Uzak ve acele vedaların kalabalık cenaze isyanı!

Devlet ve hükümet yetkililerinin katıldıkları kalabalık cenaze törenleri sevdiklerini uzak ve acele bir vedayla uğurlayanların tepkilerine yol açtı. Salgın önlemleri nedeniyle son bir bakış hatta bir törenden mahrum kalanlar tedbirleri hiçe sayan görüntüleri öfkeyle izliyor


  • Oluşturulma Tarihi : 26.04.2021 08:03
  • Güncelleme Tarihi : 26.04.2021 08:03
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Uzak ve acele vedaların kalabalık cenaze isyanı!

“Babamın yüzünü son kez dahi göremedim. Bu fotoğraf karelerini gördükçe kahroluyorum.”

“Yakınlarımıza, ‘Tedbirli olalım cenazeye gelmeyin’ dedik. Cenaze aracı, namazı arabada kaldırmak istedi çünkü camiler kapalı. Ama AKP'liysen camiler açık, kural yok, tedbir yok.”

“Dedemin cenazesinde üç aile üyesi ve beş mezarlık görevlisi vardı. En acısı da buydu. Bütün bunların ardından kalabalık cenaze fotoğraflarını görünce içim acıdı.”

Bu tepkiler Türkiye’de devlet ve hükümet yetkililerinin pandemi kısıtlamalarını ihlal ederek katıldıkları kalabalık cenaze törenlerine... Sevdiklerini kaybettiklerinde salgın nedeniyle acele bir veda ile yetinmek zorunda kalanlar, kuralları hiçe sayan görüntüleri öfke ve üzüntü ile takip ediyor. Kendi yakınlarının cenazesine yasaklardan dolayı sadece sınırlı sayıda kişinin gelebildiğini ya da törenlere katılamadıklarını anlatanlar bunun bir “çifte standart” olduğunu vurguluyor.

BİZİ DERİNDEN ÜZDÜ

Tunahan Cansız, dedesini geçen sene Aralık ayında kolon kanseri nedeniyle kaybetti. Pandemi sürecinde alınan kısıtlama kararlarından dolayı cenazeyi yalnızca aileden birkaç kişi ile birlikte defnedebildi. “Kişiliği ve kariyeriyle saygın biri olan dedemin bu şekilde uğurlanması bizi derinden üzdü” diyen Cansız, medyaya yansıyan kalabalık cenaze görüntülerini görünce neler hissettiğini anlattı. Cansız, “Topluma öncülük etmesi gereken siyasetçilerin ve bürokratların cenazelerde bu denli sorumsuzca davranması, halkın koronavirüs ile mücadelesine çok büyük zarar verdiğini düşünüyorum. Bizler hayatın her alanında, en sevdiklerimizi toprağa verirken dahi toplum sağlığını gözetirken; ekranlarda hıncahınç dolu cenazeleri görmek bizleri büyük hayal kırıklığına uğratmakta” ifadelerini kullandı.

GÖRDÜKÇE KAHROLUYORUM

Vefatından sonra babasının yüzünü son kez dahi göremeyen Orhangazi S. de, “Babamın iki ay önce sol kolunu hissetmediğini söylemesi üzerine ambulans çağırdık. Felç geçirdiği söylendi ve yatış verildi. Hastanede kaldığı sürede bu ortama rağmen birkaç defa farklı hastanelere sevk edildi. Sonunda sadece felç olarak geldiği hastaneden iki hafta sonra Kovid-19 teşhisi koyularak yoğun bakıma yatırıldı. Üç gün sonra vefat haberini aldık. Babamın yüzünü son kez dahi göremedim. Defnine amcalarım ve yakın çevremiz gelemedi. Böyle bir süreçte her aile kendine destek arar ve bu destek şüphesiz akrabalardır. Eş dosttur. Yasaklar gereği bu azami derecede oldu. O günden bugüne gelen süreçte medyaya yansıdığı kadar vefatlar oldu ve iğne atsan yere düşmez seviyede kalabalık vardı. Örnek teşkil etmesi gereken sevdiğim, saydığım birçok ismi de her defasında en ön safta görüyorum. Birçoğu yaşadığım acıyı tatmış insanlar ve inançlı insanlar. Bu ayrımı yapmamaları gerekiyor. Bu fotoğraf karelerini gördükçe kahroluyorum” şeklinde konuştu.

