Belediye-İş’ten kriz çıkışı: İşçi cezalandırılmasın

KEMAL ÖZKURT / İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde yaşanan maaş ve sosyal hak krizine ilişkin Belediye-İş Sendikası İzmir 2 ve 3 No’lu Şube başkanları, CHP Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu, CHP Parti Meclisi Üyesi Ednan Arslan ve CHP İzmir İl Başkanı Çağatay Güç ile bir araya geldi. Görüşmenin ardından açıklama yapan sendika yöneticileri, krizin sorumlusu olmadıklarını vurgulayarak, yaşanan ekonomik tablonun faturasının belediye işçilerine kesilmemesi çağrısında bulundu. Belediye-İş İzmir 3 No’lu Şube Başkanı Musa Bozkurt, sürece ilişkin değerlendirmesinde, “Cemil Başkan, ‘krizi ben yaratmadım’ dedi. İşçi olarak biz hiç yaratmadık. Büyükşehir’in bizi cezalandırmasını istemiyoruz” diye konuştu.

BİZ İZMİR HALKININ KENDİSİYİZ 

Belediye-İş Sendikası 3 No’lu Şube Başkanı Musa Bozkurt, “Bugünkü görüşmelerimiz olumluydu. Ulaş Başkan ılımlıydı ve ciddi anlamda dinledi. Bizim alacaklarla ilgili sorunlarımız var. Sorunlarımızı dile getirdik, onlar da notlarını aldılar. Buna dair takdir sunacaklar. Buradaki tek sıkıntı belediyelerden alacaklar değil. Hükümetin yaptığı baskılar ve CHP’li belediyelerin gelirlerin kısıtlanmasından kaynaklı sıkıntı olduğunu dile getirdiler. Cemil Başkan, ‘krizi ben yaratmadım’ dedi. İşçi olarak biz hiç yaratmadık. Meclisin dağılımı bellidir. Ülkenin bu noktaya gelmesindeki en büyük neden 3’te biri iş adamıdır, 3’te biri avukattır, geriye kalanı de meslek kuruluşlarına dağıtılmıştır. Ülkenin bu noktaya gelmesindeki en büyük kriz iş adamları ve hukukçulardır. Meclisin çoğunu onlar oluşturuyor. Biz işçi olarak tarafı olmadık ve etkimiz yoktur. Cezalandırılan halktır. AKP hükümet olarak halkı cezalandırıyor. Cezalandırılırken biz de işçi olarak uzayda yaşamıyoruz, İzmir halkının kendisiyiz" diye konuştu.

BİZE KİMSE FEDAKARLIK YAPMIYOR

Büro personelinin dört aydır mesai alamadığını ifade eden Belediye İş İzmir 2 No'lu Şube Başkanı Savaş Atalay, "Temel sorun alım gücüdür. Bugün asgari ücret 22 bin lira, emekli maaşı 16 bin lira. İzmir’de kiralar 20-25 bin liraya dayanmış durumda. Markete, pazara çıkıldığında alım gücünün kalmadığı açıkça görülüyor. Gerçekten çok zor bir süreçten geçiyoruz. Bizim tek talebimiz, işçi arkadaşlarımızın hak ettikleri ücretlerin gününde yatırılmasıdır. Elbette fedakârlık yapıyoruz ve yapmaya devam ediyoruz. Ancak bankalar beklemiyor, ev sahipleri beklemiyor, markette kimse fedakârlık yapmıyor. Fedakârlık sadece işçiden beklenemez. Yaklaşık dört aydır ikramiyelerimiz, mesailerimiz ödenmiyor. Büroda çalışan arkadaşlarımız dört aydır mesai alamıyor. Bu durum iş yerlerinde iş barışını da bozuyor. Sahada çalışan bazı arkadaşlarımız mesai alırken, bürodaki arkadaşlarımız alamıyor. Oysa bu mesailer idarenin verdiği görevler kapsamında, ağır iş kollarında çalışılarak yapılıyor. Kanallarda, arıtmalarda, soğukta, sıcakta, suyun içinde çalışan arkadaşlarımız var. İzbeton’da, asfaltta çalışanlar var. ESHOT’ta, İZULAŞ’ta direksiyon sallayan arkadaşlarımız var. Hepimiz ağır iş kolunda çalışıyoruz. Herkesin borcu var, ödemesi var. Talebimiz çok net: Ücretlerin gününde yatırılması" dedi.