Yerel kalkınmada İzmir Mozzarellası

İtalyan mozerella peynirinin Anadolu’dan çıkan mandadan yapıldığını söyleyen Başkan Vekili Özuslu, “Biz de manda sütünü teşvik ederek, İzmir’in mozzarellasını yaratmak için kolları sıvadık, yakın bir zamanda bunu hayata geçireceğiz” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 19.11.2019 07:27
  • Güncelleme Tarihi : 19.11.2019 07:27
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Yerel kalkınmada İzmir Mozzarellası

NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Özuslu, İzmir tarımıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak kooperatifçiliği önemsediklerini vurgulayan Özuslu, çiftçiyi toprakla daha güçlü bir biçimde yeniden buluşturacak yerli tohumları üretip geleceğe aktaracak çalışmalar içinde olduklarını bildirdi. Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen üretici pazarlarıyla ilgili de konuşan Başkan Vekili Özuslu, üretici pazarlarıyla asıl amaçlarının üreticinin alın terini alabildiği, tüketicinin de sağlıklı ve ucuz gıdaya erişilmesini sağlamak olduğunu aktardı. İzmir’in ilçe ve dağ köylerinde gerçekleşen festivallerin çiftçiye ve üreticiye nefes olduğunu söyleyen Özuslu, Beydağ kestanesini bir dünya markası haline getirmek, Büyükşehir Belediyesi’nin öncelikleri arasında yer aldığını bildirdi. Tarım alanlarının hiçbir şekilde imara açılmaması gerektiğine dikkat çeken Özuslu, gelecek kuşaklara beton yığını şehirler değil yeşille iç içe geçmiş şehirler bırakmak istediklerini söyledi.
BAŞKA BİR TARIM MÜMKÜN!
Kır ile kentin binlerce yıldır besleyen döngüyü topluma yeniden hatırlatmak için uğraş verdiklerini ifade eden Özuslu, “Çarkı döndüren gıda tekerlekleri topraklarımızla beraber geleceğimizi de elimizden alıyorlar. Buradan hareketle; ‘Başka bir tarım mümkün’ diyerek İzmir’den başlayarak bu çarkı değiştirmek için çabalar yürütüyoruz. En büyük derdimiz de bu. Çiftçiyi toprakla daha güçlü bir biçimde yeniden buluşturacak, yerli tohumları yeniden üretip geleceğe aktaracak çalışmalar yürütüyoruz. Bu topraklarda kır ile kentin binlerce yıldır birbirini besleyerek kalkındırdığı döngüyü; ülkemize, toplumumuza yeniden hatırlatmak için uğraş veriyoruz. Bu doğrultuda üreticinin alın terini alabildiği tüketicinin de sağlıklı ve ucuz gıdaya erişebildiği üretici pazarlarını hayata geçirdik, geçiriyoruz” diye konuştu.
10 BİN YILLIK BİR TARİH
Geçtiğimiz haftalarda Menemen’de tekrar toprakla buluşturulan karakılçık buğdayının önemli bir hikaye olduğunu belirten Özuslu, “İnsanın yerleşik yaşama geçmesini sağlayan, Anadolu’da 10 bin yıllık bir tarih olan stratejik ürünümüz buğdayın, bu coğrafyaya özgü en değerli türelerinden biri olan karakılçık buğdayını İzmir’in bereketli ovalarıyla yeniden buluşturuyoruz. Bu şekilde halkımızın sağlıklı ata tohumundan üretilmiş ekmekle yeniden buluşmasını ve bize dayatılan, ekmek olmayan hatta gıda bile sayılamayacak ürünü terk ederek, kendi ürünümüz olan yerli atalık tohumumuzdan temiz ekmeği tüm İzmir tüketecek. Bu çok önemli bir hikâye bu hikâyelerin devamı da olacak” dedi.
