- İzmir
- 27.11.2025 20:10
CHP’li Saatli 45 milyar liralık bütçeyi anlattı: Neler yapılacak?
İZSU’nun 2026 bütçesine ilişkin konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi CHP Grubu Üyesi Onur Saatli, devam eden ve yapılacak olan çalışmaları anlattı.
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : HABER MERKEZİ
GÜLPERİ TİBİN
İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Kurulu Kasım Ayı 2’nci oturumu gerçekleştirildi. Toplantıya İzmir Büyükşehir Belediye Başkanvekili Zafer Levent Yıldır Başkanlık etti. Toplantının gündemini İZSU’nun 2026 yılı bütçesi oluşturdu. İZSU’nun 45 milyar liralık bütçesine ilişkin açıklamalarda bulunan CHP Grubu Üyesi Onur Saatli, “İZSU Genel Müdürlüğü’nün 2026 yılı Gider Bütçesi 45 Milyar TL olarak belirlenmiştir. Gelir bütçesi 39,6 Milyar TL olurken, Finansmanın Ekonomik Sınıflandırması 5,6 milyar TL olarak belirlendi ve bütçe denkliği bu şekilde sağlandı. İZSU esasen işletmeci bir kurum olduğu için bütçede en büyük payı yüzde 50,2 ile yine ‘Mal ve Hizmet Alımları’ aldı, ‘Sermaye Giderleri’nin payı ise yüzde 31,4. Bu tablo, İZSU’nun işletme maliyetlerinin yüksekliğini ve aynı zamanda altyapı yatırımlarına verdiği önemi açık bir şekilde göstermektedir” dedi.

İÇME SUYU YATIRIMLARI ÖNCELİKLİ ALAN
Saatli, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: “Program bazlı değerlendirmeye geçtiğimizde, bütçenin en yüksek bölümünü oluşturan Sürdürülebilir Çevre ve İklim Değişikliği Programı’nın 18,7 milyar TL ile toplam bütçenin yaklaşık yüzde 41,5’ini oluşturduğunu belirtmek isterim. Bu program içinde atık su yönetimi, yağmur suyu projeleri, arıtma tesisi yatırımları ve Körfez koruma faaliyetleri yer almaktadır. Bunun yanında, İçme Suyu Temini ve Toprak–Su Yönetimi Programı 10,88 milyar TL ile bütçenin yüzde 24’ünü oluşturmaktadır. İçme suyu şebekesi yenilemeleri, kayıp-kaçak oranının azaltımı ve elbette yeni içme suyu yatırımları bu programın öncelikli alanlarındandır. İZSU’nun faaliyetleri iklim krizinin olumsuz etkileri arttıkça daha da önem kazandı. Zaten 2025-2029 Stratejik Planı’nda da bu durum öngörülmüş ve ‘İklim Krizi’, ‘İçme suyu’ ve ‘Atıksu’nun haricinde başlı başına bir stratejik amaç olarak ele alınmıştı. 2026 bütçesi de kuraklık nedeniyle içme suyu arzındaki risklere, artan nüfusun getirdiği atıksu arıtma yüküne ve düzensizleşen yağmur rejimi nedeniyle daha sık karşılaştığımız sellere karşı daha dirençli bir kent yaratma anlayışıyla hazırlandı. Ülkemiz küresel ölçekte kurak iklim kuşağında yer alıyor, şehrimiz İzmir ise ülkemizin bu konudaki en riskli bölgelerinden birinde yer alıyor. Azalan su kaynakları ve artan nüfus, içme suyu arzını her geçen gün daha güçleştiriyor. Bu güçlükle başa çıkmak için yeni barajların yapımı, su kayıp-kaçaklarının azaltılması ve suyun tasarruflu kullanımı büyük önem taşıyor. Uluslararası Su Birliği (IWA) ve Dünya Bankası verilerine göre, 2024 yılı itibarıyla Türkiye’deki 30 Büyükşehir Su İdaresinin kayıp-kaçak oranı; AB ortalamasının yaklaşık 1,5 katı, ABD’nin 3 katı, Avustralya’nın 3,5 katı ve Danimarka’nın 7 katı seviyesindedir. 2014 yılında yayımlanan İçme Suyu Temin ve Dağıtım Sistemlerindeki Su Kayıplarının Kontrolü Yönetmeliği ile birlikte su idarelerinin su temininde, iletiminde, dağıtımında ve tüketiminde su kayıplarının azaltılmasına yönelik görev ve sorumlulukları belirlenmiştir. Büyükşehir ve il belediyeleri su kayıplarını 2028 yılına kadar en fazla yüzde 25 düzeyine; diğer belediyeler su kayıplarını 2028 yılına kadar en fazla yüzde 30, 2033 yılına kadar ise en fazla %25 düzeyine indirmekle yükümlü hale gelmişlerdir.”
