Kurban Resmi

Ege Üniversitesi’nde Türk Dünyası’nın ortak alfabe sorunu derinlemesine konuşuldu

Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü’nde düzenlenen “Dünden Bugüne Türk Dünyasında Ortak Alfabe Meselesi” konferansında, ortak alfabe tartışmaları tarihsel ve kültürel boyutlarıyla ele alındı.

  • Oluşturulma Tarihi : 04.06.2025 15:22
  • Güncelleme Tarihi : 04.06.2025 15:22
  • Kaynak : BÜLTEN
Ege Üniversitesi’nde Türk Dünyası’nın ortak alfabe sorunu derinlemesine konuşuldu haberinin görseli

Ege Üniversitesi(EÜ) Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsünde (TDAE) “Dünden Bugüne Türk Dünyasında Ortak Alfabe Meselesi” adlı konferans gerçekleştirildi.  Konferans; Türk Dünyası Sosyal, Ekonomik ve Siyasal İlişkiler Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vefa Kurban başkanlığında yürütülmekte olan, “Türkçe ve Türkiye’nin Artan Politik Ekonomik Gücü” isimli projenin etkinlikleri kapsamında yapıldı. 
Konferansın açılış konuşmasını yapan Türk Dünyası Araştırmaları Enstitü Müdürü Prof. Dr. Abdullah Temizkan, “Türk Dünyasında ortak alfabe sorunu öteden beri konuşulan en önemli kültürel konulardan biridir.  Kuruluşundan beri Türk halklarının önemli meselelerini gündeme taşıyan Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü’nde bu meseleyi, konuyu çok iyi bilen Prof. Dr. İbrahim Şahin’den dinlemenin çok faydalı olacağını düşünüyorum” diye konuştu. 

“Asıl amaç, eğitim ve bilimi halka yayılmak”

Alfabe meselenin ortaya çıkış sebebini, geçmişini ve geleceğini değerlendiren Türk Dili ve Lehçeleri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İbrahim Şahin, “Esasen bu meselenin ortaya çıktığı 19. asrın ikinci yarısında, tüm Türk halkları Arapça harflerle yazıp çiziyordu. Yani ortak bir alfabede oldular, ancak bu alfabeyle Türkçe yazma ve yazılanların okunması sırasında sürekli sorunlar yaşandı. Bu nedenle kullanılan alfabenin ölçünlü bir yazı sistemi olmadığı anlaşıldı. Ortak Latin alfabesinin kabulü meselesi, Avrupa’yı yakından tanıyan İdil-Ural, Kafkaslar ve Osmanlı aydınları tarafınca dile getirildi. Onların asıl amacı eğitim ve bilimin halka yayılmasıydı. Bu da ancak daha kolay yazılıp okunabilen bir yazı sistemiyle mümkün olabilir” diye konuştu 

Prof. Dr. Şahin, “Ortak Latin harfleri idealinin arkasından koşan aydınların asıl amacı; birleştirilecek alfabe üzerinden Türk halkları arasında ortak bir konuşma ve edebî dile erişmektir. 1926 ve 1927 yılında Bolşevik rejimin desteğiyle Bakü’de düzenlenen kurultaylarla Türk halkları, ortak bir Latin alfabesine geçti.  Ancak bu süreç yalnız 10 yıl kadar sürdü. 1937-38 yıllarında bu kurultaya katılan delegelerin hepsi, İnsan Kasabı Stalin tarafından katledildi.  1939-40 yılında ise Latin harflerine geçen Türk halkları, Kiril harflerine geçmek zorunda bırakıldılar. SSCB’nin yıkılışı sonrasında, 1991 yılından itibaren ortak Latin alfabesi konusunda taleplerin yeniden yükseldiği, en nihayetinde 2024 yılının Eylül ayında bağımsız Türk Cumhuriyetlerinden görevli dilcilerin oluşturduğu bir kurul, 34 harflik ortak Latin harflerini belirledi ve tüm ilgili kurumların bu alfabeye geçmesi konusunda tavsiyede bulunuldu” diye konuştu.

“Terminoloji birleştirmesi Türk halkları için önemli”

Türk halklarının birbirlerini anlamaya başlaması için tüm alanlardaki terminolojisini birleştirmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Şahin, “Ortak alfabeye geçmek yalnız bir alfabe meselesi değildir. Sembolik pek çok anlamları vardır ve Türk devletlerinin ortak bir alfabede buluşmasını istemeyen dış güçler bulunmaktadır. Türk halkları ortak bir alfabede buluşacaklarsa, bu ancak Türk Devletleri çatısı altında, ekonomik, siyasi, askeri, sosyal alanlarda daha fazla iş birlikleriyle ve bu ülkelerin ortaya koyacağı caydırıcılıkla mümkün olabilecektir. O vakit 160 yıldır gerçekleştirilemeyen bu ülkü hayat bulacaktır. Ayrıca, halkta şöyle bir kanaat var; sanki ortak alfabeye geçince Türk halkları birbirlerini anlamaya başlayacak. Hayır, yine anlamayacak. Türk halklarının birbirlerini anlamaya başlaması için tüm alanlardaki terminolojisini birleştirmesi gerekmektedir. Aslına bakarsanız bu konu daha önemlidir. Bu nedenle akademik camianın alfabe meselesini gündemde tutmak yanında, yapması gereken çok daha önemli işler olduğunu düşünüyorum” dedi.

Konuşmanın ardından dinleyicilerden gelen sorular cevaplandırıldı ve İzmir Azerbaycan Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Perviz Altay tarafından Prof. Dr. Şahin’e “Teşekkür Belgesi” takdim edildi.