- İzmir
- 31.12.2025 11:03
Evi yok, istatistikte de yok: Gizil evsizlik İzmir’i sarıyor
Kapıları var ama anahtarları yok… İzmir’de binlerce kişi sokakta yaşamıyor; ancak güvencesiz, geçici ve görünmez barınma koşullarında hayatta kalmaya çalışıyor. Uzmanlara göre gizil evsizlik, utançla gizlenen ve her an kronik evsizliğe dönüşebilen sessiz bir sosyal çöküş
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : SULTAN GÜMÜŞ KAYA
Gündüzleri işine giden, akşamları sokakta yatmayan ama kendine ait bir evi de olmayan binlerce insan… İzmir’de büyüyen ‘gizil evsizlik’, istatistiklere girmeyen, utanç ve damgalanma duygusuyla gizlenen bir barınma krizine işaret ediyor. Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İzmir Şube Başkanı Tufan Fırat Göksel’e göre klasik evsizlik buzdağının sadece görünen yüzü; asıl büyük kitle, arkadaş kanepelerinde, depolarda, iş yerlerinde ya da aşırı kalabalık evlerde tutunmaya çalışanlardan oluşuyor. Göksel, artan kiralar ve güvencesizliğin bu görünmez krizi her an sokak evsizliğine dönüştürebilecek bir eşikte tuttuğunu vurguluyor.

DAMGALANMA VE UTANÇ DUYGUSU
Evsizlik alanında çalışmalar yürüten Göksel, sahadaki deneyimler ışığında gizil evsizliğin ne olduğunu şu sözlerle anlattı: “Klasik evsizlik (çatısızlık), sokakta yaşayan ve fiziksel olarak görünür olan bireyleri ifade ediyor; ancak bu durum buzdağının sadece görünen kısmı. Gizil evsizlik, kendine ait kalıcı ve güvenli bir konutu olmayan, ancak sokakta da yatmayan; bunun yerine arkadaş yanında (kanepede uyuma), derme çatma barınaklarda, depolarda, iş yerlerinde veya aşırı kalabalık evlerde yaşayan bireyleri kapsıyor. Klasik evsizlikten en büyük farkı istatistiksel görünmezliği; bu kişiler sokak sayımlarında veya barınak kayıtlarında genellikle yer almaz… Gizil evsizler, kamusal alanda ‘normal’ bir yaşam sürüyormuş gibi bir performans sergilerler (sahne önü), ancak özel hayatlarında (sahne arkası) barınma krizinin tam ortasındalar. Birçok birey, damgalanma ve utanç duygusu nedeniyle durumunu gizler; resmi kurumlara başvurmak yerine sosyal ağlarına (akraba, arkadaş) tutunmaya çalışır. Ayrıca, Türkiye'deki resmi veri tabanları genellikle sadece sokakta yaşayan veya sosyal hizmet kurumlarında kalan bireyleri ‘evsiz’ olarak kodladığı için bu geniş kitle kayıt dışı kalıyor” bilgisini paylaştı.

HANGİ İLÇELERDE GİZİL EVSİZLİK YAYGIN?
İzmir’de gizil evsizliğin yaygın olduğunu vurgulayan Göksel, “Kentte, özellikle Basmane, Bornova Konak gibi bölgelerde gizil evsizlik oldukça yaygın. Sahada karşılaştığımız tabloda, gündüzleri hizmet sektöründe çalışan ancak geceleri otel odalarında, bekar evlerinde veya çalıştığı dükkanın deposunda barınan çok sayıda insan bulunuyor. Özellikle pandemi süreci, İzmir'deki bu ‘epizodik’ (geçici) evsiz kitlesini daha da derinleştirdi ve birçoğunu kronik evsizliğe sürükledi… Sahadaki gözlemler ve veriler ışığında İzmir’deki en kırılgan grupları şöyle sıralayabiliriz: Artan kiralar nedeniyle maaşı yetmeyen ve ‘ev sahibi olma’ hayalini yitiren, kendi evinde bile ‘geçici’ hisseden orta sınıf. Üniversite mezunu olup iş bulamayan ve ailesiyle çatışma yaşayan ‘ne eğitimde ne istihdamda’ olan gençler. Aile içi şiddet ve ekonomik yetersizlik nedeniyle sığınacak yer arayan kadınlar. Barınma sisteminde en çok dışlanan ve ihtisaslaşmış merkeze ihtiyaç duyan göçmenler. İzmir’de barınma merkezlerine başvuruları son 12 yılda 12 kat artan, düşük emekli maaşıyla kira ödeyemeyen yaşlılar” sözlerine dikkat çekti.

