Dorukhan Büyükışık davasında “suç örgütü” iddiası: Ara karar verildi!

İzmir’de 2018’de hayatını kaybeden ve cinayet şüpheleri güçlenen, emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık’ın oğlu Dorukhan Büyükışık davasının bugün görülen duruşmasında, raporların sahte olduğu ve bir suç örgütünün olduğu iddia edildi.


  • Oluşturulma Tarihi : 21.05.2025 16:23
  • Güncelleme Tarihi : 21.05.2025 16:23
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Dorukhan Büyükışık davasında “suç örgütü” iddiası: Ara karar verildi! haberinin görseli

HAYRİYE GÜLPERİ TİBİN - Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık'ın, 2018 yılında İzmir’in Narlıdere ilçesinde, Tanyer İnşaat’a ait olan şantiyede hayatını kaybeden ve kayıtlara intihar olarak geçen ancak cinayet vakasına dair şüphelerin savcılık iddianamesine yansıdığı oğlu Dorukhan Büyükışık’ın ölümüne ilişkin dava görüldü. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Dorukhan Büyükışık’ın ölümünün cinayet olduğuna dair elde edilen bulgular kapsamında dosya yeniden açıldı. Şantiye bekçileri; H.K., H.A., T.Ç., B.Ç. ve A.G. hakkında 'Kasten öldürme' suçundan müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı. Sonrasındaysa 8 polis memuru hakkında 'Görevi kötüye kullanma' suçundan başka bir dava açıldı. Duruşma Bayraklı Adliyesi 2’nci Asliye eza Mahkemesi’nde bugün (21 Mayıs) görüldü. Duruşmaya, müşteki Ethem Büyükışık ve avukatları, sanıklar ve sanıkların avukatları ile vatandaş katılım gösterdi. İki sanığım katılmadığı duruşmada hakimin mahkemeyi başlatmasının ardından sanıkların savunmaları dinlendi.

ATAKAN K.: ÇOK FAZLA ÇÖP VARDI

Dorukhan Büyükışık’ın hayatını kaybettiği dönemde olay yeri inceleme büro amiri olarak görev yapan Atakan K., olay yerindeki sigara izmaritlerinin ve sigara kutusunun eden alınmadığını anlattı. Atakan K., suçlamaları kabul etmediğini beyan ettiği ifadesinde şunları kaydetti: “13 Mayıs 2018 tarihinde grup amirim beni aradı. Şubemize olay aktarıldı. Karşıyaka’dan Narlıdere’ye tek başıma gittim. Ben olay yerine gittiğimde ekip arkadaşlarım, savcı ve adli tıp oradaydı. Ex şahsın olduğu yerde şerit vardı ancak inşaatın girişinde çekilip çekilmediğini hatırlamıyorum. Delillerin tamamı önce araca gelir eğer parmak izi tespit edilirse fotoğrafı çekilir. Sonra savcımızın bilgisi dahilinde müştekiye tespit edilir. Raporda da belirtildiği üzere hepsi yapıldı, bu genel bir prosedürdür buna ilişkin talimat vermeyiz. Hatırladığım kadarıyla ölen şahsın yakınında peçete vardı, sigara izmaritleri ve kutusunun tozlanmış eski olduğu görüldü. O nedenle alınmadı. Ölen şahsın yakınındaki peçeteyi ekibimiz aldı ancak alan açık ve çok fazla çöp vardı. Ben rahatsız olduğum için şahsın düştüğü yere çıkmadım ancak Musa E. Duygu Ö. ve Deniz A. oraya giderek fotoğraflama yaptı. Telefon da yukarıda bulundu, ekip aracına alındı. Parmak izi bakıldı. Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum.”

DENİZ A.: O FOTOĞRAF SİLİNMEZ

Sonrasında söz alan ve olayın yaşandığı tarihte olay yeri incelemede grup amiri olarak görev yaptığını kaydeden Deniz A. ise olay gününe ilişkin, “Olay yerine ekibim Duygu Ö. ve Musa E. ile gittim. Üstlerime de bilgi veririm. Olay yerinde çok fazla polis vardı. Ben gittiğimde cesede yakın yere şerit çekildiğini hatırlıyorum. Ekibim talimat olmadan gerekli ekipmanlara giyer ve çalışmalara başlar. Ölen şahsın çevresinde bulundum, ekipmanlarım ile yanına girdim. İzmarit ve sigara paketi alınmadı. Araç üzerinde parmak izi inceleme çalışması yapılmadı. Parlama ya da karanlık olsa da o fotoğraf silinmez. Anahtar üzerinden biyolojik swap alındı. Telefon için kimyasal tozlama yapıldı. Üzerime atılı görevi ihmal suçunu kabul etmiyorum” ifadelerini kullandı.