BEYDAĞ KESTANESİ MARKALAŞMALI
“Özellikle her alanda kooperatifçiliği özendiriyoruz” diyen Özuslu, Beydağ kestanesinin katma değerini artırarak bir marka haline getirmeye çalıştıklarını bildirdi. Özuslu, “Alım garantisiyle çiftçimizin ve üreticimizin üretmesini teşvik ediyoruz. Kalkınmanın ancak üreterek ve yerelin gücüyle gerçekleşeceğine inanıyoruz. Elbette tüm bunları gerçekleştirmek için başta üreticiler olmak üzere İzmir’in ve İzmirlilerin farklı toplum kesimlerinin önerilerini, farklı paydaşlarımızın ortak akılını ve birlikte hareket etme duygusunu önemsiyoruz. Öte yandan geçen hafta Beydağ Kestane Festivalimiz vardı. Beydağ’da kestane olduğunun farkındayız ama o tarım ürünün katma değerini artırarak kestane ununa dönüştürülmesi, bir dünya markası haline getirilmesi bizim önceliklerimizden bir tanesi. Bu Beydağ’ını ve İzmir’e çok önemli fırsatlar getirecektir ve oradaki vatandaşlarımızın yaşamını daha müreffeh kılacaktır” değerlendirmesinde bulundu.  
TARIM ALANLARINI İMARA AÇMAMALIYIZ
“Tarım alanlarını mutlaka korumalıyız” vurgusu yapan Özuslu, köyden kente göçü olan gençleri köyde tutmanın yollarının açık olduğunu aktardı. Özuslu, “Tarım alanlarını heba etmemeliyiz. Tarım alanlarımızı olduk olmadık imara açıp konutlarla ya da başka binalarla doldurmamalıyız. Mademki çocuklarımıza bırakacağımız gelecek çok önemli, peki çocuklarımıza ne bırakalım? Beton mu bırakalım? Aslında yeşil ve müreffeh bir ülke bırakmak varken ve bunu dengeli kullanmak varken başka bir strateji ile başka işlerle uğraşmak ne kadar doğru bunu da bütün İzmirlilerin takdirine bırakıyorum. Öte yandan gençlerimize yeşil bir gelecek bırakmanın yanında gençlerimizi köyde tutmanın yollarını bulmalıyız. Geçtiğimiz haftalarda Menemen’in Bozalan Köyü’nde incir festivali vardı. Burada konuşan muhtarımız köyün gençlerinin köyde kalmasını istediklerini söyledi. ‘Gençlerimiz Foça’daki demir-çelik tesislerinde çalışmaya gitmesinler, köyde yaşasınlar istiyoruz’ dediler. Eğer bu gençlerin 50 ağaçlık incirleri varsa hem aşı hem işi hem de eşi oluyor, köyde kalıyor ve mutlu oluyor. Demek ki buradaki insanlarımıza 50 ağaç incir verildiği zaman herkes yerinde kalacaktır. Biz de İzmir’de hatta tüm Türkiye’de yaşayanlar olarak daha sağlıklı gıdaya erişmiş olacağız.  Bu da bir muhtarın hepimize verdiği çok önemli bir ders” ifadelerine yer verdi.
İZMİR’İN MOZZARELLA OLACAK!
İtalya’nın meşhur mozzarella peynirinin örneğini veren Özuslu, İzmir’in mozzarellasını ortaya çıkarmak için çalışmalara başladıklarını da söyledi. Özuslu, “Osmanlı’dan İtalya’ya giden bir manda ve bu mandanın sütü, bugün dünyada markalı peynir olan mozzarella peyniri olarak satılıyor. İtalya ve İtalyan çiftçisi bundan para kazanıyor. ‘Peki, neden bizde mozzarella olmasın?’ diyerek Selçuk ve Bergama pilot ilçemiz olmak üzere çiftçimize manda vererek ve manda sütünü teşvik ederek İzmir’in mozzarellasını yaratmak için kolları sıvadık, meclisimizden kararı aldık ve yakın bir zamanda bunu da hayata geçireceğiz” diye konuştu.