SUSUZLUKLA MÜCADELEDE İŞ BİRLİĞİ ÇAĞRISI
Saatli konuşmasında şunları söyledi: “2025 yılında cari yılda şehrimize içme suyu sağlayan Gördes ve Balçova Barajları’ndaki su maalesef tükendi. Tahtalı Barajı ise tükenme noktasına geriledi. İZSU genel müdürlüğü yeni yeraltı su kuyuları açarak ve Petkim’e ait barajdan ücreti karşılığında su alarak su arzı sağlarken, tasarruf kampanyaları ve geceleri kısa süreli su kesintileriyle tüketimi azalttı. Bu sayede kuraklığın gündelik hayatı ciddi ölçüde etkilemesinin önüne geçildi. Ancak 4 yıldır ortalamanın altında yağış alan şehrimiz, önümüzdeki kış da yeterli yağmur alamazsa artık daha ciddi tedbirler almak gerekecek. Susuzluk yalnızca konutları değil sanayiyi ve tarımı da tehdit ediyor. Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in, hedefin üzerinde gelen enflasyonu kuraklık nedeniyle yüksek gelen gıda enflasyonuna bağladığına yönelik açıklaması da göz önünde bulundurulursa bu sorunun İZSU, DSİ ve Tarım Bakanlığı başta olmak üzere devletin ilgili tüm kurumlarının ortak çalışmasıyla çözülmesi gerektiği açıktır. Zira kuraklık İzmir’in değil küçük bir bölge hariç ülkemizin tamamının sorunudur.”
ATIKSU, YAĞMUR SUYU VE KÖRFEZ
Körfez, atıksu ve yağmur suyuna ilişkin çalışmaları da anlatan Saat, şu ifadeleri kullandı: “İzmir atıksu arıtmada yıllardır Türkiye’nin lider kenti. Bu liderliğini perçinlemek için bu yıl en büyük 3 atıksu arıtma tesisinin kapasite artırım yatırımlarını tamamlayıp açılışlarını yaptı. Çiğli 4. Faz, Torbalı AAT 2. Etap ve Yazıbaşı Ayrancılar AAT 2. Etap yatırımlarıyla birlikte arıtma kapasitesini günlük 271 bin metreküp artırmış oldu. Bu toplam kapasitenin %6,5 artması anlamına geliyor. 2026 yılı bütçesinde ise iki önemli atıksu arıtma tesisinin yer aldığını görüyoruz. Uzun süredir dış kredi onayı bekleyen ancak onayı gelmeyen Dikili Atıksu Arıtma Tesisi ve Yenişakran Arıtma Tesisi’nin ihalesi yakın zamanda yapılacak. İZSU bu 2 büyük yatırımın maliyetini özkaynaklarıyla karşılayacak. İzmir’in mevcut atıksu hattı ağının genişletilmesi, bakım onarımı ve temizliği çalışmaları da yine belirlenen hedeflere uygun olarak planlanmış durumda. Yağmur suyu ayrıştırma projeleri kapsamında son 1,5 yılda 65 km’lik yeni yağmur suyu hattı imalatı tamamlandı 30 km yağmur suyu hattının bakım-onarımı yapıldı. Bu yatırımlar hem körfez temizliği hem de taşkınlarla mücadele açısından büyük önem arz ettiği için özellikle kent merkezinde büyük hız kazandı. Bornova, Buca, Bayraklı, Konak ve Karşıyaka’daki