- İzmir
- 02.09.2025 23:37
İLKSES TV’de gazeteci Vedat Araz’ın sorularını yanıtlayan CHP İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Zahide Kurun, partisinin delegasyon sürecinin şeffaf geçtiğini belirtti
CHP İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Zahide Kurun, İLKSES TV’de Vedat Araz İle İzmir Masası’nın konuğu oldu. Programda gazeteci Araz’ın sorularını yanıtlayan Kurun, kongre sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunurken kadın kolları olarak gerçekleştirdikleri çalışmaları da anlattı. Kurun, “Birkaç ilçemizde birkaç mahallemiz kaldı sadece. Bu sıcak siyaset içerisinde bizim de kongrelerimiz başladı. Normal süreci içerisinde başladı. Bu süreç geldi, İzmir’de birkaç ilçemizde son birkaç mahallemiz kaldı, tamamı bitmiş durumda” dedi.
Açıklamasının devamında seçimlerin birçok ilçede uyumlu geçtiğini kaydeden Kurun, kadın delegelerin erkek delegelere oranına da değindi. Kurun, konuşmasına şöyle devam etti: “Öncelikle, oldukça güzel uyumlu uzlaşmacı bir şekilde birçok ilçemizde devam etti seçimler. Bu da sevindirici bir durum. Mahallelerin kendi yapısı içinde o dengeyi koruması, uyumu ve ulaşmayı sağlaması bizleri de mutlu etti. Şu anda il başkanlığımızdaki sisteme girilmiş delege sayıları içinde 7 bin 600 erkek delege, 2 bin 715 kadın delege ve ortalama yüzde 35 oranında bir oran yakalamış olduk kadınlar olarak. Bu süreç içerisinde sadece delegasyon değil sonrasında da ilçe ve il kongreleri sürecimiz başlıyor. Bu süreç içerisinde de kadınların daha yetkin ve söz sahibi olması, yönetim kademelerinde daha etkin olabilmesi için çalışmalarımız devam edecek. Mahalle delegasyonlarına kadın kolları il başkanlığı olarak çok fazla müdahil olmadık. Çünkü her ilçenin ve mahallenin kendi dinamikleri var. Bu dinamikler içerisinde Kadın kolları ilçe başkanlarımızla birlikte koordineli bir süreç yürütüldü. Ama ilçe kongrelerinde ve il kongre sürecimizde de yönetim kadrolarında daha fazla kadın arkadaşımızın yer alması için bizler de biraz daha fazla müdahil olmuş olacağız.”
Kurun, söz konusu kongrenin Cumhuriyet Halk Partisi için neyi ifade ettiğini ise şu sözlerle anlattı: “CHP’de kongre ve kurultayın her zaman bir anlamı vardır çünkü burada bir irade söz konusudur. Sadece üyeler üye olup da bir kişinin eline iradesini bırakmış değil. Kendileri parti içindeki yönetim kadrosunu da seçme olanağına erişmiş oluyorlar. Bu anlamda da üyeliklerimizden başlayıp mahale delegasyon seçimlerimizden başlayıp her zaman kongrelerimiz çok büyük önem arz ediyor. Bunlardan en önemlisi aslında iradeyi ortaya koymak oluyor. Bunun yanında da iki senelik bir sürecimiz tamamlandı. Biliyorsunuz kurultay sürecimiz sonrasına sosyal medyada başlayan bazı tatsız tartışmalar devam etmiş durumda. Ama tabii k unlar CHP’yi etkileyecek durumda nitelikte değiller. Çünkü biz biliyoruz ki burada CHP’nin kendi içerisinde değil aslında dışarıdan bu olaylara el atıp da CHP içerisinde bir kaos varmış mesajını vermeye, bu şekilde bir algı yürütmeye çalışan bir yapının olduğunu hepimiz biliyoruz. CHP bunların hepsine kulaklarını kapatmış kendi sürecini kendi iç dinamiklerinde olması gereken süreci tamamlama yolunda gidiyor.”
