Vural: İzmir’e biz yakışırız

E. ÇAĞLA GENİŞ

Orta son sınıftan itibaren siyasal düşünceyle ilişkisi olduğunu ve siyasal düşüncelerin hepsini inceleme imkanı bulduktan sonra milliyetçi ülkücü harekete katıldığını anlatan Vural, yaklaşık 44 yıldır bu siyasal düşüncenin içinden biri. Vural, fiili olarak siyasete 1995 yılında Ankara’da girdiğini daha sonra 1999 yılında İzmir milletvekili seçildiğini ve o günden bugüne kadar da Türk siyasetinin içinde bulunduğunu söyledi.  Siyasetin sadece politik partiler ve milletvekilleri aracılığıyla yapılmadığının altını çizen Vural, “Siyaseti destekleyen bürokrasi, akademik kadrolar ve çalışanlar var. Dolayısıyla biz de bu siyasal mücadelenin hep içerisinde olduk. Hem lise hem de üniversite yıllarında milliyetçi hareket siyasetini, fikir mücadelesini hep yaptık. Çünkü şuna inandık; bilgi olmadan fikir, fikir olmadan siyaset olmaz. Dolayısıyla ben de siyasete atılırken önce tecrübe edinmem lazım dedim ve hem bürokratik hem akademik kariyerde kendimi geliştirdim ki girdiğim siyasete bir şeyler katayım istedim. Siyasette makamlar insanları değil, insanların makamları yükseltmesi lazım. Bugün de milliyetçi hareket partisi siyasetiyle bunu topluma sunma gayretindeyiz” dedi.

“İZMİR SEÇMENİ DİĞER SEÇMEN YAPISINDAN ÇOK FARKLI”

Seçim çalışmaları sürecinde vatandaşın ilgi, alakasından memnuniyet duyduğunu belirten Vural, İzmirli seçmenin diğer bölgelerdeki seçmen yapısında çok farklı olduğunu söyledi. Vural, 7 Haziran seçimlerinden sonra gerçekleşen koalisyon sürecine de değinerek, “İzmirli değerli vatandaşlarıma çok teşekkür ediyorum. İzmir güzel bir kent, çok güzel insanlar var. Mesajı alabilen, dokunabilen bir seçmen var İzmir’de. 7 Haziran’dan sonra millet iradesi doğrultusunda bir hükümet kurma sorumluluğunu üstlenme konusunda samimi davrandık. 7 Haziran’da milletin bir iradesi oluştu, biz herkes saygı duymalı dedik. Bize göre demokraside tıkaçları ortadan kaldıracak olan millet iradesidir. Millet AKP’yi tek başına iktidardan alıkoydu. Bunun sebebi var, geçmişten ders almanız lazım; senin yanlışların var dedik. MHP olarak bu yanlışlardan arınarak gel bir mutabakat zemini oluşturalım ve toplumsal merkezi temsil eden bir zemin içerisinde koalisyon kuralım dedik. Biz kendilerine anayasanın ilk dört ilkesi, çözüm sürecini sonlandırma, rüşvet ve yolsuzluğun hesabının sorulması ve parlamenter demokrasi ekseninde bir koalisyon kuralım dedik. Onlar bunu reddettiler ve istemediler” ifadelerini kullandı.

“VATANDAŞ BENİ DÜŞÜNSÜNLER DİYORSA…”

Vatandaşın ekonomik olarak zor durumda olduğunu ve bu sorunların çözümü için MHP’nin güçlenerek dengeyi oluşturabileceğini söyleyen Vural, seçmene sandığı işaret etti. Vural,  “Öğretmenler atanamıyor, taşeron işçileri kadrosuz, emekliler, asgari ücretli çalışanlar sıkıntı içerisinde. Türkiye üretmiyor, gelir dağılımı bozukluğu var. Tüm bunlarla ilgili tedbirlerimizi ileri sürerken birdenbire bu vaatlerimizi ‘Kaynak nerede, Türkiye’de iflaslar olur, sorumsuzluk...’ diye eleştirdiler. Vatandaş tek başına iktidardan indirdikten sonra bu sefer muhalefetin söylediği vaatleri gıdım gıdım vermek için adımlar atmaya başladılar. Vatandaş, ‘Ne olmalı ki, ülkenin ve milletin dirliği olsun, beni düşünsünler’ diyorsa 1 Kasım seçimlerinde MHP’yi güçlendirerek bu dengeyi oluşturabileceklerine ve ülkenin geleceğini bu şekilde temin edeceklerini düşünüyorum. İzmir’de de bu yönlü güçlü bir irade beyanı olacak” dedi.

“TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ GENÇLERE BAĞLI”

Türkiye’nin geleceği açısından gençlerin önemine vurgu yapan Vural, “Eğer biz genç neslimizi iyi eğitirsek Türkiye’nin geleceğini de inşa etmiş olacağız. Dolayısıyla MHP, gençlere sadece oy veren insanlar olarak değil Türkiye’nin geleceğini inşa edecek insanlar olarak bakıyor. Gençleri, kendisini eğitmiş geleceğe umutla bakan gençler haline getirmemiz lazım. Çalışabilir genç nüfusumuz artıyor o yüzden bu gençleri iyi yetiştirmemiz ve katma değeri yüksek sektörlerde istihdam etmemiz lazım. Türkiye’nin geleceği buna bağlı” dedi.