yatırımlara ek olarak Ödemiş, Güzelbahçe, Tire gibi ilçelerde de benzer yatırımlar devam ediyor. TEFWER Projesi (Türkiye Deprem,Sel ve Yangın Acil İmar Projesi) kapsamında yürütülen yağmur suyu ayrıştırma projeleri de başladı. İZSU bu proje kapsamında Türkiye’de ilk ihale yapan ve ilk sözleşme imzalayan kurum oldu. 3 büyük projenin ihale bedelleri beklenenin altında sonuçlandı. TEFWER kapsamında, mevcut bileşik sistemle çalışan Büyük Kanal Hattı ve ucundaki Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi’nin yükünü azaltmak amacıyla yağmur sularının ayrıştırılmasına yönelik çalışmalar yürütülecektir. 110 milyon Euro tutarındaki kredi paketi içinde yer alan proje kapsamında 90,2 km yağmur suyu hattı ve 66 km atık su hattı inşa edilecektir. Bunun yanında, mevcut 3 projenin ihalelerinin öngörülen tutarların altında sonuçlanması nedeniyle bu kredi paketine birkaç önemli altyapı projesi daha eklenecektir. Bu çalışmalarla altyapının hizmet ömrü uzatılacak, kısmen yenilenmesi sağlanacak ve 2000 yılından bu yana hizmet veren Büyük Kanal Projesi kapsamında yağmur suyu ayrıştırma ve sistem iyileştirme açısından önemli bir adım atılmış olacaktır. Bu 3 proje: LOT 1 Konak İlçesi, Umurbey, Halkapınar, Mersinli ve Çınarlı Mahalleleri ile Bayraklı İlçesi Adalet Mahallesi Yağmur Suyu ve Kanalizasyon İnşaatı, LOT 2 Konak İlçesi Ege Mahallesi (Alsancak Liman Bölgesi) Yağmur Suyu Şebekesi ve Kanalizasyon İnşaatı, LOT 3 Konak ve Karabağlar İlçesi Muhtelif Cadde ve Sokaklarında Atık Su ve Yağmur Suyu Ayrıştırma Yapımı’dır. Tüm projelerin yapım ihaleleri tamamlanmış, ihale komisyonları tarafından hazırlanan Teklif Değerlendirme Raporları İLBANK A.Ş. ve Dünya Bankası yetkilileriyle paylaşılmıştır. Ancak süreçte kur farkı oluşması ve ilk iki ihalede düşük teklifler verilmesi nedeniyle, 110 milyon Euro tutarındaki kredi paketinin tamamı kullanılamamıştır. Bu nedenle, ilave yapım işlerinin de aynı kredi paketi kapsamında değerlendirilmesi için İLBANK A.Ş.’ye talepte bulunulmuş ve Dünya Bankası tarafından bu talep uygun görülmüştür. Bu kredi paketi kapsamında yer alan işler: LOT 4 Bornova İlçesi Muhtelif Cadde ve Sokaklarında Atık Su ve Yağmur Suyu Hatları İnşaatı, LOT 5 Buca İlçesi Muhtelif Cadde ve Sokaklarında Atık Su ve Yağmur Suyu Hatları İnşaatı, LOT 6 Karşıyaka İlçesi Mavişehir Mahallesinde Atık Su ve Yağmur Suyu Hatları ile Terfi Merkezi İnşaatı, LOT 7 Konak İlçesi Çınarlı Mahallesinde Atık Su ve Yağmur Suyu Hatları ile Terfi Merkezi İnşaatı’dır.”
