DİSK’li Kadınlardan 8 Mart öncesi mesaj: Eşit işe eşit ücret!

DİSK, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde İzmir’de bir araya gelerek kadın emeğinin görünürlüğü, toplumsal cinsiyet eşitliği ve güvenceli çalışma hakkı için mücadele çağrısı yaptı ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi adına acil adımlar atılması gerektiğini vurguladı.


  • Oluşturulma Tarihi : 28.02.2025 12:26
  • Güncelleme Tarihi : 28.02.2025 12:26
  • Kaynak : MERVE AĞRIÇ
DİSK’li Kadınlardan 8 Mart öncesi mesaj: Eşit işe eşit ücret! haberinin görseli

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde İzmir’de bir araya gelerek kadın emeği, toplumsal cinsiyet eşitliği ve güvenceli çalışma hakkı için ses yükseltti. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun da katılımıyla gerçekleşen buluşmada, Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde bildiri dağıtımı ve basın açıklaması yapıldı. DİSK 3 No’lu Şube Kadın Komisyon Üyesi Mine Bilir’ın okuduğu açıklamada, kadın yoksulluğu ve işsizliğinin derinleştiğine, çalışma hayatında kadınların halen düşük ücret ve güvencesiz istihdamla karşı karşıya bırakıldığına dikkat çekildi. DİSK’li kadınlar, kadına yönelik şiddetin son bulması, eşit işe eşit ücret politikalarının hayata geçirilmesi ve sosyal politikaların güçlendirilmesi taleplerini bir kez daha dile getirdi.

 

KADIN İŞSİZLİĞİ KATLANDI

2024’ten bu yana toplumsal cinsiyet eşitsizliği katlanarak büyüdüğünü ifade eden DİSK 3 No’lu Şube Kadın Komisyon Üyesi Mine Bilir, “Kadın cinayetleri arttı, hayat pahalılığı ve kadın yoksulluğu durdurulamaz seviyelere çıktı. Kadın işsizliği katlandı. 2025’te ise bir kez daha emeğimizi karşılıksız bırakacak, bizi eve hapsedecek, yoksul bırakacak, şiddete açık hale getirecek politikalara olan ısrardan vazgeçilmedi.  Biz kadınlar, 8 Mart’a giderken hayat pahalılığına, düşük ücretlere, güvencesiz istihdam politikalarına ve ayrımcılığa karşı itiraz sesimizi yeniden yükseltiyoruz. Hem çalışma hayatında hem de görünmeyen ev içi emeğimizdeki eşitsizliklere, güvencesizliğe, baskılara, şiddet ve tacize karşı birlikte duruyoruz. Kadınlar olarak demokrasinin olmadığı Anayasa’nın bile uygulanmadığı bir ortamda, yaşadığımız sorunların çözümü bir yana daha da ağırlaşacağını çok iyi biliyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, hayatın bütünün de olduğu gibi çalışma hayatında da hâlâ sürüyor. DİSK olarak yaklaşık 4 yıldır ‘Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet’ mücadelemiz devam ederken bir kez daha gördük ki sadece kadın olduğumuz için erkeklerle eşdeğer işleri yapmamıza karşılık daha düşük ücret alıyoruz. Çalışma hayatında cinsiyet, ırk, ücret ve inanç ayrımcılığına karşı grevdeyiz! Eşit işe eşit ücret istiyoruz!” dedi.

 

“‘AİLE YILI’ İLAN EDİLMESİ TÜM HAKLARIMIZI TEHDİT EDİYOR”

Kadına ve kız çocuklarına yönelik şiddet artarken, kadına yönelik şiddetle mücadele adı altında cezasızlık politikalarının yaygınlaştığını aktaran Bilir, “Tüm saldırılar karşında kadınlar olarak yaşama hakkımıza sahip çıktığımızı bir kez daha haykırıyoruz. Şiddetle ve tacizle mücadele etmek, eşitlikçi ve şiddetten arınmış çalışma hayatı oluşturmak için 3 yılı aşkın bir süredir mücadelesini yürüttüğümüz ILO’nun 190 sayılı Sözleşmesi hâlâ onaylanmadı. Her alanda şiddet ve tacizi önlemekle yükümlü olan hükümet işyerlerimizde güvende olmamız için derhal ILO 190’ı onaylanmalıdır. Şiddetsiz ve tacizsiz işyerleri istiyoruz! Kadına yönelik ayrımcılıklar ve eşitsizlikler toplumun her alanında sürerken, 2025 yılının siyasal iktidar tarafından ‘Aile Yılı’ ilan edilmesi tüm haklarımızı tehdit ediyor. Asgari ücret dahi hâlâ tek kişi üzerinden belirlenirken, kadın yoksulluğu ve işsizliği katmerlenerek artarken iktidarın bu yılı ‘Aile Yılı’ ilan etmesinin altında yatan sebepleri görüyoruz: Biz kadınları bir kez daha eve hapsetmek, ucuz işgücü olarak kullanmak, esnek ve güvencesiz çalıştırmak ve bakım yükünü bir kez daha kadınların üzerine yığmak. Kadınların yalnızca ‘aile2 içinde tanımlanması ve sınırlandırılmasını kabul etmiyoruz” diye belirtti.

 

“TAHRİK İNDİRİMİNDEN VAZGEÇİLMELİ”

İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararından derhal vazgeçilip Sözleşme ve 6284 sayılı Kanun etkin bir biçimde uygulanması gerektiğini vurgulayan Bilir, “25 Haziran 2021’de yürürlüğe giren ILO 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi Türkiye hükümeti tarafından onaylanmalı ve uygulanmalıdır. Toplumsal cinsiyet temelli suçlarda, kadın cinayetlerinde cinsiyetçi iyi hal, tahrik indirimi gibi uygulamalardan vazgeçilmelidir. Cezasızlık politikalarına hemen son verilmelidir. Nafaka hakkının gaspına yönelik tartışmalara son verilmelidir. Kadınların bakım emeği yükünün üzerinden alınması için kamusal sosyal politikalar hayata geçirilmelidir.  Kreş, gündüz bakım evi, hasta ve yaşlı bakım evleri merkezleri yaygınlaştırılmalı, herkesin ücretsiz yararlanabileceği bir hak olarak tanımlanmalıdır. Çalışma hayatında kadına yönelik toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılıklar terk edilmeli, güvenceli ve insana yakışır işler yaratılmalıdır. İktidarın politikalarında kadın istihdamını artırmak için önerilen esnek çalışma biçimleri yerine kadınlar için tam zamanlı ve güvenceli istihdam olanakları yaratılmalıdır. Yetki ve karar mekanizmalarında eşit temsiliyetin hayata geçirilmesi sağlanmalıdır. Eşit işe eşit ücret politikası hayata geçirilmeli, her işyerinde uygulanması için denetleme mekanizmaları oluşturulmalıdır” ifadelerini kullandı.

Yazarımız Kim ?

MERVE AĞRIÇ