2021 YILINDA KROKİ ÇİZİMİ

O dönem olay yerine giden polis memuru Duygu Ö., olaydan üç sene , “Ekip şefim Musa E. ön bilgileri almaya gitti. Video çekimlerini ben yaptım, kamera çekimlerini Musa E. yaptı. Ölen şahsın etrafında şerit olduğunu, binanın girişinde şerit olup olmadığını hatırlamıyorum. 2018 yılından sonra bir daha olay yerine hiç gitmedim. 2021 yılında talimat üzerine kroki çizimine gittik” açıklamasını yaptı.

FİKRET S.: KİM OLDUKLARINI HATIRLAMIYORUM

Narlıdere İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde o dönem görev yapan Fikret S. de şöyle konuştu: “Telsizden anons aldık, Halil A. ile olay yerine gittik. Biz oraya gittiğimizde iki ekip vardı ancak kim olduklarını hatırlamıyorum. Ben gittiğimde bizi bekçi karşıladı, rahmetlinin yanına götürdü. Güvenlik tedbirlerini, iki resmi ekiple birlikte çektik. Araç anahtarı ölen şahsın 15 metre gerisindeydi. Amirlerimiz ve savcı gelmeden işçilerle görüştük.  Ben aslında olayın şüpheli olduğunu İsmail K.’ye söyledim ama o ‘Bu yüksekten düşme’ dedi. Aramızda başka bir konuşma geçmedi. Göreve ihmalle ilgili atılı suçlamaları kabul etmiyorum.” Öte yandan aynı tarihte yine olay yeri incelemede çalışan ekip şefi Musa E. ise ifadesinde, “Olay yerinde çok fazla ekip vardı. Gerekli güvenlik alındıktan sonra bilgi aldık ve çalışmalara başladık. Sigara kutusu ve izmaritleri olayla ilişkili olmadığını düşündüğümüz için almadık. En önemli delilleri; anahtarı, telefonu aldık. Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum” dedi.

ARABANIN ANAHTARI NEREDEYDİ?

Duruşmada ifade veren ve o dönem polis memuru olarak görev yapan Halil A., olay yerini bozmadan çalıştıklarına dikkat çekti. Halil A., “Haber merkezinden anons geldi, biz de olay yerine gittik. Şeritleri resmi ekipten bir arkadaş ile çektik ve olay yerine hiç kimseyi sokmadık. Ölen kişinin ölü şeklini bozmadık, hiçbir eşyaya dokunmadık. Anahtar maktulün yanındaydı, telefon yukarıda. Anahtardaki amblemden aracın plakasına ulaşarak müşteki Ekrem Büyükışık’ı tespit ettik. Müştekiyi ben mi aradım başkası mı aradı bilmiyorum. İlk olay yerinde biz ve iki tane resmi ekip vardı. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum” dedi.

BÜYÜKIŞIK: ARABANIN ŞOFÖR KAPISI AÇIKTI

Sanıkların dinlenmesinin ardından, Dorukhan Büyükışık’ın babası müşteki Ethem Büyükışık, söz aldı. Söz konusu davanın artık şüpheli ölüm dosyasından çıktığını ifade eden Büyükışık, şunları kaydetti: “Yeni soruşturmalar başladı. Artık bu dava ‘şüpheli ölüm’ soruşturmasından çıktı. İzmir Adli Tıp Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tokdemir başta olmak üzere 48 adli tıp profesörü sahte rapor tanzim etti. Olay gününe dönecek olursak beni sabah Halil A. aradı. Benim adıma üç numara kayıtlı, tutturma oranı yüzde 33. Olay yeri evime 500-600 metre uzaklıkta. Yürüyerek gittim, arabanın şoför kapısı açıktı. Başında Halil A. ve İsmail K. vardı. ‘Başınız sağolsun’ dediler. Olay yerine baktığımda oğlum demirlerin arasında yatıyordu, ağlamış gözlerinde tuz vardı. Başı demirlerin arasındaydı, yüksekten düşen birisi bu şekilde düşmez. Ben hayatım boyunca yüzlerce bilirkişilik yaptım, görür görmez öldürüldüğünü anladım. Sonra gözlem ve keşif yapmaya başladım. 2,5 yıl boyunca elimizde olan olay yeri fotoğrafları kaçırıldı” dedi.

