Virüs varmış gibi herkes ondan kaçardı...

Down sendromlu Melek Su, 12 yaşında. Ortaokula gidiyor. Sınıf arkadaşları ve öğretmenlerinin göz bebeği… Ancak, “Parka gittiğimizde virüs varmış gibi herkes ondan kaçardı” diyen Saklıca ailesi kızlarının toplumdan dışlandığı o acı günleri hala unutamıyor…


  • Oluşturulma Tarihi : 16.03.2020 09:21
  • Güncelleme Tarihi : 16.03.2020 09:21
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Virüs varmış gibi herkes ondan kaçardı...

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

İzmir’de yaşayan Saklıca ailesinin kızları Melek Su, henüz 40 günlükken down sendromu tanısı aldı. Anne Melek ve baba Serkan Saklıca endişeliydi çünkü kızlarının yürüyüp, konuşabileceğini dahi hayal edemiyorlardı. O güne kadar sadece adını duydukları down sendromu hakkında araştırmaya, okumaya başladılar. Melek Su, ilkokul çağına geldiğinde bu kez de okul bulma sorunu ile karşı karşıya kaldılar. Rehberlik Araştırma Merkezi, yedi yaşındaki Melek Su’nun kaynaştırma öğrencisi olarak okuyabileceği yönünde rapor verdi. Ellerinde raporları vardı ama okul bulmak o kadar kolay olmadı. İlk gittikleri okulda müdürden, “Bunu okutup ne yapacaksınız? Düğme dikmeyi öğretin de hayatını kazansın” sözünü işittiler. Sonunda bir öğretmenin çabasıyla okul bulabildiler. Melek Su, şimdi 12 yaşında. Ortaokula gidiyor. Artık sınıf arkadaşları ve öğretmenlerinin göz bebeği… Ancak, “Parka gittiğimizde virüs varmış gibi herkes ondan kaçardı” diyen Saklıca ailesi, kızlarının toplumdan dışlandığı o acı günleri hala unutamıyor…



KABULLENEMEDİM: NEDEN BEN?
Melek Su’ya down sendromu teşhisi konulduktan sonra kendilerini hiç bilmedikleri bir mücadelenin içinde bulduklarını anlatan 43 yaşındaki anne Melek Saklıca, “Çok istememize rağmen sağlık sebeplerinden dolayı uzun süre çocuk sahibi olamadık. Kısa süreli bir tedavinin ardından hamile kaldım. Kızım doğduktan 40 gün sonra down sendromlu olduğunu öğrendik. Teşhis konulduktan sonra büyük bir şok yaşadım. 2 sene boyunca kabullenemedim. ‘Neden ben?’ diye sorup durdum… Şimdi ise her gün dua ediyorum. Acaba konuşabilecek mi, yürüyebilecek mi, okula gidebilecek mi diye endişelerim vardı hep. Hamileyken yapılan testlerde down sendromlu olduğu göremedi doktorlar. Ama karnındayken bilseydik bile aldırmazdık. Hatta keşke ikiz olsaydı diyoruz. Onlar melek…  Normal çocuklar bir şey başardığında aileleri gülümser ama biz ağlıyoruz. Çünkü yıllarca beklentimizi küçük tuttuk. Yalnızca mutlu bir çocuk olmasını istedik” dedi.

BUNU OKUTUP NE YAPACAKSINIZ!
Kızının henüz 4 yaşındayken okuma yazmayı öğrendiğini söyleyen anne Saklıca, “Okul hayatı boyunca hep kaynaştırma öğrencisiydi, hala daha öyle. Bu yüzden çok sosyal ve uysal bir çocuk... Okuldan çıktıktan sonra yüzme antrenmanına gidiyoruz. Kızımla çok güçlü bir ilişkimiz var. Anne kız birlikte çok eğlenceli ve keyifli vakit geçiriyoruz. Kitap okumayı çok seviyor. Günde en az 1 kitap okuyor” diye konuştu.

