- İzmir
- 21.05.2025 01:13
Büyükşehir bünyesinde taşeron bir şirkete bağlı çalışırken işlerine son verilen evde bakım işçileri, aileleriyle birlikte eylem yaptı. Eylemde annesi işten çıkarılan bir çocuğun taşıdığı “Annemin işini geri ver Tunç Soyer” yazılı döviz dikkat çekti
ÇAĞLA GENİŞ-ESLEM TÜRKOĞLU
İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren Toplum Sağlığı Daire Başkanlığı Sağlıklı Yaşam ve Evde Bakım Şube Müdürlüğü’nde bir taşeron şirkete bağlı çalışan 31 personelin işine bir Whatsapp mesajıyla son verilmişti. İşlerine geri dönmek isteyen işçiler, Konak’ta bulunan belediye binası önünde oturma eylemine başlamıştı. Eylemlerinde 18’nci günü geride bırakan işçilere, aileleri de destek verdi. İşçilerin çocuklarının da katıldığı eylemde, “Annemin işini geri ver Tunç Soyer” yazılı döviz dikkat çekti.
BÜYÜKŞEHİR TAŞERON BAĞIMLISI OLMUŞ
Eylemde basın açıklamasını, işten çıkarılan personellerden Sevgi Esen okudu. Esen, “Biz İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı taşeron firmada 5 yıl boyunca emek vermiş Evde Sağlık ve Bakım İşçileriyiz. 31 işçi, 21 Temmuz perşembe günü 5 yıldır çalıştığımız işimizden bir Whatsapp mesajıyla çıkarıldık ve ekmeğimizin yere düştüğü yerde İzmir Büyükşehir Belediyesi önünde 18 gündür direniyoruz. Önce bize sözler verdiler, notlar aldılar, çalışmalar yaptılar, mülakata çağırdılar ve işimizi geri alacağız sandık. İzmir Büyükşehir Belediyesi işçisine reva gördüğü açlığa son verecek, yapılan işçi kıyımından geri dönecek, bize ekmeğimize ve onurumuza saygı gösterecek diye düşündük. Hakkımızı veriyormuş gibi yaptılar, sözlerinin üzerine yattılar! Büyükşehir Belediyeleri sanki taşeron çalıştırmanın bağımlısı olmuş... Belediyenin ağır iş yükünü, güvencesiz koşullarda taşerona veriyor, oradaysa işçiler bizim 5 yıl çalıştığımız gibi alt alta üst üste, güvencesiz çalışıyor” dedi.
AİLE BAĞI DEĞİL AYRIMCILIK!
“Bizim “Whatsapp mesajıyla” işten çıkarılmamızın ardında ‘yoğun aile bağı’ değil ‘ayrımcılık’ yatıyor” diyen Esen, şöyle devam etti: “Önce Sağlıklı Yaşam ve Evde Bakım Şube Müdür vekili Gökhan Vurucu tarafından ‘çürük elma’ sözüyle yaftalandık, bürokratların hazırladığı listelerle ayrımcılığa maruz kaldık ve işimizden edildik. Bizim bu kurumda 5 yıllık emeğimiz var, bu hizmet birimini emeğimizle ‘0’dan var ettik. O yüzden bu çirkin sözleri sahiplerine iade ediyoruz. Pek tabii ki biz ekmeğimizi savunacağız, ayrımcı nefret dili karşısında sınıfımızın onurunu savunacağız! Direneceğiz! Direnmek bizim en insani hakkımız ve görevimiz!18 gündür işimiz, ekmeğimiz için direniyoruz! Ve taşeronun zulmünde, güvencesiz ve ağır işyükü altında çalışmak değil, güvenceli, sosyal haklara sahip biçimde çalışmak istiyoruz! Miting meydanlarında, kamuoyuna söylenen ‘Taşeronu Kaldıracağız’, ‘Taşerona Hayır!’ sözlerinin bizim için karşılığının olmasını bekliyoruz! İzmir Büyükşehir Belediyesi sorumluluktan kaçıyor ve biz yokmuşuz gibi davranıyor! Bizi İzmir Büyükşehir Belediyesi işten attı... Sonra siz yoğun akrabasınız sizi işe alamayız diye bir icat getirdiler. Şimdiyse biz yokmuşuz gibi davranıyorlar. Onlar için görünmez olduk sanki.”
DAMLARA MI ÇIKSAYDIK?
İşe iadeleri gerçekleşinceye kadar eylemlerine devam edeceklerini kaydeden Esen, “Biz geçen hafta başı yetkili kişilerle görüşmek istedik, çözüm gücü olan Belediye Başkanı, Başkan Yardımcıları ve Belediye Meclis üyelerini görmek ve sorunumuzu dile getirmek için Belediye Meclisi toplantısına gittik. Bizi halka açık toplantıya almadılar. Bu da yetmezmiş gibi üstüne bir de zabıta şiddetine maruz kaldık. Şimdi bütün İzmirlilere soruyoruz, biz Meclise gitmeyip de ne yapsaydık! Çatılara, damlara mı çıksaydık, üstümüze benzin mi dökseydik! Biz işçilerin sorununu Belediye Meclisi’nde dile getiremeyeceksek nerede getireceğiz! Bırakalım sosyal demokrasiyi, asgari demokrasilerde bile bu yurttaşların söz hakkı vardır. Meclis toplantısında direnişçi belediye işçilerini, zabıta işçilerine dövdürtmek nedir? Yazıktır, günahtır, hele ki ekmeği için direnen işçiye bunu yapmak zulümdür. Bu zalimane tutumu, İzmir'in emek ve demokrasiden yana kamuoyunun takdirine bırakıyoruz! Biz buradayız varız! 31 işçiyiz, bizi işten attınız, ekmeksiz, işsiz bıraktınız, o işi ve ekmeği bize geri vereceksiniz. Ailemiz çoluğumuz çocuğumuzla buradayız! Ekmeksiz bıraktığınız insanlar burada! Biz açken, size de huzur yok! Bunu böyle bilin!”
İŞ ve EKMEK DAVASI!
Açıklamanın sonunda işçilerin taleplerini sıralayan Esen, “Biz belediyeden müdürlük istemedik! Biz daire başkanlığı istemedik! Biz bankamatik kadroluk istemedik! Biz Belediyede hanedanlık kuran, akrabalarını oraya dolduracak insanlar değiliz! İnsanca, güvenceli koşullarda çalışmak! İnsanca geçinmek istiyoruz! Biz işimizi geri istiyoruz! Sorunumuzun çözecek olan İzmir Büyükşehir Belediyesidir! Bizim ekmeğimizi kazandığımız yer, 5 yıldır bünyesinde hizmet ürettiğimiz kurum İZBB’dir, çözümü buradan bekliyoruz! Bundan bir adım geri atmayacağız! Direnişte bulunan 31 arkadaşımızın hepsi, güvenceli koşullarda iş başı yapana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz! Taleplerimiz: Taşeron çalışmaya, güvencesiz, sosyal haklardan mahrum çalışma koşullarına son verilmesi, evde Sağlık ve Bakım hizmetini üreten işçilerin kadrolu olarak istihdam edilmesi, 31 işçinin de eksiksiz işe geri alınması. Haklarımızı alana kadar direneceğiz, dayanacağız ve inanıyoruz ki birleşe birleşe kazanacağız” açıklamasını yaptı.