“İZMİR’İN GÖNLÜNDE MHP VAR”

Vural, CHP’nin politikalarını da eleştirerek şu ifadeleri kullandı: “CHP’ye bakıldığında da çözüm süreci adı altında Kürt sorununun varlığını kabul etmesi, etnik kimliklere göre siyaset yapması, milli ve üniter devlet yapısını koruyacak tedbirleri seçim beyannamesinde vermemesinden yola çıkarak, CHP’nin HDP ile bütünleşik olduğunu görüyoruz. CHP’de de bu değerlere inanan çok insanlar var. Hem AKP hem CHP’nin oy verebileceği bir siyaseti güdüyoruz. O bakımdan İzmir’de de biliyorsunuz AKP ve CHP filler savaşı oluyor, olan ise çimlere oluyor. Maalesef merkezi yönetimde AKP’ye oy verildiğinde de CHP’ye verildiğinde de İzmir kaybediyor. O yüzden en iyi ve güçlü alternatif MHP’dir. Bu seçimlerden daha güçlü çıkmayı umut ediyoruz. Büyük bir potansiyelimiz var. İnanıyorum ki İzmir’in gönlünde MHP var. Bu potansiyeli sandığa götürebilirsek gönüldeki şampiyonu sandıkta da şampiyon yapabiliriz. İzmir’e biz yakışırız.”

“GÜVENLİK ZAAFİYETİ Mİ YOKSA İHANET MİDİR?”

Ankara’daki bombalı saldırıya ilişkin güvenlik zafiyeti tartışmaları ile ilgili konuşan Vural, “Güvenlik zafiyeti olduğu çok kesin. Bırakın güvenlik zafiyetini politika zafiyeti var. Siz eğer Türkiye’nin iç politikasını PKK terör örgütüyle birlikte dizayn etmeye kalkarsanız terörü cesaretlendirirsiniz. Eğer sınırlarınızın güvenliği sağlamazsanız, terör örgütleri ve canlı bombalar Türkiye’nin içerisine hesaplaşma noktasına kadar gelir. Bombayı patlatan kişilerin 21 kişilik listede olmasına rağmen yakalanmaması bir güvenlik zafiyeti mi yoksa ihanet midir? Bunlara izin ve destek verenler kimlerdi? Görülmektedir ki devlet uyumuş ve uyutulmuştur. Bunlarla ilgili olan bütün medyada her yerde bu kişilerle ilgili olarak bilgiler varken, analar çırpınarak oğlumu kurtarın derken nerdeydiniz? Bunlar IŞİD’e giderken, güzel insanlarımızı terör örgütlerinin kucağına iterken engellemeyenler sizler değil misiniz? IŞİD sağda solda lojistik destek sağlarken insan devşirirken niye tedbir almadınız ve önlemediniz” diye sordu.

“DEMOKRASİ ÇALIŞMALI TERÖR ÖRGÜTLERİ DEĞİL”

AK Parti’yi iç ve dış politikayı teröre teslim etmekle suçlayan Vural, IŞİD’ın dış politikamızı yönlendirir hale geldiğini belirtti. Vural, “Süleyman şah türbemizi terör örgütü tehdit ediyor diye aldık getirdik buraya. Başkonsolosluğumuzu, vatandaşlarımızı terör örgütü tehdit ederken onlara rehin bıraktık. Terörü def edecek kararlı bir politikaya ihtiyacımız var. MHP güçlenince, terör örgütüyle mücadele akıllarına gelmeye başladı. Çözüm sürecini dolaba kaldırdılar, şimdi ise reklam olarak bunları kullanıyorlar. Ama vatandaşın oyunu aldıkları zaman tekrar çözüm sürecine başlayacaklar” diye konuştu.

 “DİYALOG VE UZLAŞMAYA İHTİYAÇ VAR”

Türkiye’nin en önemli sorununun kin ve nefret bloklarının oluşturulması olduğunu vurgulayan Vural,  Diyaloga ve uzlaşmaya ihtiyaç var. İnşallah 1 Kasım seçimlerinde MHP güçlenirse, bu diyalog ve uzlaşma zemini oluşacaktır. Toplumu bundan uzaklaştırmak lazım çünkü toplumun kin ve nefret duygularıyla çatışmacı bir alan içerisinde olması toplumun huzurunu bozduğu gibi insanlar arasında birbirlerine güven unsuru da kaybolmuş vaziyette. Bizim huzurlu ve güvenli bir gelecek istiyoruz dememizin altında yatan temel sebep de kin nefret ayrışma siyasetidir. Türkiye’nin milli güvenliği açısından bu bloklaşmış çatışmacı gerilimin oluşturduğu fay hatları çok tehlikelidir” diyerek MHP’nin seçimlerden sonra entegrasyoncu bir yaklaşımla bu sorunları çözebilecek bir siyaset takip etmeyi hedeflediğini açıkladı.

Haber Merkezi