- İzmir
- 24.10.2025 13:39
İZKİTAP’ta Fikir Söyleşileri: Kadifekale Mahalle Bostanı, kentsel adalet ve eşitlik konuşuldu
İZKİTAP – 6. İzmir Kitap Fuarı kapsamında düzenlenen Fikir Söyleşileri’nde Kadifekale Mahalle Bostanı Projesi konuşuldu. Söyleşide, kadınların üretime katılımı, mahalle bostanlarının yaygınlaşması ve İzmir’de kentsel adalet ile toplumsal eşitliği destekleyen projeler tartışıldı.
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : BÜLTEN
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde, İZFAŞ ve TACT Fuarcılık iş birliğiyle Kültürpark’ta düzenlenen İZKİTAP-6. İzmir Kitap Fuarı kapsamında, Fikir Gazetesi’nin yürüttüğü “Fikir Söyleşileri” dizisi devam ediyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Kadın Çalışmaları Şube Müdürlüğü’nden Elif Gökçen ve Özge Şenyiğit, Tarımsal Hizmetler Dairesi’nden Dr. Mesut Yüce Yıldız, İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Kentsel Adalet ve Eşitlik Şube Müdürü Osman Gülmez ile İzmir Kent Konseyi Başkanı Özgür Topaç söyleşi dizilerinin konuğu oldu.

MAHALLE BOSTANLARI BÜYÜYOR, KADINLAR ÜRETİM SÜRECİNE KATILIYOR
‘Kadifekale Mahalle Bostanı: Toprağın, kadınların ve çocukların dayanışma hikayesi’ başlıklı söyleşide, Kadifekale Mahalle Bostanı’nın kuruluş süreci ele alındı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Kadın Çalışmaları Şube Müdürlüğü’nden Elif Gökçen, bostanın temelinin bölgedeki saha çalışmaları sırasında kadınlardan gelen taleplerle atıldığını ifade ederek, “Kadınlar, ‘Toprağa dokunmak istiyoruz, ama yerimiz yok’ dediklerinde, projenin ilk adımı atılmış oldu. Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi ile Tarımsal Hizmetler Dairesi’nin iş birliğiyle 2022 yılında kurulan ilk bostan, bugün Bornova Meriç ve Buca Mustafa Kemal mahallelerinde açılan yeni alanlarla birlikte hızla büyüyor. Kadifekale’de 96 kadın kendi parsellerinde üretim yaparken, kent genelinde yaklaşık 150 kadın düzenli olarak üretim sürecine katılıyor” dedi.
“KADİFEKALE BOSTANI, TEK SEFERLİK BİR PROJE DEĞİL”
Elif Gökçen ve Özge Şenyiğit, güçlendirme tohumları projesi kapsamında yürütülen ekonomik dayanışma modeline ilişkin olarak, “15 Suriyeli ve 15 Türk kadının birlikte çalıştığı kaktüs ve sukulent serası, kadınlara hem gelir sağlıyor hem de kamusal alanda daha görünür olmalarını mümkün kılan bir platform sunuyor. Kadınların bir kısmı artık düzenli istihdamda. Bostan, kadınların misafir değil, aktif paydaş olarak yer aldığı güvenli bir sosyal alan haline geldi. Kadifekale Bostanı, tek seferlik bir proje değil; kadınların, çocukların ve mahallenin birlikte büyüttüğü, yaşayan bir topluluk laboratuvarı” ifadelerini paylaştı.
Dr. Mesut Yüce Yıldız ise agroekolojik yaklaşımla yürütülen üretimde kısa tedarik zinciri ve şeffaflığın öncelikli olduğunu vurgulayarak, “Sadece 15 metrekarelik bir alan, kışlık sebze üretimi üzerinden yaklaşık bin 200 TL civarında mutfak katkısı sağlayabiliyor” dedi.
“İZMİR’DE YAKLAŞIK 120 BİN SIĞINMACI YAŞIYOR”
İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Kentsel Adalet ve Eşitlik Şube Müdürü Osman Gülmez, söyleşide müdürlüğün çalışmalarıyla ilgili bilgi vererek, “Müdürlüğümüzün yola çıkış hikayesi, kentsel adaletin toplumsal eşitlik temelinde İzmir’de nasıl gerçekleştiği ve gündelik yaşamda bu sürecin nasıl işlediği sorularına yanıt aramak üzerine kurulu. İzmir’de yaklaşık 120 bin sığınmacı yaşıyor. Bu farklı kültürlerle kurulan ilişkiler toplumsal dayanışma açısından büyük önem taşıyor. Farklılıkları anlamadığımızda, ilişki kuramadığımızda bu durum öfkeye ya da ötekileştirmeye dönüşüyor. Bu kapsamda hayata geçirdiğimiz ‘Odak İzmir’ projesi var. Projenin adı ‘Ortak, Dayanışmacı, Aktif, Kapsayıcı İzmir’ ifadesinin kısaltması. İzmir Kent ve Yurttaşlık Okulu çalışmalarımız var. Barınmadan ulaşıma, afet hazırlığından müşterek alanların kullanımına kadar hak temelli içeriklerle tasarlanan bu okul sivil toplum, meslek odaları ve üniversitelerin iş birliğiyle yürütülüyor” dedi.
KATILIMCI KENT KÜLTÜRÜ VURGUSU
İzmir Kent Konseyi Başkanı Özgür Topaç da kent yaşamında katılımcı kültürün sürdürülebilir biçimde inşa edilmesi gerektiğini vurguladı. Topaç, kentsel yaşamda “uzmanlaşmanın getirdiği yabancılaşma”yı temel sorun olarak tanımlayarak, “Kırsalda aynı insan birçok rolü üstlenebilirken kentte ihtiyaçlarımızı başkasına havale ediyoruz; komşuya, müziğe, hatta ürettiğimiz ürüne yabancılaşıyoruz” diyerek, çözüm için sürekli diyalog, ortak üretim ve hesap verilebilir katılım çağrısı yaptı.
Kaynak : BÜLTEN