Zeytin ihracatçıları prim desteği istiyor

Sezonunun ilk 7 aylık döneminde Türkiye geneli sofralık zeytin ihracatının miktar bazında 38 bin tona ulaştığını belirten Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Davut Er, sofralık zeytine prim desteği sağlandığı takdirde, üretilen miktarın tamamının kayıt altına alınacağını ve vergilendirilebileceğini söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 11.05.2017 07:45
  • Güncelleme Tarihi : 11.05.2017 07:45
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Zeytin ihracatçıları prim desteği istiyor haberinin görseli

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Davut Er, zeytin ve zeytinyağındaki son gelişmeleri değerlendirmek üzere basın mensupları ile bir araya geldi. Sektörü değerlendiren Er, 2016-2017 sezonu ihracat rakamlarından ve yönetim kurulunun son bir sene içerisinde gerçekleştirdiği faaliyetlerinden bahsetti.

2016-2017 sezonunun ilk 7 aylık döneminde Türkiye geneli sofralık zeytin ihracatımızın miktar bazında 38 bin tona ulaştığını, tutar bazında ise 71 milyon dolar olarak gerçekleştiğini belirten Er, “Öte yandan, aynı sezonun ilk 6 aylık dönemine ait zeytinyağı ihracatımız, miktar bazında yüzde 425’lik artışla 25 bin tona, değer bazında ise 92 milyon dolara ulaşmıştır. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu olarak ana hedefimiz, son oluşturulan zeytinlik alanları ile birlikte 170 milyonu aşan zeytin ağacı varlığımızla, Türk tarım ekonomisinin en önemli ürünlerden biri olan zeytin ve zeytinyağı üretiminin artırılması ve elde edilecek ürünlerin ihracatında sürekliliği sağlamaktır” dedi.

SEKTÖR PRİM DESTEĞİ İSTİYOR

Sofralık zeytine, prim desteği sağlandığı takdirde, üretilen miktarın tamamının kayıt altına alınacağını ve vergilendirilebileceğini ifade eden Er, “Ülkemizdeki üretilen zeytin ve zeytinyağı maliyetleri rakip ülkelerden daha yüksek düzeyde gerçekleşmektedir. Bu da ihracatımızı zora sokmaktadır. Burada asli çözüm yolu zeytin çiftçilerimizin girdi maliyetlerinin asgari düzeye indirilmesi, makineli tarım ve modern zeytincilik yöntemlerine geçişin sağlamasıdır. 2023 yılı ihracat hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi için; sofralık zeytinde, zeytinyağında ve prina yağında öncelikle ülke kaynaklarından hammadde arzındaki sürekliliğin sağlanması amacıyla, bugüne kadar mevcut ve plantasyonu yeni yapılan zeytinlik alanların ve sektörümüze ait işletmelerin tam verimli hale gelmesi ve öngörülen hedefleri gerçekleştirmeleri gerekmektedir. İhtiyaç duyulan ürünlerin, özellikle Tekir, Domat, Memecik, Kalamata gibi iri taneli zeytin çeşitlerinin dikim ve üretiminin teşvik edilmesi gerekmektedir. Yaşlı ağaçların budama yöntemi ile gençleştirilmesi ve eski plantasyonlarda mümkün olan yerlerde verimi arttırma amaçlı sulama, gübreleme gibi projeler hazırlatılıp, hayata geçirilmelidir. Türkiye’de takribi sayısı 80 milyon adet tahmin edilen delice zeytin ağaçlarından aşılanabilir durumda olan 40 milyon adedinin aşılatılarak üretime ve ülke ekonomisine kazandırılması amacıyla proje hazırlatılmalıdır” diye konuştu.

KOTA POLİTİKASI BİZİ ZORLUYOR

Er, sektörün önündeki bir başka engel in ise Avrupa Birliği’nin zeytinyağında Türkiye’ye uyguladığı yüksek oranlı gümrük vergileri ve kota politikası olduğunu belirterek, “AB’nin Fas, Tunus gibi kimi rakip üretici ülkelere tanıdığı kotalar karşısında ülkemize uyguladığı 100 tonluk kota yok denecek kadar azdır ve artırılması yönünde girişimlerimiz devam etmektedir. Bu konunun önümüzdeki dönemde ülkemizle AB arasında yürütülecek olan Gümrük Birliği gözden geçirme sürecinde dikkate alınmasını bekliyoruz. Yine 2016 yılında sofralık zeytin ve zeytinyağı için 0-1 kg, 1-2 kg ve 2-5 kg olarak uygulanmakta olan tarımsal ürünlerde ihracat iadelerine ilişkin desteklerin revize edilerek en az iki katına çıkartılması talebimiz Ekonomi Bakanlığımıza iletilmiştir. Ayrıca, hali hazırda herhangi bir ihracat iadesi verilmeyen prina yağı ihracatı ile müşteri markalı olarak gerçekleştirilen ihracatın destek kapsamına alınması talep edilmiştir” ifadelerini kullandı.

DEĞİŞİKLİK GELECEĞİ ETKİLER

Sektör için hayati önemi olan ve Zeytincilik Kanunu olarak bilinen 26/1/1939 tarih ve 3573 sayılı ‘Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un 20. maddesinde yapılmak istenen değişikliklerin sektörün geleceği açısından tehdit oluşturacağının altını çizen Er, “Sektörümüzdeki tüm paydaşlarla birlikte, Ülkemiz ekonomisi açısından stratejik öneme sahip olan zeytincilik sektörünün rakip ülkelerde olduğu şekilde desteklenmeye devam edilmesi gerektiğini düşünmekteyiz” dedi.

TAĞŞİŞ YAPANA MEN CEZASI

İç piyasaya baktıklarında ise en önemli sorunun zeytinyağında taklit ve tağşiş olarak karşılarına çıktığını belirten Er, “Sektörümüzde iç piyasa fiyatlarının regüle edilememesinden ve kontrollerin yetersiz kalmasından dolayı, tağşişli yağ satışlarında kimi yıllarda artış görülmektedir. Bu konuda yeterli önlem alınmadığı ve caydırıcı cezalar uygulanmadığı takdirde kamuoyu nezdinde yapılan uzun süreli çalışmalarla oluşturulan zeytinyağının sağlıklı ve faydalı bir ürün olduğu imajının zedelenmesi kaçınılmaz olacaktır. Taklit ve tağşişin önüne geçilebilmesi için cezai yaptırımların arttırılarak tağşişli zeytinyağı ticareti yapanların nitelikli suçlar kapsamında cezalandırılması gerekmektedir. Tağşişin süreklilik kazanması halinde ise ilgililerin ticaretten men edilmesi sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.