ÖZKAYNAKLAR KULLANILIYOR
Saatli, İzmir Körfezi temizliğinde öz kaynakların kullanıldığını belirterek şöyle konuştu: “İZSU İzmir Körfezi’nin dip çamurunun taranması çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda 2 ihale yapılmıştı. İlk ihale kapsamında bu yıl 430 bin metreküp dip çamuru tarandı. İkinci ihale de sonuçlandı ve çalışmalar yakında başlayacak. İZSU bu iki ihaleyi de benzerlerine göre çok daha uygun birim fiyatlarla gerçekleştirdi ve tamamen özkaynaklarıyla finanse ediyor. Ayrıca Seferihisar Deniz Deşarjı Terfi Merkezi ve deniz deşarj hattı da tamamlandı ve bu sayede artık arıtılmış sular Kocacay Deresi’ne deşarj edilmiyor. Ayrıca deniz suyu kalitesi de güvence altına alınmış oluyor.”
KURUMSAL KAPASİTE VE MALİ YAPI
Saatli, şu ifadeleri kullandı: “İZSU etkin bir politika izleyerek 1,5 yıl önce 7.000’in üzerine çıkan personel sayısını 6.200’ler seviyesine düşürdü. Özellikle kurum içindeki personel yer değişiklikleri sayesinde mevcut insan kaynağından daha yüksek verimle faydalanır hale geldi. Bu sayede ayrıca ciddi bir tasarruf da sağlandı. Geçtiğimiz yıl başlayan bu çalışmalara diğer tasarruf hamleleri de eklenince mali yapısı güçlendi. Bu sayede piyasaya olan firma borçlarını büyük ölçüde azaltarak ödeme sürelerini 3 ay kısalttı. Bu durumun ihalelere de yansıdığı ve ihalelere gelen tekliflerin sayısı artarken, sözleşme bedelleri düştü ve daha az mali kaynak kullanılarak daha fazla yatırım yapılabilir hale gelindi. Bu süre boyunca İzmir, su satış bedelini de diğer şehirlere göre azalttı. İlk 4 metreküp suyu %55 indirimli satan İZSU, Ocak ayında tarife artışına gitmeme kararı aldı. Böylece İzmir Ocak ayı itibariyle su satış bedelleri sıralamasında 5. sıraya gerileyecek. (Bkz. EK 5) 2025 gerçekleşmeleri de bu tabloyu doğruluyor. Ekim ayı sonu verilerine göre, gelir ve finansman toplamı giderleri geçmiştir. İdarenin Yenilenebilir enerji yatırımlarının da hızlandığı ve artarak devam ettirildiği görülüyor. Bu yıl 6 yenilenebilir enerji projesi daha tamamlandı, gelecek yıl da benzer projeler devam edecek. Bunlar arasında Menemen Emiralem Boru Stok Sahası’nda arazi ve çatı tipi Güneş Enerji Sistemi tamamlanarak devreye alınmıştır. 162 milyon TL’lik yatırımla hayata geçirilen 3,75 MW kapasiteli proje ile yıllık 6 milyon kwh elektrik enerjisi üretimi sağlanmakta ve 20 milyon TL tasarruf edilmektedir. Karabağlar Pompa İstasyonu P-11 Konteyner Tipi Off-Grid Hidroelektrik Santrali Temini ve Montajı İşi tamamlanmıştır. İş kapsamında şu ana kadar 20 Milyon TL harcanmıştır. Devreye alma aşamasında olan tesis yıllık 1.5 milyon kWh elektrik enerjisi üretimi ile yıllık 6 milyon TL tasarruf imkanı sağlayacaktır. 64.440.000,00 TL yatırım ile yürütülen toplam 2,61 MW kapasiteli 6 adet çatı ve 1 adet arazi GES kurulumu devam etmektedir. 7 adet santral devreye alındığında yıllık 4.437.000 kWh elektrik enerjisi üretimi ile yıllık yaklaşık 16 milyon TL tasarruf sağlanacaktır.”
