- Gündem
- 21.06.2025 18:15
Cumhuriyet Başsavcı Vekili Feyzi Öztürk, Cumhuriyet Savcısı Sinan Erdem ile birlikte insanlarca bilinmeyen Uzlaştırma Bürosunun amacını, faydalarını topluma anlatmak amacı ile basın toplantısı gerçekleştirdi
ONURHAN ALPAGUT
İnsanlar arasında gerçekleşen husumetleri direk mahkemeye taşımaktansa uzlaştırma bürosuna taşımalarını tavsiye eden, İzmir Bayraklı Adliyesinde Uzlaştırıcı Savcı görevi yapan Sinan Erdem, bu sistemin işleyişini anlattı. Adliyelerin bugünlerde mahkemelere taşınan davalar nedeniyle durumunun ortada olduğunu kaydeden Erdem, Her gün buralara binlerce insan girip çıkıyor dedi. Normal şartlarda mahkemeye taşınan davaların sonuçlanmasının 1 ila 1,5 sene kadar süre aldığını kaydeden Erdem, "Artık mahkemelerimiz bu davalara bakamayacak duruma geldi" dedi. Bu işleyici gören yetkililerin bunu azaltmak amacıyla çok daha kısa sürede bu davaları sonuçlandırmak için 2005 yılında Uzlaşma Kurumunu devreye soktuklarını belirten Erdem, uzlaşmaya dair, "Taraflar arasında uyuşmazlığın yargı mercileri dışında ancak yargı mercilerinin denetimleri ışığında çözümlenmesini amaçlayan tarafların kendi aralarında suçlamadan doğan zararın giderilmesi hususunda anlaşmalarına mukabilen devletin de ceza soruşturma ve kavuşturmasından vazgeçmesidir" dedi. Erdem, sürecin işleyişini anlattı: "Biz birbirine husumetli her iki tarafa da çağrıda bulunuyoruz. Tek yapmaları gereken kişilerin bizim onlara uzattığımız uzlaşma formundaki uzlaşmayı istiyorum hanesini işaretlemelidir. Bunun sonucunda suçtan ceza gören de suça sebebiyet veren de uzlaşma talebini kabul ederse bizim kişilerden beklediğimiz şey bitiyor. Çözüm süreci başlamış oluyor." Erdem, uzlaşmayı kabul ediyorum şıkkını işaretlemenin kişilere getirisini anlattı: "Bunun anlamı hiçbir şekilde üzerime atılan suçu kabul ediyorum manasına gelmez. Kişilerin arasındaki uyuşmazlığının çözümü hususunda Cumhuriyet Savcılığı tarafından görevlendirilecek bir uzlaştırıcı uzmanın vasıtası ile karşı tarafa herhangi bir ön koşul olmadan oturmaya, sorunun çözümüne dair uzlaşmaya hazırım manasına gelmektedir" dedi.
YÜKSEK BAŞARI ORANI
Sürecin başlamasının ardından tarafların birbirlerinden neler isteyebileceği konusuna açıklık getiren Erdem, bunu bir trafik kazası örneği ile anlattı: "İki kişi bir trafik kazası sonucu birbirine çarpmış olsun. Bunun sonucunda çarpılan yaya ağır bir şekilde yaralandı. Kişi ağır yaralanmasının sonucu 6 ay hastanelerde dolaşmak zorunda kaldı. Sonuçta kişi şikayetçi oldu. Kişi hiç bir şey istemeden de uzlaşabileceği gibi maddi ve manevi tazminat isteyerek de anlaşabilir. Karşı tarafa bir yaptırım uygulayarak durumu mahkemeye taşımadan anlaşabilir. Bu duruma dair binlerce örnek olduğunu söyleyen Erdem, Adliyeye gelen davaların yüzde 10'luk kesiminin bu büro kapsamına girdiğini belirtti. İzmir'in bu uygulamalarda bir pilot bölge olduğunu kaydeden Erdem, yüzde 80-85'lik bir uzlaşma oranı olduğunun da altını çizdi. Türkiye'deki uzlaşmaların yüzde 65'inin İse İzmirde gerçekleştiğini söyleyen Erdem, geçen yılki adliyelik olan 2 bin 916 dosyanın 2 bin 390'ının uzlaşma ile sonuçlandığını ve en çok gelen dosyanın trafik kazalarına ilişkin olduğunu belirtti. Uzlaşma kanunun ölümle sonuçlanmayan trafik kazaları, basit yaralama, icra, özel hayatın gizliliği ve hakaret gibi hafif ancak kişilerin en çok davalık olduğu konuları içerdiği bilgisini veren Erdem, kişilerin aralarındaki husumetin hukuka, ahlaka ve insan haklarına aykırı olmadıkça tarafların isteklerini gerçekleştirdiklerini de sözlerine ekledi.
Toplantıda Erdem'in sözlerine eklemelerde bulunan Cumhuriyet Savcısı Vekili Feyzi Öztürk ise, kişilerin uzlaşmaya ilgisinin her geçen yıl arttığını, gelen dosyaların yüzde 85'inin artık uzlaşma yoluyla çözüldüğünü ifade etti. İnsanların bu sisteme daha çok başvurmalarına gerek olduğunu vurgulayan Öztürk, "Bu sisteme daha çok başvuru olduğu takdirde toplum hayatımızda çok büyük değişiklikler olacak. Sistem sonucu yolda arabayla giden insanlar birbirine yol verecek hale gelecekler. Bu sistemin ruhunda kişilerin birbirine saygısı var. İnsanların yüz yüze gelerek anlaşması sonucu ile insanların birbirleri ile anlaşması sağlanıyor. Kişilerin birbirlerine verdikleri değer artıyor" diye konuştu.
KİŞİLER DOST OLARAK AYRILIYOR
Toplum içerisindeki çatışmaları barışa doğru yönlendiren bir kurum olduklarını ifade eden Öztürk, "Bizler bu toplumun barış elçileriyiz" dedi. Uzlaşma sisteminin adalet bağlamında bir kurumsal karşılığı olmadığına dikkat çeken Öztürk, "Kişiler mahkemelerde arabulucu vasıtası ile dosthane bir şekilde barışarak çözüm buluyorlar. Sistem ile kişiler hasım olarak değil dost olarak hayatlarına devam ediyorlar" diye konuştu.
KARAR MAĞDURUN
Tanıtımın eksik olduğuna dikkat çeken Öztürk, "Siz insanları en geç 1 ayda uzlaştırıp, anlaştırıp, iradeleri ile oluşan bir hükmü hakimin yada savcının mührü atması ile adaleti tecelli ettirire biliyorsunuz. Sistemde kararı mağdur veriyor. Burada savcılar kimseyi yönlendirmiyor" dedi.
İLGİ HER GEÇEN GÜN ARTIYOR
Uzlaşma Bürosuna başvuran kişilerin sayısının her geçen gün arttığını belirten Öztürk, "Sistem tarafların vicdanlarını da rahatlatıyor. Uzlaşma bürosundaki görev alan kişiler birer gönüllü gibi çalışıyor. Çatışmada olan iki insanın birbiri ile anlaşmasından daha güzel ne olabilir?" dedi.