarken Suriye’de kaldı. Suriye’de çok büyük bir kütüphanem vardı, kitaplarım da orada kaldı. Edebiyat benim bütün hayatım. Edebiyat, hayata başka bir pencereden bakmanızı sağlar. Hayatı güzelleştirir, insanları yakınlaştırır. İyi sözle bir insanın kalbini kazanırsın. Ama kötü bir sözle kalbini kırarsın ve eski haline getiremezsin. Ama edebiyat insanlara güzelliği ve iyiliği anlatmanızı sağlar. Şiirlerimde Suriye’den Türkiye’ye gelişimiz, oradaki hayatımız, zalimlerin yaptığı savaşı anlatıyorum. Daha çok özlem ve hasret var. Şiirlerimi Arapça yazıyorum çünkü anadilimde kendimi daha iyi ifade edebiliyorum” dedi.

Haber Merkezi