Yerel tohum ve toprak olmazsa yönetecek şehir de kalmaz

BURCU YANAR

1972 yılında İsveç’in Stokholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler (BM) Çevre Konferansında alınan bir kararla 5 Haziran Dünya Çevre Günü olarak kabul edildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Kent Konseyi üyeleri ve doğaseverlerin katılım gösterdiği, küresel ve ülke ölçeğinde hız kesmeyen doğa katliamlarının sürmekte olduğu bu günlerde rant değil, hayat demenin ekoloji ve doğa için önemini dile getirmek amacıyla İzmir Ekoloji Buluşması-1 gerçekleştirildi.

İKLİM KRİZİ DERİNLEŞTİ

İzmir Ekoloji Buluşması-1 isimli panele; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Kent Konseyi Başkanı Nazik Işık, İzmir Kent Konseyi Çevre ve Çevre Sağlığı Çalışma Grubu Başkanı Lütfiye Kader, İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı ve doğaseverler katılım gösterdi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, gezegenimizin kaynaklarının tükendiğini vurgulayarak, içtiğimiz su ve karnımızı doyuran toprağın da azaldığını dile getirdi. İklim krizinin şehirler üzerindeki etkisini gün be gün arttığını da aktaran Soyer, “Küresel olarak tüketim odaklı kentleşme süreçleri, bereketli toprakların başka amaçlarla kullanıma açılması, tarımda sürdürülen yanlış politikalar iklim krizinin olumsuz etkilerini daha da derinleştirdi” ifadelerine yer verdi.

Başkan Soyer, bu noktada kent yönetimlerinin kenti planlarken ulaşımdan su tüketimine, gıda üretimi ve tarımdan atık yönetimine kadar yürüttüğü tüm çalışmalarda doğaya saygılı bir yaşamı esas almak gerektiğine değinerek, “İzmir Büyükşehir Belediyesi bu anlayışla İzmir’in doğasıyla uyumlu bir şehir olması konusunda önemli ve kararlı adımlar atıyor. Yaşam alanlarımız ve geleceğimiz çok ciddi tehditlerle karşı karşıya. Biliyoruz ki içecek suyumuz, soluyacak havamız, karnımızı doyuracak yerel tohum ve toprağımız kalmadığında yöneteceğimiz bir şehir de olmayacak. Pandemi ve iklim krizi gibi yaşadığımız iki büyük felaket insanın kendisiyle ve doğasıyla yüzleşmesini sağladı. Yeryüzünde sadece insan olmadığını ve insanın doğaya zarar verdiği müddetçe kendi yaşamını da tehlikeye attığını tüm çıplaklığı ile bir kez daha hatırlattı” diye konuştu.

“DÜNYADAN BAĞIMSIZ DEĞİLİZ”

İzmir Kent Konseyi Başkanı Nazik Işık ise rantı aşırı önemsemenin hayatı dışarıda bırakmak olduğunun altını çizerek, “Aslında İzmir yaşadıklarıyla ve duygularıyla İkizdere’den hiç de uzak değildir. Çünkü biliyoruz Marmara’da bugün ciddi bir problem olarak karşımıza çıkan müsilajın yarın Körfezimizi boğmayacağı konusunda hiçbir garantisi yoktur. Hepimiz biliyoruz Kanal İstanbul bir körfez geçiş projesi demektir. Çeşme demektir” ifadelerini kullandı.

“Dünyanın hiçbir yeri bizden kopuk biz de hiçbir yerden bağımsız ve ayrı değiliz” diyen Işık, “Bugün dünyadan sesleri de aramıza katabilseydik çok daha güzel olurdu. Ancak bu daha bir ilk. Bundan sonrakilerde oralarda da yüreği bizimle olan dostlarla bir arada olacağız. Hem kömür kullanıp hem de temiz kalmanın mümkün olmadığını öğreneli çok oldu. Ekolojik dengeyi gözetmeyen kişisel veya kurumsal her tutum ve davranışın itibarsız olmak anlamına geldiği günler de yakın olsun. Bir gece ansızın İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıverenler, İklim Anlaşmasını imzalamamakla yaptıkları ayıbın aynı şey olduğunu bilmiyorlar gibi davranıyorlar. Ama biz biliyoruz” diye konuştu.

ÇEVRE MECLİSİ KURULMALI

İzmir Kent Konseyi Çevre ve Çevre Sağlığı Çalışma Grubu Başkanı Lütfiye Kader, İzmir Kent Konseyi Çevre ve Çevre Sağlığı Çalışma Grubu olarak okullarda MEB onaylı 30 bin öğrenciye çevre, bilim ve çevre sorunları eğitimleri verdiklerini belirterek, “Kentte yaşayan insanlara kent kültürünü yerleştirmek için çalışıyoruz ve projeler üretiyoruz. Kent konseylerine bu yüzden katılım önemli ve gereklidir. Bu ihtiyacımızı daha iyi karşılayabilecek bir çevre meclisinin de yakın zamanda bu mücadelenin bir sonucu olarak kurulacağını kaçınılmaz olarak görüyorum” dedi.

Haber Merkezi