- İzmir
- 24.03.2025 23:42
22 Mart Dünya Su Günü kapsamında kuraklık ve su krizine dikkat çeken İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Her geçen yıl daha ağır bir su krizi yaşayacağız. Bunun sadece İzmir’de olduğunu ya da olacağını düşünen varsa Allah aşkına gözünü açsın. Türkiye’nin tamamı, dünyanın çok büyük bir kısmı su kriziyle mücadele ediyor. İzmir’de gerçekten iyi bir yönetim olduğu için geçen yıllarda çok ağır kuraklıklar olmasına rağmen İzmir su krizini yaşamadı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni bilinçli ve iyi insanlar yönetiyor. Herkes bilsin bunu” dedi
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, 22 Mart Dünya Su Günü kapsamında İZSU ve İzmir Planlama Ajansı (İZPA) iş birliğiyle EGİAD Sosyal ve Kültürel Etkinlikler Merkezi-Portekiz Sinagogu’nda düzenlenen "Dünyada ve İzmir’de Suyun Geleceği" paneline katıldı. Panelin moderatörlüğünü İZPA Başkanı Prof. Dr. Koray Velibeyoğlu üstlendi. Açılış konuşmasını yapan Başkan Tugay, su krizine dikkat çekerek, "Adım adım yaklaşan su, gıda ve enerji krizleri var. Bunlar iyi yönetilemezse, bir süre sonra yaşam alanlarını terk etmek, bazı bölgelerde sıkışmak, çatışmalar yaşamak ve nihayetinde ekosistemin bozulmasıyla yok oluşa gitmek gibi ciddi sorunlarla karşılaşacağız. Bunlar ciddiye alınması gereken konular" ifadelerini kullandı.
Yerel yönetim olarak farkındalık yaratmaya çalıştıklarını belirten Başkan Tugay, “Ancak bu sadece bizim yapabileceğimiz bir şey değil. Şehrin tüm kurumları ve sakinleri öncelikle bilinçlenmeli ve üzerine düşeni yerine getirmelidir. Hükümet de bu konuda bilgi sahibi değilse ya da meseleye yeterince ciddiyetle yaklaşmıyorsa, yerel yönetimlerin gücü sınırlı kalır. 2024, tarihinin en sıcak yılı olarak kaydedildi. Son üç yılda yağan yağmur miktarı, 2021 yılına eşit. İzmir’de, hem Küçük Menderes Havzası'nda hem de Türkiye genelinde dramatik şekilde göller ve akarsular kuruyor. Yaz aylarında bir damla su dahi akmıyor. Çok belirgin bir kuraklık yaşıyoruz. Herkesin iklim krizini durdurmak için acilen üzerine düşeni yapması gerekiyor” dedi.
İzmir’in karbon nötr şehir olma hedefinin, Avrupa Birliği İklim Nötr ve Akıllı Şehirler Misyon Kenti olarak taahhüt edildiğini belirten Tugay, “2030 yılına kadar karbon nötr bir şehir olmamız gerekiyor. Bu, 'olursak iyi olur' diye bir durum değil, zorunluluk. Şehir olarak, üzerimize düşeni yapmadan başka şehirlere örnek olamayız. Çok dikkatli bir şekilde hareket ediyoruz. Karbon emisyonlarının en büyük kaynağının enerji olduğunu biliyoruz. Hem kurum içindeki enerji verimliliği hem de şehirdeki enerji verimliliği konusunda çalışmalar yapıyor ve bu yönde kararlar almaya gayret ediyoruz” dedi.
Başkan Tugay, su krizi yaşandığını ancak İzmir’de sürecin doğru bir şekilde yönetildiğini belirterek, "Geçen yıl hissettirilmemeye çalışılsa da bir kriz yaşandı. Her geçen yıl daha ağır bir krizi yaşamaya devam edeceğiz. İzmir’in ihtiyacı olan suyun teminiyle ilgili İZSU çalışıyor. Ve arkadaşlarımız kafa yoruyorlar. Çünkü bu sene yağış çok az oldu. Su temin etiğimiz barajların hepsinde su seviyeleri çok düşük. Kayıp kaçaklarla ilgili önlemleri alıyoruz. Ancak ne yaparsak yapalım önümüzdeki bahar aylarında İzmir’e yağış olmazsa su kısıtlamalarına gitmek zorunda kalacağız. Bunun sadece İzmir’de olduğunu ya da olacağını düşünen varsa Allah aşkına gözünü açsın. Türkiye’nin tamamı, dünyanın çok büyük bir kısmı su krizi yaşıyor. İzmir’de gerçekten süreç iyi yönetildiği için geçen yıllarda çok ağır kuraklıklar olmasına rağmen su krizi yaşanmadı. Bilinçli ve iyi insanlar yönetiyor İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni. Herkes bilsin bunu" dedi.
