- İzmir
- 01.07.2025 00:53
Zeytinliklerin madenciliğe açılmasına olanak tanıyan yasa tasarısı, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın haziran ayı meclis toplantısında tartışmalara yol açarken, zeytin üreticilerini ve madencileri karşı karşıya getirdi
KEMAL ÖZKURT / Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın (EBSO) haziran ayı olağan meclis toplantısı, zeytinliklerin madenciliğe açılmasına izin veren yasa tasarısı nedeniyle hararetli tartışmalara sahne oldu. Meclis Başkanı M. İbrahim Gökçüoğlu’nun yönettiği toplantıda söz alan Yağ Sanayi Meslek Komitesi Meclis Üyesi Nejat Özduran ile Maden ve Taş Ocakçılığı Sanayi Meclis Üyesi Ahmet Telek’in karşılıklı açıklamaları meclisin gündemine gelirken Zeytin üreticileri yasa tasarısının zeytine ve üreticiye zarar vereceğini belirterek geri çekilmesini istedi. Maden üreticileri ise madenlerin ve zeytinlerin uzun yıllardır bir arada yaşadığını belirterek yasa tasarısının madencilerin aleyhine olduğunu savundu.
Zeytinliklerin başka bölgelere taşınabileceği yönündeki önerileri sert dille eleştiren Nejat Özduran, söz konusu yasa tasarısının üreticiye ve çevreye telafisi zor zararlar vereceğini söyledi. Aynı zamanda Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi temsilcisi de olan Özduran, “10 gündür kamuoyunu meşgul eden bu yasa tasarısı, komisyondaki tüm itirazlara rağmen geçti. Şimdi Genel Kurul’da görüşülmesi bekleniyor. Bu toprakların kültürel hafızası olan zeytin ağacı siyasetin konusu olamaz. Zeytin siyaset üstüdür ve hepimizin ortak değeridir” dedi. Yasa tasarısında yer alan "zeytinliklerin taşınabileceği" maddesine de karşı çıkan Özduran, bu önerinin bilimsel ve pratik olarak mümkün olmadığını savundu. İtalya ve Tunus gibi ülkelerden örnekler veren Özduran, “Taşınan zeytin ağaçları birkaç yıl içinde kuruyarak öldü. Zeytin ağacı köküyle, toprağıyla, mikroklimasıyla bir bütündür. Onu yerinden ettiğinizde yaşatamazsınız. Bunu yapan ülkeler geri adım attı. Biz neden hâlâ bu tür çözümler peşindeyiz?” diye sordu.
Tasarıdaki düzenlemelerin sadece zeytin üretimini değil, aynı zamanda sosyal yaşamı da tehdit ettiğine dikkat çeken Özduran, köylerin ve üretici yaşamının bu süreçte zarar göreceğini belirtti. “Zeytinliklerin taşınması köyleri, yaşam alanlarını, hatta insanların geçim kaynaklarını da yerinden edecek. Köyleri de mi taşıyacaksınız? Ağaçları da mı götüreceksiniz? Zeytin bu bölgenin hem ekonomik hem de kültürel bel kemiğidir” sözleriyle tepkisini dile getirdi. Tasarıyla getirilen çevresel değerlendirme (ÇED) sürecine ilişkin düzenlemelere de karşı çıkan Özduran, “Kamu kurumları ÇED yanıtını üç ay içinde vermezse otomatik onay kabul ediliyor. Bu, doğrudan çevresel denetimin ortadan kaldırılmasıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Zeytinin sadece bir tarım ürünü değil, aynı zamanda bu coğrafyanın belleği olduğunu söyleyen Özduran, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Zeytin, barışın sembolüdür. Bu yasa çıkarsa, geçmişimizle, kültürümüzle bağımız da kopacak. Bu ülke Paris İklim Anlaşması’nı imzalamış, sıfır karbon hedefini açıklamış bir ülke. Şimdi, bu hedeflerle çelişen bir uygulama neden gündeme getiriliyor? Zeytinleri geçici çözümlerle değil, akıl ve vicdanla korumalıyız. Tüm milletvekillerimizi bu düzenlemenin geri çekilmesi yönünde oy kullanmaya çağırıyorum.”
Zeytinlik yasa tasarısının madeninin aleyhine olduğunu söyleyen Maden ve Taş Ocakçılığı Meclis Üyesi Ahmet Telek, kanunun tarihçesini ve teknik detaylarını aktardı. Asıl tartışmanın 20. madde etrafında yoğunlaştığını belirten Telek, “Bu kanun 1938 tarihli. Zeytinlik sahalarında toz çıkaran hiçbir faaliyet yapılamaz deniyor. Ancak bu madde birçok kez farklı şekillerde yorumlandı ve uygulamada karmaşa yaratt. Nejat Bey taşınamaz diyor ama biz bunu Bergama’da yaptık. Organize Sanayi Bölgesi’ndeki zeytin ağaçlarını söktük, başka bir alana taşıdık. Şu anda meyve veriyorlar. Konunun bu hale gelmesindeki tek nedeni, biz yıllarca beraber çalıştık. 2014’te termik santral sırasında inşaatın zeytinleri kesmesinden dolayı, Danıştay kamu yararı nedeniyle iptal etti. Olaylar o nedenle başladı. Yeni çıkan kanun bizim zararımıza. Tamamen madencilerin zararına bu. Noktalar hazır, madencilikle alakası yok. Aynı şey Soma’da 2014’te de oldu. Geçen sene ödediğimiz ruhsat bedelleri, çevre uyum teminatları artıyor. Bunları ödemediğinizde ruhsatınız iptal ediliyor. Tamamen aleyhimize bu kanun tasarısı. Zeytinciler bas bas bağırıyor" dedi.,
Açıklamalara cevap veren EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan Ürün ise tartışmalara daha geniş bir çerçeveden yaklaştı. Zeytinliklerin korunmasının önemine vurgu yaparken, madencilik faaliyetlerinin de hayatın bir parçası olduğunu savundu.“Zeytinle bir sorunumuz yok. Ama madencilik de hayatımızda. Gözlük, bardak, otomobil, bina diyorsak madenciliğe de bir noktada ‘evet’ dememiz gerekiyor. Aksi takdirde Homo Sapiens gibi çıplak yaşamamız gerekir” diyen Ürün, rehabilitasyon süreçlerinin de kamuoyunda sanıldığı kadar verimsiz olmadığını ifade etti.