TEMEL KÖK NEDENİ YOKSULLUK
İzmir'deki kira artışlarının, asgari ücretin kiraları karşılayamaz hale gelmesiyle gizil evsizliği tetiklediğini kaydeden Göksel, “Sıfır saatlik sözleşmeler veya kayıt dışı çalışma, bireylerin ev sahiplerine düzenli gelir kanıtlayamamasına ve dolayısıyla konut piyasasından dışlanmasına neden olur. Basmane'de garsonluk yaparak otel odasında kalan bir birey, işini kaybettiği an (pandemide olduğu gibi) anında sokak evsizine dönüşür… Bu bireyler hijyen, sağlıklı gıdaya erişim ve mahremiyet konularında büyük zorluklar yaşarlar. Sürekli bir ‘sığıntı’ psikolojisiyle yaşamak, bireyler üzerinde ağır psikolojik baskı ve yalnızlık hissi yaratır. Ayrıca, yasal bir ikametgah adresine sahip olmamak; sağlık hizmetlerinden yararlanmayı, iş bulmayı ve sosyal yardımlara erişimi engeller… Bireyler hijyen, mahremiyet ve güvenlikten yoksun ‘kozalar’ içinde yaşarlar. Ancak en büyük handikaplardan biri, yoksulluğun bir travma olarak bireyin karar alma mekanizmalarını bozmasıdır. Duraklardaki ‘emekliye kredi’ ilanlarını takip ederek tüm gelirlerini bankalara taahhüt etmeleri, onları ekonomik bir hapishaneye kapatmaktadır… Gizil evsizlik; sosyal destek ağlarının (arkadaşlar, akrabalar) tükenmesi, ani iş kaybı, ağır bir sağlık problemi yaşanması veya aile içi şiddetin dayanılmaz hale gelmesiyle sokak evsizliğine evrilir. İzmir'de birçok kişi için bu geçiş süreci sadece bir aylık kira bedeli veya bir hastane faturası kadar yakın… Evsizlik bir ‘sorunlar harmonisi’ olsa da temel kök nedeni yoksulluk! Ancak uluslararası standartlara göre barınma temel bir insan hakkı; dolayısıyla güvenli konuta erişememe durumu açık bir barınma hakkı ihlali. Konut bir ticaret malı değil, devletin yurttaşına sağlamakla yükümlü olduğu erdemli bir mal” ifadelerini kullandı.

TEMELİ YAVAŞ YAVAŞ KAYAN BİR BİNA
İzmir’de acilen atılması gereken adımların neler olduğunu da aktaran Gölsel, “Sadece genel barınak değil; LGBTİ+, yaşlı ve engelli evsizler için özelleşmiş merkezler açılmalı. Riskli mahallelerde (Basmane vb.) ailelerin sorunlarını derinleşmeden çözecek birinci basamak sosyal hizmet birimleri kurulmalı. İnsanlar evsiz kalmadan önce (kira yardımı, hukuki danışmanlık) desteklenmeli… Sonuç olarak: İzmir’de gizil evsizliğin artmaması için konutun bir ‘ticari mal’ değil, devletin sağlamakla yükümlü olduğu ‘erdemli bir mal’ olduğu kabul edilmeli. Sosyal hizmet uzmanları olarak bizlerin rolü, sadece barınak sağlamak değil; bireyi yoksulluk döngüsünden çıkaracak, banka taahhütnameleriyle maaşına el konulmasını engelleyecek ve e-devlet üzerindeki yetki kısıtlamalarıyla dolandırıcılık risklerine karşı koruyacak hak temelli bir savunuculuk yürütmek. Gizil evsizlik, temeli yavaş yavaş kayan bir bina gibi. Eğer ilk 1,5 yıl içinde temeli güçlendirmez ve drenaj sistemini (sosyal destek ağlarını) kurmazsanız, bina kaçınılmaz olarak çökecek (kronik evsizlik) ve o aşamadan sonra binayı yeniden ayağa kaldırmak çok daha maliyetli ve güç olacak. Müdahale binanın çatısı akmaya başladığında (gizil evsizlik aşamasında) yapılmalı” mesajını verdi.
Kaynak : SULTAN GÜMÜŞ KAYA