AKP'LİYSEN KURAL YOK

Uzun süredir akciğer kanseri ile mücadele eden babasını 10 gün önce kaybeden ve az sayıda kişiyle son yolculuğuna uğurlamak zorunda kaldıklarını Ahmet Saymadi ise medyaya yansıyan görüntülerin sadece kendisini değil herkesi yaraladığını dile getirerek “Türkiye toplumunda düğünler ve hangi inançtan olursa olsun cenazeler insanlar açısından önemli günlerdir. Dolayısıyla herkes kaybettiği yakınını geleneklerine ve inancına uygun bir şekilde uğurlamak ister. Babam 1 yıldır akciğer kanseri ile mücadele ediyordu. Son zamanlarında ağırlaştı ve ne yazık ki kaybettik. Onun için geleneklerimize ve inancımıza uygun bir cenaze töreni düzenleyemedik. Çünkü korona tedbirleri kapsamında camilerde cenaze töreni yapılması yasaktı. Bu bir dönem yalnızca korona sebebiyle hayatını kaybedenler için geçerliydi. Ama şu an herkes için böyle. Babamı herhangi bir camiye götüremeden, cenaze namazı kıldıramadan direkt mezarlığa götürmek zorunda kaldık. Kimsenin içine sinmeyen bir uğurlamaydı. Kısıtlama olmasa da zaten sınırlı bir kalabalıkla cenazeyi kaldırmak istiyorduk. Şehir dışında olan kimseyi davet edemedik. Bu tabiî ki insanı üzen ve yoran bir şey. Bütün bu yaşadıklarımızın üzerine bir camide yüzlerce kişinin toplanıp cenaze töreni yapması sadece beni değil herkesi yaralıyor. Bir kuralı, kural koyucunun uygulaması gerekiyor öncelikle. Bu eşitsizlik doğru bir şey değil. Bizi çok üzdüğünü ve bunun hukuksuz bir uygulama olduğunu belirtmek isterim. Yakınlarımıza, arkadaşlarımıza, ‘Tedbirli olalım cenazeye gelmeyin’ dedik. Cenaze aracı, namazı arabada kaldırmak istedi, çünkü camiler kapalı. Ama AK Partiliysen camiler açık, kural yok, tedbir yok” ifadelerini kullandı.

ÜÇ AKRABA BEŞ GÖREVLİ VARDI

Dedesini bir hafta önce kalp yetmezliği nedeniyle kaybeden Ali Uçok da, “Dedem sevilen biriydi, çok arkadaşı vardı. Ailemiz de çok büyük olmasa da büyük bir aile. Aileden cenazeye gelmek isteyen çok kişi vardı ama kısıtlama olduğunu belirttik. Sağ olsunlar sorun etmediler. En zoru arkadaşlarıydı... Kısıtlama sebebiyle gelemeyeceklerini söylediğimizde bazıları bozuldu, bazıları ise anlayışla karşıladı. Cenaze aracını apartmanın önüne getirebildik ki son bir kez görebildiler. Ama en acısı mezarlıktaki görevlilerin aile üyelerinden fazla olmasıydı. 5 görevli, 3 aile üyesi vardı; ben, babam ve amcam. Bütün bunlar yaşandıktan sonra medyada bu kalabalık cenaze fotoğraflarını gördüm. İçim acıdı. Ülkede resmen sınıf ayrımı var. Eğer dedem devlet adamı olsaydı o cenazeye sevdiği bütün arkadaşlarını getirebilirdik. Kabullenmesi zor, öfkelenmemek daha zor, bunu göz göre göre yapabildiklerini bilmek daha da zor. Ölmeden yargılandıklarını görmek istiyorum, beni hayatta tutan en büyük sebeplerden biri bu” sözleriyle isyan etti.

Haber Merkezi