“O GECE ORADA 30’UN ÜZERİNDE POLİS MEMURU VARMIŞ”

Gizli tanıklarının olduğunu belirten Ethem Büyükışık, oğlunun hayatını kaybettiği gece şantiyede 30’un üzerinde polisin olduğunu, konuyla ilgili olarak daraltılmış baz kayıtlarını teslim edeceklerini ifade etti. Büyükışık, konuşmasına şöyle devam etti: “Dorukhan’ın 01.30’da öldürüldüğü kesinleşti. Daraltılmış baz kayıtlarının raporunu aldık. O saatlerde kim oraya geldiyse size teslim edeceğiz. Buradaki sanıklardan da kim gelmiş gitmiş hepsini temizleyeceğiz. O gece orada 30’un üstünde polis memuru varmış. İnşaat sahibi firmasının sahibinin oğlu Taylan Tanyer de sahibi Münir Tanyer de o gece oradaymış. Önümüzdeki günlerde yapacağımız müracat ile onlar da dosyaya dahil edilecek. Dorukhan, öldürüldükten sonra 2,5’ta polisler alıyor taşıyor ve çocuğun üstünü başını düzeltiyor. Arabayı park eden ve yürüyen oğlum ama saat yanlış. Video ile oynanmış. Cinayet mahalinde kameralar en önemli delildir. O an bakılsaydı Dorukhan’ı kimin öldürdüğünü görürlerdi. Oğlumu ya polis öldürdü ya da Münir Tanyer ya da oğlu Taylan Tanyer. İşçilerden biri olsa ilk gün bize teslim ederlerdi. Daraltılmış baz çalışmalarında toplantılar yapıldığını adresleri ile belirledik. Gece olaya şahit olan en az 20 kişi var. Dava değişecek artık buradaki herkesin suçu delilleri karartma.”

“CİNAYET DESEM BU DELİLLERİ TOPLAYAMAZDIM”

Büyükışık, devlette bulunan raporlarında gerçek dışı olduğunu ifade etti. Ayrıca söz konusu dava aracılığıyla organize bir suç örgütünün de çözülmeye başlandığını kaydeden Büyükışık, şöyle devam etti: “Devlette bulunan her rapor gerçek dışıdır. Sanıkların hepsi ihbardan önce olay yerindeydi. Gece orası ana baba günüymüş. Bir tanığımız da var. Biyolojik delillerin alındığı söyleniyor ama alınmadı. Suç delillerini karartmanın tek bir yöntemi yok yanlış ışıkla da çekerseniz gizlersiniz. Bu raporlarda her paragraf gerçek dışı. Karıma yalan söyledim, beni affetsin. Ona 3,5 yıl kalp krizi dedim, cinayet desem bu delilleri toplayamazdım. Biz bugün organize bir suç örgütünün çözülmeye başladığını görüyoruz. Burada da 5 kişilik sanık listesinde de isimler eksik. Artık durum netken bizim talebimiz failin kim olduğu, neden bu delillerin karartılmaya çalışıldığı, hangi organize suç örgütünün olayın içinde olduğunun tespit edilmesidir. Şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum. Buradaki kişilerin de suç delillerini karartmak ve suçluyu kayırmaktan yargılanmasını istiyorum.”  

TALEPLER SIRALANDI ARA KARAR VERİLDİ

Savunmaların ardından Büyükışık’ın avukatı talepleri sıraladı. Sanıkların olay gününden sonra mal varlıklarına herhangi bir artış olup olmadığının araştırılması, İzmir 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “kasten öldürme” davasının bu davaya dahil edilmesi, GPS kayıtlarının istenmesi, sanıkların tutuklanması ya da adli kontrol tedbiri, o tarihteki Narlıdere İlçe Polis Merkezi’nin telsiz kayıtları talep edildi. Sonrasında verilen aranın ardından hakim ara kararını açıkladı. Müştekinin talepleri arasından katılma talebi kabul edildi. Öte yandan bir sonraki duruşma tarihi 10 Ekim 2025 saat 09.20 olarak belirlendi.

Yazarımız Kim ?

HABER MERKEZİ