Ayrıca birçok yerde seçimlerin tek adayla devam edeceğine ilişkin de konuşan Kurun, “Demokrasi çoğulcu katılım gerektiren bir yapıdır. Ancak bunla şunu da görmek gerekiyor ki eğer bir ilçede tek aday üzerinde bir uzlaşma sağlanıyorsa burada üye bazında yönetimsel bazda ciddi bir uyum var demektir. Tabii hepimizin istediği ikili üçlü adayla birlikte demokrasi şölenini yaşamak. Bunun da en önemlisi tabii ki demokrasi şölenini yaşarken bir kaosa izin vermemek. Bunlar parti içerisinde küçük ve tatlı rekabetler olarak görüyoruz. Hırçınlaşmaya, hırslanmaya ve birbirimize karşı kırıcı olmaya hiç gerek olmayan durumlar bunlar aslında bir görev yarışıdır. Bir görevi almak için yarışa gireriz, bir kişi bayrağı alır ve süreç tamamlanana kadar o kişi yönetici olur. İkili üçlü adaylarla seçimin gitmesi çok güzel ama tek liste ya da tek aday olması da o kentte o ilçede bir uyumun ve uzlaşmanın sağlandığı anlamalına geliyor. Uzlaşma ve uyum da bizler için çok önemli” dedi.
Kadın üyelerin de parti içindeki rolüne değinen ve kadın adayların olup olmayacağıyla ilgili de konuşan Kurun, şunları kaydetti: “Şu anda en azından resmiyette adaylığını açıklamayan kadın arkadaşımız evet çok fazla yok. Duyumlarımız ya da bize gelen isimler ya da aday olmak istediğini belirten kadın arkadaşlarımız var. Bizim amacımız tüm İzmir’de tüm ilçelerimizde, ilçe başkanlıklarımız, yönetimi, delegasyon yapısında, il delegasyonu, il yönetimlerinde kurultaya kadar giden süreçte en fazla kadın arkadaşımızı ne kadar çok görürsek kadın kolları olarak bu bizim de başarımız olur. Ama burada şu ayrım da olmalı, evet kadınlar CHP içerisinde çok aktif ama İzmir’de özellikle biraz daha aktif ve görünür. Sadece bizim isteğimiz ve talebimiz, bir erkeğin arkasına sığınmış kadınlar değil kendi öz iradeleriyle siyaset yağan, emeği liyakatiyle birlikte siyaset arenasında kadınlarımızın bir yerde olması, yetkin olması. Onların emek veren kadınlarımızın, donanımlı kadınlarımızın siyaset arenasında yer almasını çok önemsiyoruz. Çünkü kadınlar siyasette de vitrin ya da dolgu malzemesi değiller. Bunlarla ilgili çalışmalarımız da devam ediyor.”
HİÇBİR YERE ADAY DEĞİLİM
Kurun, kurultay sürecinde hiçbir yere aday olmayacağını da belirterek şöyle konuştu: “Oldukça şeffaf olarak süreç tamamlanıyor. 13 Eylül’de kongre sürecimiz de başlıyor, burada da tüm şeffaflığıyla devam edecek. Benim adaylık sürecime geldiğimde kadın kolları il başkanlığında görev aldığım sürece bu görevim bitene kadar başka hiçbir göreve aday olmayacağımı beyan etmiştim. Hala da bu sözümün arkasındayım çünkü bu benim sadece o gün içi beyanım değil gerçek düşüncemdir. Birçok kadın arkadaşımız ne kadar çok yere aday olursa, ne kadar yönetim kademelerinde fazla kadın arkadaşımız yer alırsa biz kadınların siyasette ve toplumsal alanda daha fazla yer almasına sesimizi duyurmamamıza ve sözümüzü daha güçlü söylememize sebep olacaktır. O yüzden bir kişinin birkaç görevde yer almasını değil birkaç kişinin çeşitli görevlerde yer almasını önemsiyorum. Çok net bir şekilde de söylüyorum ki bu süreç içerisinde görevim bitinceye kadar hiçbir yere aday değilim. Kadın kolları il başkanlığımı sürdüreceğim.”
