Sayfa Yükleniyor...
Prof.Dr. Harun Uysal, gıda güvenliği kadar gıda tedarikinin de önemli olduğunu belirterek “Artan maliyetler ve gençlerin tarım yapmak istememesi bazı gıdaların tedarikini zora soktu” dedi
ÖZKAN PEKÇALIŞKAN-ÖZEL HABER
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Harun Uysal gıda güvenliğinin yanı sıra gıda tedarikinin de önemli olduğuna dikkat çekti. Devlet, vatandaş ve üretim yapan çiftçilerin gıda güvenliği ve gıda tedarikinde doğrudan sorumlu olduğunu belirten Prof.Dr. Uysal, Türkiye’de son yıllarda artan maliyetler ve gençlerin tarım yapmak istememesinin bazı gıdaların tedarikini zora soktuğunu ifade etti.
ÜRETİM TÜKETİMİ KARŞILAMALI
Prof.Dr. Uysal, Türkiye’nin yaklaşık on ana üründe kendine yeterken ve ihracat yaparken, diğer ürünlerde ithalatçı konumunda olduğuna değinerek, “Yapılan ithalatların bir kısmı da hammadde olarak geliyor ve işlenip ihraç ediliyor. Bir ülkenin tüm gıda ürünlerini yurt içi kaynaklardan elde edilmesi olarak tarif edilen ‘gıda egemenliğini’ koruyabilmesi için o ülkenin üretmesi ve bunları pazara çıkarması yani tüketiciye ulaştırması gerekiyor. Burada tedarik zincirinin iyi korunması, herhangi bir kopukluk olmaması gerekiyor. Üretim miktarlarının tüketimi karşılama oranı önemli. Bu durum pandemi gibi yaşadığımız böyle olağanüstü koşullarda daha fazla öne çıkıyor. Üretim ve stok en azından tüketimi karşılamalı” dedi.
TÜKETİCİLER BİLGİLENMELİ
Özellikle dar gelirli kesimlerin ambalajsız, markasız, açıkta satılan gıdalara pandemi döneminde daha çok yönelebildiğine dikkat çeken Prof.Dr. Uysal, “Tüketicilerin ilgili linklere girerek hangi firmaların, hangi ürünlerde nasıl hile yaptıkları konusunda bilgilenmeleri gerekiyor. Hileli gıdalar bağışıklık sistemimizin düşmanları. Tarladan-bahçeden-ahırdan gelen ürünlere koronavirüs bulaşma ihtimali düşük olmasına rağmen, gayri hijyenik koşullardaki üretim ve işleme sırasında ve açıkta satılırken pekala kolayca bulaşabilir” diye konuştu.
DEVLET KONUYU ÜZERİNE ALMALI
Gıda güvenliği sorununun önlenmesi noktasında devletin bu konuyu üzerine alarak üstüne gitmesi gerektiğine vurgu yapan Prof.Dr. Uysal, “Devletin görevi salt listeleri yayınlamak olmamalı. Devlet tüketiciyi hilebazlar karşısında bu kadar acz içerisinde bırakmamalı. Her şeyi devletten mi bekleyeceğiz? Her şeyi değil ama eğitimi, sağlığı, çocukların korunmasını, stratejik sektörlerin elde tutulmasını, tarım arazilerinin talan edilmemesini ve tüketicinin yediği gıdaların güvenilir olmasını tabii ki devletten bekleyeceğiz. Devlet nasıl ki sigaranın kapalı ortamlarda içilmemesi ile mücadele edip başarılı olduysa gıda terörünün de önüne geçebilir diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
ÜRETİM EKONOMİSİNE YÖNLENMELİYİZ
Çiftçilerin iklim değişikliği başta olmak üzere birçok sebepten dolayı her yıl attıkları kimyasalları arttırdıklarına da dikkat çeken Prof.Dr. Uysal, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bazen de erken hasat yapıp ürünleri ilaçlı olarak pazara indiriyorlar. Peki devlet ne yapmalı? Bir kere gelir dağılımındaki adaleti sağlamalı. Bir kere ücretlilere daha fazla maaş verilmeli ki kazandıklarıyla daha fazla ve güvenli gıdalar satın alabilsinler. Bu aynı zamanda piyasayı da hareketlendirecek ve esnaf da bundan faydalanacak. Fazla ücret verilmesi ülkenin üretim ekonomisine yönlenmesiyle olası görünüyor. Yani tarımda işlenmiş ürünlerin ve yüksek teknoloji ürünlerinin üretilip ihraç edilmesi bu şekilde de ihracat ile ithalat arasındaki dengeyi ihracat yönünde artıran politikaların uygulanması gerekiyor. Köylülerin ürettiklerinin güvenli olması için de devletin kooperatifleşmeyi zorunlu değil ama örneğin destekleri kooperatifler üzerinden vereceğini deklare ederek bir nevi ‘gönüllü zorunluluk’ haline getirmesi gerekiyor. Çiftçilerin daha ucuza üstelik daha güvenli gıda üretmeleri, tüketicilerin de aynı şartlarda tüketmeleri için de bu şart.”
Haber Merkezi