Saklıca, kızının eğitim hayatı boyunca karşılaştığı zorluklardan ise şöyle bahsetti: “Kızımı okula yazdırmaya gittiğimde müdür beyin odasına girdim. Melek Su da yanımdaydı… ‘Kayıt için geldim’ dedim. ‘Bunu okutup ne yapacaksınız? Sen buna düğme dikmeyi öğret de hayatını kazansın’ dedi. Kaynaştırma eğitim alabileceğine dair raporu olmasına rağmen kaydını almayınca Milli Eğitim Müdürlüğüne şikayet ettik. 1. sınıfa giderken öğretmeni tarafından darp edildi. Onda da şikayetçi olduk. Sınıf değişikliği yapıldı. Özetle kızımızın eğitim hakkı için eşimle birlikte sürekli mücadele verdik. Öğrenciler ve velilerle çok fazla sorun yaşamadık ya da bana hissettirmediler bilmiyorum. Şu anda sınıf arkadaşları Melek Su’yu çok seviyor, ona daima yardımcı olmaya çalışıyorlar.”

VİRÜS VARMIŞ GİBİ…
Şoförlük yaparak ailenin geçimini sağlayan baba Serkan Saklıca da, “Eşim kızımızın durumu çok zor kabullendi. Ben ise tahlil sonucunun yazdığı mektubu okuduğumda önce bir ağladım. Ama o andan itibaren hazırdım artık her şeye... İlk teşhis konulduğunda down sendromu konusunda çok fazla bilgiye sahip değildik. Bir şey yapamayacağını düşünüyorduk. Özellikle halk arasında konuşulan şeyler bizi çok korkutmuştu. Örneğin 20 yaşını görmezler şeklinde şeyler duyduk. Ama zamanla gerçek bilgiye ulaştık. Gördük ki hayatını tek başına idame ettirebilenler bile varmış. Benim için hayattaki en önemli şey onun mutluluğu. Melek Su, çok istekli ve öğrenmeye açık bir çocuk. 4 yaşına kadar normal çocuklar gibi bir gelişim süreci yaşadı. Anaokulundan sonra biraz gerileme oldu ama aldığı eğitimlerle farkı kapatmaya çalıştık. Okulunda herkes Melek Su’yu seviyor. Öğretmenleriyle arası iyi. Ama ben hatırlıyorum; küçükken parka gittiğimizde virüs varmış gibi herkes ondan kaçardı” ifadelerini kullandı.



ŞAMPİYONAYA HAZIRLANIYOR
Baba Saklıca, kızının bir öğretmenini yönlendirmesi ile yüzme sporu ile tanıştığını ve kıza sürede büyük ilerleme kaydettiğini belirterek, “İlk zamanlar özel ders aldırmaya çalıştığımızda bazı eğitmenler yapamaz diye yaklaştı. Ama sonra Deniz Hanım ile tanıştık Mavi Kulaçlar’dan... 3. derste yüzmeyi öğrendi. Şimdi antrenmanlarını eğitmen eşliğinde Ege Üniversitesi Olimpik Kapalı Yüzme Havuzu’nda yapıyor. Türkiye Engelliler Yüzme Şampiyonasına hazırlanıyor. Eğitmeni kısa sürede çok şey öğrendiğini söylüyor. Milli yüzücü olmak istiyor” dedi.

ESTETİK YAPTIRIRSINIZ GEÇER DİYENLER OLDU!
Saklıca, şunları söyledi: “İlk zamanlar konuşabileceğini bile hayal edemiyorduk. Ona dair en büyük isteğimiz mutlu bir çocuk olması. En büyük korkumuz ise ondan önce ölmek. Çünkü kızımıza kim bakar diye korkuyoruz. İlla birileri bakar ama bizim baktığımız gibi bakamaz. Garip ama bir şey olacaksa üçümüze birlikte olsun diye dua ediyoruz. Adını doğmadan önce ‘Melek’ koymuştuk. Çocuğumuzun melekler kadar saf ve temiz olmasını istedik. Doğduktan 40 gün sonra teşhis konuldu. Down sendromlu çocuklara ‘melek’ deniyor. Sanki içimize doğmuş gibi… Bir yakınımız kızımızın farklılığın yalnızca yüzünde olduğunu düşünerek, ‘Estetik yaptırırsınız down sendromlu olduğu belli olmaz’ demişti. Toplumumuzda ne yazık ki yeterince farkındalık yok.”
 

Haber Merkezi