- İzmir
- 20.04.2025 20:42
Yaklaşık 8 yıl önce şartlı mülteci olarak Türkiye’ye gelen Kazakistan uyruklu Aygül Makhametzhan ve Assel Yussuff ailesi, yaklaşık 10 gündür sokakta yaşam mücadelesi veriyor. Anne Aygül kızı için yetkililere yardım çağrısında bulundu
KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER Kazakistan uyruklu 53 yaşındaki Aygül Makhametzhan, 17 yaşındaki kızı Assel Yussuff ile birlikte yaklaşık 8 yıl önce şartlı mülteci olarak Türkiye’ye yerleşti. Kazakistan’da yaşadıkları zorluklar sebebiyle Türkiye’den sığınma talep eden aile ilk olarak İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Daire Başkanlığı tarafından Yalova iline yerleştirildi. Burada devletin verdiği desteklerle birlikte 5 yıl boyunca yaşamını sürdüren aile komşularından ve iş yerinde gördüğü baskılar sebebiyle buradan ayrılıp Ankara’ya gitmeye karar verdi. Çocuğunun sağlığını ve eğitim hayatını düşünen anne Aygül, yetkililerden yurt dışına gönderilmesi veya kendilerine sahip çıkılması konusunda tekrardan başvurularda bulundu. Göç İdaresi Başkanlığı ailenin yurt dışına çıkmasına izin vermeyerek Ankara’dan İzmir’e gitmelerine onay verdi. Yaklaşık 6 ay önce İzmir’e gelen aileye devlet sadece 1 hafta kalacakları otel ayarladı. Bir haftanın ardından farklı yerlerde sürekli olarak göçebe hayatı süren aile 10 gündür yağmur, çamurun altında parklarda kalıyor. Kızının 2 yıldır eğitim göremediğini ve ciddi rahatsızlıklarla boğuştuğunu ifade eden anne Aygül, yurt dışına gitmesine izin verilmesi, verilmeyecekse de Türkiye’de hayatını idame ettirebilecek bir yuva için yetkililere yardım çağrısında bulundu.
HER TÜRLÜ BASKIYI YAPTILAR
Kazakistan’da esnaflık yaptığı süreçte dükkânın yakıldığı ve tehditler aldığı için Türkiye’ye sığındığını iddia eden anne Aygül, “Kazakistan’da taksicilik de yaptım, esnaflık da yaptım ama bana orada bir türlü huzur vermediler. Sürekli ceza kestiler, dükkanımı yakmaya çalıştılar, camlarını kırdılar. Stresten hastanelerde yattık. Bunlara daha fazla dayanamayıp Türkiye’den sığınma talep ettik ve kabul edildi. Daha sonra Yalova’ya yerleştik ve burada 5 yıl kaldım. Türkiye’ye geldiğim ilk günden itibaren kimseye muhtaç olmamak ve kızıma bakabilmek için her türlü işte çalıştım. Devlet de bana ilk zamanlarda yardım etti. Bir süre geçtikten sonra ev sahiplerimden sürekli olarak baskı görmeye başladım. Kapılarıma dayandılar gitmem için. Saçım açık diye kapanmam için baskılar uygulayarak tehdit ettiler. Zorla tanımadığım insanlarla evlendirmeye çalıştılar. Yoksa burada kalamazsın dediler. Ev sahibim bir gün benden habersiz dairemin soba gider borusunu tıkadı. Benim bundan haberim yoktu ve sobayı yaktım. Yakmamla birlikte evin içi dumanla doldu. Kızımla birlikte zor attık kendimizi dışarıya. Kızım o zamanlarda daha çok küçüktü ve hastaydı. Nefes alamadı o anda ve hastaneye götürdüm. O gün yaşadığı şeylerin etkilerini halen daha görüyor. Bize yaptıkları baskıları yetkililere söyledim ama hiçbir şey olmadı. Daha sonrasında da zaten beni suçlayarak evden attılar” diye konuştu.