FİNANSMANA ERİŞİMDE ZORLUK YAŞANIYOR
Finansmana erişimde de zorluk yaşandığını belirten Saatli, şöyle devam etti: “Konuşmamın tam da bu noktasında, Bugün ülkemizin ekonomik yapısını doğrudan etkileyen, yerel yönetimlerin finansman kabiliyetini yakından ilgilendiren önemli bir başlık üzerinde değerlendirmelerimi de sizlerle paylaşmak istiyorum: Türkiye’de tasarrufların düşüklüğü, özel sektörde özsermaye yetersizliği ve gerek yurtiçi gerekse yurtdışı finansmana erişimde yaşanan zorluklar. Bu üç temel unsur, hem merkezi yönetimin hem de belediyelerin yatırım kapasitesi üzerinde belirleyici rol oynamaktadır. Türkiye uzun yıllardır düşük tasarruf oranına sahip bir ülke konumundadır. Hanehalkı tasarruf oranları gelişmekte olan ülkelerin yaklaşık 10 puan gerisindedir . Tasarrufların yetersizliği, ülkemizde yatırımların iç kaynaklarla finanse edilememesine, bu nedenle de sürekli olarak dış finansmana bağımlı bir ekonomik yapı oluşmasına neden olmaktadır. Türkiye’de işletmelerin önemli bir bölümü, özellikle KOBİ’ler, düşük özsermaye ile faaliyet göstermektedir. Birçok sektörde özkaynak oranı %20’nin altına düşmüş durumdadır. Bu tablo, işletmeleri krediye aşırı bağımlı hale getirmekte, finansal kırılganlığı artırmakta ve uzun vadeli yatırım kararlarını zorlaştırmaktadır. Türkiye’de finansmana erişim son yıllarda giderek zorlaşmıştır. Yüksek faiz oranları, teminat gerekliliklerinin artması ve kredi vadelerinin kısalması en önemli başlıklardır. Bu durum yalnızca özel sektörü değil, belediyeleri de doğrudan etkilemektedir. Kısa vadeli borçlanmanın maliyetleri artmış, uzun vadeli finansman bulmak ise güçleşmiştir. Türkiye'nin risk primi, kredi notu ve makroekonomik göstergeleri, yurtdışı borçlanma maliyetlerini doğrudan etkilemektedir. Kur oynaklığı ve uluslararası yatırımcı güvenindeki kırılganlık dış finansmanı zorlaştırmaktadır. Tasarruf yetersizliği, özsermaye eksikliği ve finansman maliyetlerindeki artış, belediyelerin altyapı yatırımlarını, su ve kanalizasyon projelerini, ulaşım ve çevre projelerini sürdürülebilir şekilde finanse etmesini zorlaştırmaktadır.”
BAKANLIKTAN ONAY BEKLİYORUZ
Saatli, konuşmasını şöyle noktaladı: “Şimdi gelinen bu noktada İZSU İdaresi olarak tüm teknik süreçleri, fizibilite çalışmalarını, uluslararası kuruluşlarla yapılan kredi görüşmelerini ve bürokratik prosedürleri eksiksiz tamamlamamıza rağmen, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından bir yılı aşkın süredir onay verilmeyen dış finansman taleplerimiz nedeniyle kritik altyapı yatırımlarımızı geciktirmektedir. Bu durum yalnızca kurumumuzun değil, doğrudan doğruya İzmirli vatandaşlarımızın zararına sonuçlar doğurmaktadır. İçme suyu, yağmur suyu, kanalizasyon ve arıtma projeleri gibi kentin yaşam kalitesini yükseltecek hayati yatırımların, siyasi veya idari gecikmelere kurban edilmesi kabul edilebilir değildir. Merkezi idarenin bu onay sürecini uzatması, büyükşehir belediyelerinin hizmet üretme kapasitesini zayıflatmakta, İzmir halkının en temel altyapı ihtiyaçlarına erişimini geciktirmektedir. Yerel yönetimlerin finansman imkanlarının engellenmesi değil, desteklenmesi gerekmektedir; çünkü geciken her gün, kentimizin geleceğinden çalınan bir gündür.”
Kaynak : HABER MERKEZİ