- İzmir
- 28.05.2025 18:27
İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi, yaptığı basın açıklamasında çocuk hakları ihlallerine dikkat çekerek yaşanan ihlallerin önüne geçebilmek için konunun takipçisi olacaklarını söyledi
AYSELİN UZUN
İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı geride kalırken çocuk haklarını hakkında önemli açıklamalarda bulundu. İzmir Adliyesi’nde gerçekleştirilen basın açıklamasını Deniz Saygı, okudu. Türkiye’nin 14 Eylül 1990 tarihinde Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesini imzaladığını hatırlatan Saygı, “18 yaşını doldurmamış olan kişilerin çocuk olarak değerlendirileceği belirtilmiştir. Ancak kanun metinlerine yansıtılmış olan bu yaklaşımın uygulamaya da yansıması son derece önemlidir. Bu kapsamda; her ne şekilde olursa olsun adli mekanizmaların ve adli sürecin içerisine giren çocuklarım almış oldukları sıfatlara bakılmaksızın (mağdur çocuk, korunmaya ihtiyacı olan çocuk, suça sürüklenen çocuk, tanık vs.) korunmaları, bu çocuklar bakımından mevcut yahut ileride doğabilecek risklerin belirlenerek bu risklerin bertaraf edilmesi, bu çocukların ihtiyaçlarının tespit edilerek bu ihtiyaçların olabilecek en kısa sürede giderilmesi son derece önemlidir. Bu doğrultuda çocuk ile temasa geçmiş adli makam ve merciler de yargılamanın/soruşturmanın yürütülmesinin dahi çocuğun üstün yararından önemli olmadığının bilinciyle hareket etmeli, çocuklar hakkında verilmiş olan koruyucu ve destekleyici tedbirlerin düzenli ve özenli bir şekilde takibinin sağlanması için gayret göstermelidir” dedi.
ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI
“Suça sürüklendiği iddia olunan çocuklar başta olmak üzere hiçbir çocuk sosyal medyada ve çeşitli mecralarda afişe edilmemeli, bu ve buna benzer durumlar engellenmelidir” diyen Saygın, çocuğun üstün yararına dikkat çekti.
6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaşanan çocuk hakları mağduriyetlerine de vurgu yapan Saygı, “Depremin üzerinden 79 gün geçmesine rağmen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının açıklamalarına göre halen kimliği tespit edilemeyen 16 çocuk bulunmaktadır. Bu çocukların kimliklerinin tespit edilerek varsa hayatta kalan yakınları ile ilişkisinin kurulması öncelikli bir mesele olarak değerlendirilmelidir. Yalnızca olağanüstü şartların olduğu dönemlerde değil olağan dönemlerde de çocukların her türlü istismar ve ihmalden korunmaları için gerekli önlemlerin alınıp faillerin gerekli cezaları alması sağlanmalıdır. Her ne ad altında olursa olsun çocuklarla temas içinde bulunan hiçbir kurum, kuruluş, dernek ya da vakıf denetimsiz bırakılmamalı, çocuklar kurumların ve kişilerin insafina terk edilmemelidir. Sevgi Evleri yalnızca kamu otoritelerinin değil, baroların da dahil olacağı şekilde sivil kurum ve kuruluşların da denetimine açılarak bağımsız bir denetim sağlanmalıdır. Şartlar ve uygulamalar gözlemlenmeli, çocukların ihtiyaçlarına en uygun ortam sağlanmalıdır” diye konuştu.
Saygı, açıklamalarını şu şekilde tamamladı: “İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak; çocuk hakları alanındaki gelişmeleri yakından takip etmekte olduğumuzu, çocuk hakkı ihlallerinin ve çocuğun üstün yararı ile bağdaşmayan her türlü uygulamanın karşısında bulunduğumuzu ve bu süreçlerin de takipçisi olduğumuzu kamuoyuna bir kez daha bildirmekteyiz.”