TUTUKSUZ YARGILAMA VURGUSU
Ayrıca İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraklerine yönelik gerçekleştirilen ve İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Tunç Soyer ile CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun da tutuklu bulunduğu kooperatif davasına değinen Kurun, şöyle konuştu: “Ziyaret talebimiz reddedildi, bire bir görüşme sağlayamadım fakat hem kurul arkadaşlarımız hem de diğer arkadaşlarım sık sık ziyaretlerine gidiyor. Oradan bilgiler alıyoruz. Bunun da bir siyasi operasyon olduğunun aslında hepimiz farkındayız. Çünkü daha önce defalarca aynı konulardan yargılanmış, beraat ettirilmiş ve istenmesi durumunda gidip tekrar ifade verebilecek insanların çete çökertmeye gider gibi bir operasyonla alınması aslında bir itibar suikastıdır. Hem İzmir’de ismi olan ve CHP’de görev almış kişilere hem de CHP’ye yönelik bir itibar suikastı düzenlendi. Bununla ilgili de 19 Eylül’de görülecek davada ilk mahkemede tahliye edileceklerini biliyoruz. Dava devam etse bile en azından tutuksuz olarak bir yargılama süreci bekliyoruz. Çünkü hapsedilmeleri aslında şiddetin farklı bir yönü. Bununla ilgili Murat Çalık başkanımız da Kırıklar Cezaevinde, kendisinin ailesini ziyaret etme imkanım oldu. Tabii ki bir hastalığının olması ve en az 20 kilo kaybetmesi ve hala ısrarla hapishanede tutuluyor olması gerçekten geldiğimiz adalet çürümüşlüğünün hangi noktada olduğunu bize gösteriyor. Hem dışarı ailesi hem de içeride kendisi bu şiddete maruz kalıyor. Bir an önce hepsinin tahliye olmasını bekliyoruz. Çünkü içeride tutulacak hiçbir nedenin olmadığını biliyoruz. Vatandaş da bunun farkında.
LAİK, ÇAĞDAŞ, ATATÜRKÇÜ EĞİTİM
Yeni başlayacak eğitim dönemiyle ilgili de konuşan Kurun, “Çocuklarımız çağdaş, bilimsel, laik eğitim yerine daha ideolojik, daha bağnaz, daha din odaklı bir eğitim sistemi içerisinde sürüklenmiş durumdalar. CHP olarak her zaman bilimden yanayız, çağdaş eğitimden yanayız. Bizim iktidarımızda da ucube sistemlerin yerine bilimsel çağdaş laik Atatürkçü eğitim sistemimiz, çocukların okullarda hem sanatsal faaliyetlerde becerilerini gösterecekleri hem de bilimsel alanlarda yeni yeni durumları keşfedecekleri bir eğitim sisteminin özlemini yaşıyoruz ve bu sistem CHP geldiğinde de tekrar oturtulacak” dedi. Ayrıca üniversite öğrencilerini sorunlarına da değinen Kurun, öğrencilere destek olmak için gerekli çalışmaları yürüteceklerini belirtti.
HÜKÜMET KADINI YOK SAYAN SÖYLEMLERDEN KURTULMALI
Kurun, kadına yönelik ve toplumsal şiddet olaylarının da artmasıyla ilgili şöyle konuştu: “Bu sorun kadınlar kadar erkeklerin de sorunu. O yüzden erkek de kadın da davranış biçimlerine özen göstermeli. Hükümet de mevcut sistemde bu cezasızlık politikalarından, kadını yok sayan söylemlerinden kurtulmalı. Tabii cezaların da tam olarak uygulanması gerekiyor. Ancak bu şekilde önlenebilir. Kadın cinayetlerine, çocuk istismarlarına yönelik cezalar verilirken indirim uygulanmaması gerekiyor. Ancak bu şekilde bunun üstesinden gelebilir. Kadın kolları olarak bu konuda eğitimler de veriyoruz. Çeşitli panellerimiz ve söyleşilerimiz de oluyor. Hatta eylemlerimiz var.”
YANGINLAR VE SUSUZLUĞA DA DEĞİNDİ
Son olarak ya aylarıyla birlikte yeniden gündeme gelen orman yangınları ve su kriziyle ilgili de konuşan Kurun, şunları kaydetti: “Yaz dönemlerinde yangınlar artar ama bu sene daha fazla yaşadık. Sistematik bir şekilde bir ilçede başlayan yangın aynı zaman diliminde başka ilçelerde de oldu. Bunlar da belki de çok küçükken zamanında müdahale olmaması, gece görüşlü helikopterlerin yangın uçaklarının gerekli şekilde kullanılmaması oldu. Bakan çıktığında bunların kullanımına gerek görmediklerini belirtmişti. Ormanların yanıyor olması, yağmurların yağmamasına sebep oluyor. Yağmur yağamaması da yer altı kaynaklarımızın dolmamasını ve susuzluğu beraberinde getiriyor. İzmir’deki yangınlar bu dönem hepimizin çok fazla canımızı yaktı. Bu yangınlar çok büyük alanları etkiledi. Buna sebep olanların mutlaka bulunması ve cezalandırılması gerekiyor. Susuzluk gerçekten çok zor. Çünkü su her şeydir. Bugün İzmir’e baktığımızda her taraf yemyeşil olması gerekirken her taraf sapsarı otlar ve çatlak toprakla bütünleşmiş durumda.”
Kaynak : MERVE AĞRIÇ