Kimseye kısıtlama getirmek istemediklerini vurgulayan Tugay, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Ancak kullandığımız suyun yüzde 70’i tarımsal sulamaya ayrılıyor. Artık çiftçilerimizle bu konuda konuşmamız gerekiyor; sulama sistemlerindeki hatalar düzeltilmeli, kaçaklar giderilmeli ve daha az suya ihtiyaç duyan ürün çeşitleri tercih edilmelidir. Bu konuda çiftçilerimizi uyarmak ve eğitmek istiyoruz. 4,5 milyonluk bir şehirde yaşıyoruz ve bireysel su tüketimini de mutlaka önlemlerle kontrol altına almamız gerekiyor. Bozuk musluklardan su akıyor, patlak tesisatlardan su sızıyor. Bireysel önlemler alınabilir. Ancak kamu da bu konuda düzenlemeler yapmalı, bu kaçınılmaz. Kendi su tüketimimizle ilgili olarak kurum içinde arkadaşlarımız ciddi çalışmalar yaparak bir yıllık dönemde önemli bir su tasarrufu sağladılar. Bu, artarak devam edecek. Ayrıca bu yıl özellikle park, bahçe ve yeşil alan sulamalarında daha dikkatli ve tasarruflu bir program uygulayacağız. Su ihtiyacı az olan bitkiler ve çim türlerini tercih ediyoruz."
VELİBEYOĞLU: TARIM SUYU EN FAZLA KULLANAN SEKTÖR
İZPA Başkanı Prof. Dr. Velibeyoğlu, suyu hayatımızın merkezine yerleştirmemiz gerektiğini vurgulayarak, "Suyun kullanımındaki eşitsizliklere de dikkat etmemiz gerekiyor. Tarım, suyu en fazla kullanan sektör olarak öne çıkıyor. Gelir seviyesi ve gelişmişlik düzeyinde dengeyi kurmak da önemli, bu konuda da eşitsizlikler mevcut. Kır ve kent arasında büyük farklar bulunuyor. Ayrıca nüfus ve popülasyon açısından da durumu değerlendirmemiz gerekiyor. Türkiye’de nüfus batıda yoğunlaşırken, su kaynakları doğuda yer alıyor. Bu bölgesel ihtiyaçların karşılıklı olarak su temini sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesi ve eşitlenmesi gerekiyor" dedi.
ERDOĞAN: DÖRDÜNCÜ KURAKLIK YILI
İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan, “2021 yılında iki barajımıza yaklaşık 160 milyon metreküp su geldi. 2022, 2023 ve 2024 yıllarını incelediğimizde, su seviyesi neredeyse aynıydı. Yani son üç yılda toplamda 190 milyon metreküp su sağlandı. Bu, dördüncü kuraklık yılı. Bir kentin, üçüncü yıldan sonra dayanması çok zorlaşır. Gerçekten ciddi sorunlar yaşayabilirdik. Geçtiğimiz yılı çalışmalarımızla bir şekilde atlatabildik, ancak bu yıl daha zor olacak. Yeni kuyular açıyoruz, pompa istasyonları kuruyoruz ve Halkapınar’da büyük bir depo inşa ediyoruz” şeklinde konuştu.
Panelin konuşmacılarından Prof. Dr. Alper Baba, "BM’nin 17 sürdürülebilir kalkınma hedefinden biri su kaynaklarıyla ilgilidir. 2022 yılı verilerine göre, 2,2 milyar insan güvenli bir şekilde yönetilen içme suyuna erişimden yoksun" dedi. Tarih boyunca tüm medeniyetlerin su etrafında şekillendiğini belirten Alper Baba, "Geçmişte insanlar büyük barajlar inşa etmiş, evlerde yağmur suyu depoları oluşturmuş, sulak alanları kullanmış ve yeraltı su depoları yapmışlardır. Ayrıca tarım ve sanayi alanlarında yağmur suyu toplamışlar. Bunlar gerçekten önemli uygulamalardı" şeklinde konuştu.
Türkiye’nin su kıtlığı yaşadığını vurgulayan Prof. Dr. Okan Fıstıkoğlu, hem ülkemizde hem de İzmir’de durumun giderek kötüleşeceği sinyallerinin olduğunu belirterek, "Her 7-8 yılda bir sulak ve kurak dönemler arasında geçiş yapıyoruz. Şu an kurak bir dönemdeyiz. Umut ediyoruz ki, önümüzdeki yıllarda sulak bir döneme girer ve kuraklıktan çıkarız. Şu anda kayıp kaçak oranımız yüzde 30 seviyelerinde. İçme suyunu sürdürülebilir şekilde temin edebilmek için bu oranı yüzde 10'a indirmemiz gerekiyor" dedi.
Kentteki yürütülen çalışmalar hakkında bilgi veren İZSU Su ve Yapı İşleri Dairesi Başkanı Yeter Erten, "Kayıp kaçakla mücadele etmek, yeni kaynaklar aramaktan ve yaratmaktan daha önemlidir. Mevcut kaynaklarımızı en etkin ve verimli şekilde kullanmak ve bu kaynakları sisteme kazandırmak en büyük hedefimiz. Kayıp kaçakla ilgili çalışmalarımız her geçen yıl daha da iyileşiyor. Su olmadan yarınımız yok. Suyumuza sahip çıkalım" dedi.