Türkiye potansiyelini kullanamıyor

Tarım potansiyelimizi kullanamadığımızı belirten Işınsu Kestelli, “Dünya gündemi sürdürebilirlik. Avrupa’nın en büyük tarımsal üretimini gerçekleştiren ülke olarak sürdürülebilir bir tarım sektörü oluşturmalıyız” dedi

  • Oluşturulma Tarihi : 02.11.2017 07:14
  • Güncelleme Tarihi : 02.11.2017 07:14
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Türkiye potansiyelini kullanamıyor haberinin görseli

KENAN YEŞİL

İzmir Ticaret Borsası’nın (İTB) Ekim Ayı Olağan Meclis Toplantısı gerçekleşti. İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, borsa binasında gerçekleşen toplantıda yaptığı konuşmada, ekonominin bu yıl dahil, gelecek üç yılda ortalama yüzde 5,5 büyüyeceği tahmin edildiğini belirterek,“Cari açığın ve bütçe açığının aynı anda gerileyeceğinin öngörüldüğü programda böylesine güçlü bir büyüme performansı için özel sektör ve dışarıdan sermaye yatırımlarının tempolu bir şekilde artması şart. Bunun için de ekonomide güvenin ve sürekli bir reform ikliminin devam ettirilmesi gerekiyor. Daha da zorlaşacak küresel likidite ortamında faiz, enflasyon ve işsizliği eşzamanlı olarak düşürecek nitelikli bir büyüme için bu kaçınılmaz. Bu yıl uygulanan kredi garanti fonu (KGF) teminatlı krediler gibi inovatif desteklerin ekonomide önemli bir hareketlilik yarattığı ortada. Yılın ilk yarısındaki yüzde 5’lik büyümenin ardından ekonomi yönetiminin üçüncü çeyrek büyüme beklentisi çift haneye çıkmış durumda. Görünen o ki ekonomi bu yılı yüzde 7’ye yakın bir büyüme ile tamamlayacak. Ama bu büyümenin, geçici tedbirlerle sağlandığının unutulmaması, ihtiyatlı olunması önemli. Çünkü küresel ekonomide ılımlı toparlanma devam etse de jeopolitik riskler yükseliyor” dedi.

TARIMDA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Türkiye’nin en fazla potansiyeli olan sektörlerinden birisinin tarım olduğuna vurgu yapan Kestelli, “Ancak, bizler sahip olduğumuz potansiyeli maalesef kullanamıyoruz. Önemli bir tarımsal alanımız ve uygun iklim koşullarımız ile dünyanın dokuzuncu büyük üretici ülkesi olabiliriz ama ihracatta 25. sıradayız. Son dönemlerin en önemli dünya gündemi sürdürülebilirlik. Avrupa’nın en büyük tarımsal üretimini gerçekleştiren ülke olarak bizim de sürdürülebilir bir tarım sektörünün oluşturulması amaçlarımızın başında gelmek zorunda. Tarımsal sürdürülebilirliğin, ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik olmak üzere üç eksende ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Bu eksenler birbirinden tamamen bağımsız değil, sebep ve sonuçları itibariyle tamamen birbirleri ile ilişkili alanlar ve ne yazık ki hemen hepsinde yapısal ve konjonktürel diyebileceğimiz sorunlarımız var. Tarımsal üretimden pazarlamaya, tarım alanlarının korunmasından dış ticarete sorunların çözümünde çok başarılıyız diyebileceğimiz bir karnemiz yok maalesef. Ancak, zaman geçirmeden bir yerlerden başlamak zorundayız” diye konuştu.

“KIRSALDAKİ ŞARTLAR İYİLEŞTİRİLMELİ”

Acil çözüm bulunması gereken yapısal sorunlardan birisinin de, tarımla uğraşan nüfusun ortalama yaşının 50’nin üzerinde olması olarak gösteren Kestelli, “Gıdanın ve doğal yaşamın önemi her geçen gün artarken, tarımda çok verimli olabilecek genç nüfus şehre gelerek vasıfsız ve çok daha az gelir ile yaşamak istiyor. Yaşlanan tarımsal nüfus ile maalesef etkin bir tarımsal üretim gerçekleştirmek mümkün değil. Neresinden bakarsanız bakın bir çelişki. Sonuç olarak, ne yapıp etmeli, kırsaldaki yaşam standartlarını iyileştirilmeli ve gençlere tarımın ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduğunu öğretmeliyiz. Aksi takdirde uzun dönemde ülkemizde sürdürülebilir bir tarım sektöründen bahsetmek mümkün olmayacaktır” ifadelerini kullandı.

“FİYATLAR, ENFLASYONUN ÜZERİNDE”

İTB Meclis Başkanı Barış Kocagöz ise, bu yıl tek haneli enflasyon rakamlarının hayal olduğunu belirterek, “Zor bir dönemden geçiyoruz. Örneğin tarımda üretimi artırmamıza rağmen fiyatlar genel enflasyonun önünde gitmeye devam ediyor. Dönüp baktığımızda ise üretici, fiyattan ve kazancından memnun değil. Bu anlamda yapısal durum üreticiden tüketiciye dek kurgulanan zincirin enflasyon ile mücadelenin yanında olmadığını gösteriyor. Ayrıca tarımda girdilerin yüzde 60’ı ne yazık ki ithalata bağlı. Bu da bizi bir anlamda kura bağlı hale getiriyor. Ayrıca etrafımızda olup bitenler o denli fazla ki, gelişmelerin sonuçları çoğu zaman dönüp dolaşıp ekonomimize yansıyor. Bu nedenle önümüzdeki aylarda kur hareketleri ve daralabilecek kredi kaynaklarına hazırlıklı ve daha dikkatli olmalıyız” dedi.

ELİDAŞ FULLEYECEK

Kurucu lider ortağı oldukları ELİDAŞ lisanslı depoculuk projesinin 3’üncü sezonunu yaşadıklarını anımsatan Kocagöz,“Çoğaltmayı istediğimiz 15 bin tonluk kapasitesinin 9 bin tonunu bugünden doldurduk. Yani daha Ekim ayında yüzde 61 doluluğa ulaştık. Göründüğü üzere bir aksilik olmazsa kasım ayı sonunda yüzde 100 doluluğa ulaşmış olacağız. O tarihte de sizlerle gerçekleşmiş rakamları paylaşacağız. Şimdiden söyleyebilirim ki, borsamızın doğru projesi emin adımlarla başarıya doğru koşmaktadır. Ancak eklemek isterim ki daha karlı bir yatırım haline de gelebilmesi için kapasitenin artırılması gerektiği açıktır. Önümüzdeki yıllarda ideal kapasitesine ulaştırılması için çalışmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.