YA GÖNDERİN YA DA BİZE SAHİP ÇIKIN
Yalova’da ilk oturdukları evden atıldıktan sonra çalıştığı yerde tanıştığı bir adam tarafından evinin temizlik ve yemek işlerini yapması karşılığında üst katındaki dairede ücretsiz olarak kalabileceğini fakat sonrasında ev sahibinin kendisini borçlu çıkardığını söyleyen Aygül, “Ben o zamanlarda kızımla sokakta kalmamak için bu teklifi kabul ettim. O adamın beni yerleştirdiği evin boyasını, tamirini yaptırdım. Başka bir işte çalışırken aynı zamanda ev sahibimin evinin temizliğini ve yemeğini yaptım. Elektrik su faturalarını ödemek istedim ama kendisi ‘Ben hallediyorum sen merak etme’ dedi. Fakat bir süre sonra elinde faturalarla ve kendisine borcum olduğu gerekçesiyle kapıma dayandı. Ev sahibimin şikâyeti üzerine bir akşam geldiğimde kızımı evde göremedim. Evdeki eşyalarımla birlikte kızımı polisler alıp götürmüşlerdi. Ben kızımı onların elinden alıp sabah ilk otobüsle Ankara’ya gittim ve ilgili yerlere başvurularda bulundum. Sürekli taşınmaktan eşyalarımız Türkiye’nin her tarafında dağılmış durumda” dedi.
10 GÜNDÜR SOKAKTA KALIYORUZ
Ankara’ya gittiğinde ilgili kurumlara süresinin dolduğunu ve yurt dışına çıkma talebinde bulunduklarını fakat beklediklerini söyleyip başka kurumlara yönlendirildiğini dile getiren Aygül, “Başka ülkeye yerine İzmir’e gitmek için dilekçe yazarsan kabul ederiz dediler. Bende dilekçeyi yazdım fakat bunun için de beni aylarca beklettiler. Ankara’da yine farklı yerlerde çalışıp otellerde kaldım. Burada tanımadığım kişiler tarafından şiddet gördüm. En sonunda İzmir’e gitmemi kabul ettiler ve bana oturacağım evi vereceklerini söylediler. Ama geldiğimde bir otelde bir hafta kalmam için yer ayırttıklarını gördüm. Buradaki kalma sürem dolunca ev tutmak istedim ama oturumum olmadığı için kimse ev vermedi. Bana biriyle evlenirsem eğer ev tutabileceğimi söylediler. Ev tutamadığım için çalıştığım paranın karşıladığı kadar otellerde kalmaya çalıştım. Şu anda ne çalışacak işim var ne de kalacak bir evim. Kızımla birlikte 10 gündür sokakta kalıyoruz. Kızımı 2 yıldır okula gönderemiyorum. Yetkililerin artık sesimizi duymasını istiyorum. Ya bize başka ülkeye gitmemiz için izin verin ya da sahip çıkın. Daha fazla sokakta yaşamak istemiyoruz” şeklinde konuştu.
RESSAM OLMAK İSTİYORUM
Türkiye’ye geldiği günden beri hastalıklarla boğuşan 17 yaşındaki Assel Yussuff’un en büyük hayali ise ressam olmak. Çektikleri zorluklar sebebiyle eğitim hayatına ara vermek zorunda kalan Assel, “Türkiye’ye geldiğimizden beri annem benim okumam için mücadele ediyor. İlk geldiğim zamanlarda Türkçem çok zayıftı. Annem işe gideceği saatten önce sabah erkenden kalkıp bana Türkçe dersleri veriyordu. Biz Türkiye’yi çok seviyoruz. Yalova’da okulu bitirdikten sonra bir süre liseye gittim fakat orada yaşadığımız sorunlar sebebiyle okulu bırakmak zorunda kaldım. Şimdi 2 yıldır okula gidemiyorum. Orada bize yapılanlar sebebiyle hasta oldum ve hastalıklarım devam ediyor. Türk yetkilileri lütfen bize yardımcı olsun. Ben okuluma devam edip sanata olan merakımı geliştirip iyi yerlere gelmek istiyorum” ifadelerini kullandı.